Nün translate Portuguese
1,535 parallel translation
Brooklyn Köprüsü'nün diğer tarafına.
E pela Ponte de Brooklyn.
Reklam Müdürü'nün üzerine düşen, dış pazarlardan elde edilen geliri dikkate değer ölçüde arttırmaktır.
- Ln prêmio é o papel criativa gerente de estrangeiros e um aumento substancial do salário.
Ama evde kalanların 2 / 3 nün döndüğünü kontrol ettim ve bunun ne anlama geldiğini biliyorsunuz.
Mas mais de metade das irmãs já voltaram, e vocês sabem o que isso significa.
Orta Doğu'daki krize son vermek için Meksika Çölü'nün tam ortasına Jarusalem'in bir kopyasını inşa edeceğim.
Vou resolver a crise do Médio Oriente Através da construção de uma réplica exacta de Jerusalém No meio do deserto mexicano.
Bay Kim Stanford Üniversitesi son sınıfta birinci olmanın yanı sıra prestijli Stevenson Ödülü'nün de en genç sahibidir.
O Sr. Kim Não só foi quem discursou no final de curso na Universidade de Stanford, Mas também o mais jovem a receber
Geleneksel "Comfort Food Yemek Yarışması" Mavi Kurdele Birincilik Ödülü'nün bu yıl ki sahibi Pie Hole!
A fita azul do primeiro lugar do Concurso Anual de Comida Conforto de este ano vai para... O Buraco da Torta!
Pas de deux'nün anlamını biliyorum.
Sei o que é pas de deux.
Diğer genç savaşçılarla birlikte komplo kuruyor, Ongmeer'ı öldürmek ve liderlik hakkına sahip olmak içindi Bıçak Döğüşü'nün takım liderliği için döğüşüyorlardı
Yantra, em conspiração conjuntamente com outros jovens guerreiros, matou Ongmeer e reivindicou a liderança, tornando-se líder dos Espadachins.
Başbüyücü'nün büyüsünü mü sorguluyorsun?
Duvidas da magia de um Feiticeiro da Primeira Ordem?
Gobi Çölü'nün en batı sınırında yer alan çorak bir bölge.
Uma terra árida que se estende á ponta mais a oeste do grande deserto de Gobi.
Tapınaktaki geleneklerle korunan bu ortamda 10 baykuşun aynı ağaca tünediğine bile tanık olunabilir. Baykuşların gelişi yakın zamanda kurulmuş olan Pekin Kuş Kulübü'nün üyeleri tarafından kutlanıyor. Göç beraberinde bir takım tehlikeler de getiriyor.
Salvaguardado pelas tradições do templo, podem ser vistas dez corujas na mesma arvore. A chegada das corujas é celebrada por membros recém formados do Clube de Pássaros de Pequim. A migração pode ser um perigoso empreendimento, e todos os anos muitas corujas sofrem acidentes nos fios elétricos,
"Şef Yardımcısı Brenda Lee Johnson, Olayların % 90'ında Öncel Cinayet Bölümü'nün üstleri tarafından medyanın beklentisiyle görevlendirildiğini" itiraf ediyor.
"A Subchefe Brenda Lee Johnson admite que em 90 % do tempo, a Divisão de Homicídios Prioritários é enviada pelos superiores numa tentativa de antecipar uma cobertura dos media."
Yani Deri Yüzücü'nün çaldığı arabadan bulduğumuz tek ip ucu bir yaprak mı?
A única prova no carro do esfolador é uma folhinha de merda?
Oxford İngilizce Sözlüğü'nün editörlerine bildirmemiz gerek.
Notifiquem os editores do dicionário Oxford.
Tahoe Gölü'nün doğusunda, eyalet sınırına yakın güzel bir kasaba.
Uma cidade adorável a este do lago Tahoe Perto da fronteira do estado.
Lewis Stutzer dünyanın önde gelen bilim adamlarından ve üniversitedeki Stutzer Enstitüsü'nün kurucusu.
Lewis Stutzer é um dos principais neurocientistas do mundo e fundador do Instituto Stutzer na universidade.
Fairview Şehir Kulübü'nün masörü olarak... Carlos Solis, kadınları memnun etmek... konusunda uzmanlaşmıştı...
Como massagista do Fairview Country Club, o Carlos Solis tornara-se um especialista em como satisfazer as mulheres.
Pleasent Gölü'nün orada bir yazlığım var.
Sim. Tenho uma casa de Verão no Lago Pleasant.
Veya Şükran Günü'nün.
Ou ação de graças.
Rishi üssü'nün iletişimi kesildi.
A base de Rishi parou de transmitir!
Ulaşım Bölümü'nün verdiği bilgiye göre, kavşaktaki kameranın sinyali akşamüzeri 4 : 56'da kesilmiş ve o zamandan beri çalışmıyormuş.
De acordo como o Departamento de Trânsito... a câmara do cruzamento parou de funcionar, às 16 : 56 e não voltou mais. A mesma coisa com o semáforo.
Pek azımız Dünya Bankası'nın, IMF'nin "yapısal düzenlemeleri" ve "şartlarından" veya Dünya Ticaret Örgütü'nün tahkimlerinden kaçabilmiştir.
REPRESENTA UM VERDADEIRO "IMPÉRIO" NO SEU PRÓPRIO DIREITO APENAS ALGUNS CONSEGUIRAM ESCAPAR AO "AJUSTAMENTO ESTRUTURAL"
11. Uçak Bölüğü'nün komutasını devralıyorsunuz.
Você fica com o comando do 11º Esquadrão.
