Ogul translate Portuguese
1,719 parallel translation
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına.
Em nome do Pai, do Filho e do Espírito Santo.
5. cadde de görüldü- - Bir baba ve oğul kavgası.
Apanhados na Quinta Avenida. Um confronto entre pai e filho.
Yâda Ray ve Nate baba oğul beraber mi öldürdüler?
Ou terão pai e filho matado a rapariga?
Onlar baba ve oğul değiller.
Não são pai e filho.
Bir oğul için düzenlenmiş herhangi bir doğum sertifikası yok.
Não encontrámos sequer a certidão de nascimento do filho.
Oğul Bobby kariyerinde yükselirken bu davalar önünde önemli bir engel.
O Bobby Jr. quer ser prefeito e esse processo pode arruiná-lo.
Sadece eski usul, baba-oğul zamanı.
Vamos passar tempo entre pai e filho à moda antiga.
Eski usul baba-oğul zamanında neler yapılır?
O que acontece durante o tempo entre pai e filho à moda antiga?
Baba-oğul çatışması.
O confronto entre pai e filho :
Shawn benim için bir oğul gibiydi, ve onu kaybettim.
O Shawn era como um filho para mim, e eu perdi-o.
Asla tanımadığım bir oğul kaybettim.
Acabo de perder um filho que eu nunca soube que tive.
Bir oğul... Bir yoldaş.
Um filho, um companheiro.
Ben bir oğul istiyorum, Collier'in amacı için bir şehit değil.
Bem, eu quero um filho, não um mártir para a causa do Collier.
Bugün burada Susan ve Danny Farrell'a saygılarımızı sunmak için toplandık. Harika bir anne, ve müşfik bir oğul.
Estamos hoje aqui reunidos para prestar homenagem à Susan e Danny Farrell, uma maravilhosa mãe, e um adorável filho.
Oğul, Allah'ın bir lütfudur.
Um filho, é uma grande ajuda!
Bu bisiklet elimdeki takdis olunmuş suyla Baba, Oğul ve Kutsal ruh adına kutsandı.
Esta bicicleta é abençoada com esta água sagrada, No nome do pai, do filho e do espírito santo
Bu bisiklet elimdeki takdis olunmuş suyla Baba, Oğul ve Kutsal ruh adına kutsandı.
Esta bicicleta é abençoada com esta água sagrada No nome do pai, do filho e do espírito santo
Seni dünyadaki hiçbir oğul'a değişmezdim.
Não te trocaria por nenhum filho do mundo.
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına... Kutsal Meryem, Tanrı'nın Annesi.
Em nome do Pai, do Filho e do Espírito Santo.
İlk kez Dünya Serisi final masasında bir baba ile bir oğul birbirlerine karşı yarışıyor.
É a primeira vez que um pai e um filho se defrontam na mesa final do Campeonato Mundial.
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına, amin.
Em nome do Pai, do Filho e do Espírito Santo, ámen.
Amin. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına.
Em nome do Pai, do Filho e do Espírito Santo.
Baba... Oğul ve Kutsal Ruh adına amin.
Em nome do Pai, do Filho, e do Espírito Santo, amém.
Denver Times yazarlarından, efsanevi radyo spikeri olan babası ile aynı adı taşıyan oğul Erik Kernan.
O autor da peça do "Denver Times" é Erik Kernan Jr, filho do lendário repórter desportivo de rádio com o mesmo nome.
- Bu baba oğul arasında bir mesele, tamam mı? - Baba oğul arasında.
Isso é entre pai e filho.
benim için bir oğul gibiydi.
Era como um filho para mim.
Yakışıklı bir oğul.
Um filho lindo.
İlk oğul!
O primogénito!
Tek oğul. Dokuz kız kardeş.
Bem, o único filho homem.
İçime gir ve bana bir oğul ver!
Possuí-me e dai-me um filho.
Benden bir oğul aldın.
Tu tiraste-me um filho.
Bana bir oğul ver cesur asker.
Dá-me um filho, bravo guerreiro.
Ama mutlaka bir oğul ver.
Mas dá-lhe um varão.
- Bana bir oğul getir.
Vai-te foder.
- Elbette. Kitaptaki baba - oğul ilişkisi...
O relacionamento no livro entre o pai e o filho talvez seja demasiado pessoal,
İşte bu muhteşem bir baba-oğul etkinliğiydi.
Aquilo é que foi uma grande actividade entre pai e filho.
Yedinci oğul.
Sétimo filho.
- Hayır, baba-oğul konuşuyoruz...
- Não, aquele momento pai e filho...
BAba gibi, oğul gibi.
Tal pai, tal filho.
"Erkeklerle yatmayasın oğul!"
Tu não terás mentira com os homens!
Hadii, Bir oğul hiçbir zman babasına borçlu olmaz!
Então, um filho nunca deve nada para um pai!
Baba, oğul ve kutsal ruh adına.
Glória ao Pai, ao Filho e ao Espírito Santo.
Baba ve oğul vatani görevlerini yapıyorlar.
Pai e filho, ambos cumprindo seu dever com o país.
Peder, Oğul ve Kutsal Ruh adına.
Em nome do Pai e do Filho e do Espírito Santo.
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına üç kırbaç vurulacak.
Três chicotadas, em nome do Pai e do Filho e do Espírito Santo.
Baba, oğul ve kutsal ruh adına.
Em nome do Pai, do Filho e do Espírito Santo.
Küçük oğul da var ama ben kendime büyük olanı seçtim.
Seria o mais novo, mas eu elejo o mais velho.
Şu an sizinle bir asker ya da vatandaş olarak değil matemli bir oğul olarak konuşuyorum.
Dirijo-me a vós, agora, não como soldado ou cidadão, mas como um filho enlutado.
- Eminim bir oğul istiyordu.
Presumo que ele quisesse um filho.
Aslında burayı oldum olası ; bir baba-oğul şirketi olarak gördüm.
Sabes... eu sempre vi isto como uma empresa familiar.
- Suçları çözmeyi, oğul yetiştirmeyi, kadınları sevmeyi, kadınları terk etmeyi.
Resolve crimes, cria um filho, ama mulheres, deixa mulheres.