Rogaguado gölü'nün yakınlarında!
Perto do Lago Rogoaguado!
Yine de kutlarlardı, ama Çorba Günü'nün yanında Noel hiçbir şeydi.
Bem, celebrava-se, mas não era nada comparado com o Dia da Sopa.
Heisman Hatıra Ödülü'nün bu yılki sahibi...
Dito isto, o vencedor to Troféu Comemorativo Heisman deste ano é,
Nowell Gölü'nün güneyindeki beyaz ev.
É a casa branca na zona sul do lago Nowell.
Lambert Üssü'nün, işleyen bir ordu birimi olarak açık kalması için yıllardır mücadele veriyorduk.
Lutamos décadas para manter aberto o Forte Lambert como uma Base militar no activo. Desta vez, não conseguimos.
Bize IQ'nün de kayıp olduğunu söyleme.
Não me digas, QI desapareceu também?
Allensbacher Enstitüsü'nün yaptığı kamuoyu araştırmasına göre 30 yaşın altındaki her 4 Alman'dan birinin... RAF'e sempati duyduğunu gözönünde bulundurursak söz konusu kitlenin 7 milyon insandan oluştuğu çıkarımına varıyoruz.
De acordo com um estudo do Instituto Allensbacher... 25 % dos alemães abaixo dos 30 são simpáticos às ações do RAF.
"Eve döndü" nün kulağa daha hoş geldiğini düşünüyor.
Ela achou que "voltar a casa" soava melhor.
Patentli Geri Dönüşüm Distribütörü'nün türbine monte edildiği yer.
Distribuidor de Refusão de Energia é instalado na turbina do propulsor.
Uzman kaprisi olarak algılamayın ama televizyonda meslektaşlarımı görüyorum. 16. Louis'nin gerçek yüzünü Paris Komünü'nün tarihini, Fransız İhtilali'ni İkinci Dünya Savaşı'nı anlatıyorlar.
Não tome isto por um capricho de perito, mas quando vejo esses programas todos de televisão nos canais nacionais, em que vemos colegas explicar a verdadeira natureza de Luís XVl, a história da Comuna, a revolução francesa... a história da segunda guerra mundial...
Beyaz Saray Sözcüsü'nün, halen karşı düşünceleri olan güney bölgesi demokratlarının her şeyi berbat ettiklerine dair yaptığı suçlamadan hemen sonraydı.
Depois que ficou claro que os Democratas do Sul que estavam contra o impeachment mudaram de idéia, pelo Presidente da Câmara.
Shandan, Gobi Çölü'nün yanında.
Shandan está à beira do Deserto de Gobi.
Nobel Ödülü'nün canı cehenneme!
Que se lixe o teu Prémio Nobel.
Muhtemelen şimdi Old Goose Gölü'nün dibindedir.
Por esta altura deve estar no fundo da lixeira de Old Goose Lake.
Kendini adamışsın, özellikle de Hanover Köprüsü'nün altındayken polis gelip uyarı yaptığında.
A sério, sobretudo a descrição do que se passou na Ponte de Hanover quando a Polícia lá foi avisá-los do perigo.
Bilim Kulübü'nün toplantısına gitti.
Foi para o clube da ciência há uma hora.
Çok geçmeden LAU İngilizce Bölümü'nün başına geçecek.
Ele rápidamente estará a dirigir o Departamento de Inglês da LAU.
Ne oldu, şimdi de Romanya Rotaryen Kulübü'nün sözcüsü mü oldun?
O que és, algum promotor do Rotary Club romeno?
Monsieur'nün son avı tam bir bodur.
A queridinha do patrão parece uma criada. Depressa.
Finans Bölümü'nün başına geçmeni istiyoruz.
Queremos que seja o nosso director financeiro.
Kamyonetim bu güzel canlı Mojave Çölü'nün tam ortasında bozuldu ve o zamandan beri burada takıldım kaldım.
Bem, a minha carrinha avariou ali mesmo no lindo Mojave, e fiquei aqui presa desde então.
Zemin Cilası Bölümü'nün Batı Yakası Pazarı Koordinatörü.
Coordenador do Mercado da Costa Oeste, Divisão de Cera para o Chão.
Unabomber, New York Times'a gönderdiği bir mektupta... Özgürlük Kulübü'nün bir üyesi olduğunu iddaa etti.
O Unabomber mandou uma carta para o New York Times afirmar de ser membro do Clube da Liberdade.
Ben Gravity, Uçuş Müdürü'nün asistanıyım.
Sou o Gravity, assistente do Comandante da Missão.
Bir gece Sidney Liman Köprüsü'nün işaret kulesini basmıştık tüm ekipmanları içeri taşımış, gergin bir ip kurmuştuk sabah olduğunda da kaybolmuş ve ardından sokağa oturmuştuk ve Philippe'in bir ileri bir geri gidişini izlemiştik.
Uma vez, entramos à força, numa das torres da Ponte Harbour. MARK, "O AUSTRALIANO" Levamos o equipamento, colocamos o arame lá em cima.
Geneva Gölü'nün kıyısında, meyan kökünden yüzüklerle...
Casámo-nos.
Ayrıca Afrika Ticari Taşıma ve Ticaret Teşebbüsü'nün..
E há mais.
Charles Gölü'nün orada yaşardık, ama babam, çok fazla seyahat etmesi gerektiği bir iş buldu.
Nós costumávamos viver em Nitroose.