Olacaksın translate Portuguese
20,376 parallel translation
Seni sen yapan kişiyle birlikte olacaksın. O da Eddie.
Dança com quem te trouxe, o Eddie.
Eminim görünce seni ekibimizde istediğimiz konusunda ne kadar ciddi olduğumuza ikna olacaksın.
Quando o vir, tenho a certeza que ficará convencida sobre o quão sério nós estamos em tê-la na nossa equipa.
Eğer bu tetiği çekersen, sorumlu sen olacaksın ve bundan kaçamazsın.
Se apertares o gatilho, és responsável, e não te livras disto.
Öldüren sen olacaksın. Sonsuza dek değişmeyecek.
É o que serás para sempre.
KURAL ÜÇ - Ani uyuşturucu testleri olacaksın.
- Vais ser sujeito a testes de droga aleatórios.
Eli açan ben olacağım sende kuklam olacaksın.
Vou para a batida, tu ficas com o lixo.
İyi olacaksın.
Vai ficar bem.
Bay Barrett'in onayıyla delilik veya zihinsel kusur nedeniyle tahliye olacaksınız.
Com o aval do Sr. Barrett será declarado inocente por razão de insanidade ou doença mental.
Özgür bir adam olacaksın. Bazı güçlü ve hatırı sayılır arkadaşların olacak.
Vai ser um homem livre com amigos gratos e poderosos.
Bu insanları öldürmek bir kenara dursun şimdiye kadar bir tek savaş suçuyla yargılanacak ilk Amerikalı yetkili olma onuruna ve ayrıcalığına sahip olacaksın.
Mas vais ter a notável honra de vires a ser o primeiro oficial americano a ser acusado de um crime de guerra. Sem contar com outros dos quais sem dúvida vais ser acusado
Evet. Yanlış yaptınız ama şükürler olsun ki sonunda gerçek suçluyu bulmuş olacaksınız.
Sim, percebeste mal, mas graças a Deus finalmente encontraste o verdadeiro culpado.
Güvende olacaksın.
Vais estar segura.
Özgür olacaksın.
Vais ser livre.
Şimdi bizim olacaksın.
Agora, serás nosso.
Profesör, benim sağ kolum olacaksın.
Professor, vai comigo.
Onu tekrar parçalara ayıracağım... ama sen birçok şekilde beni olacaksın.
A ele, vou desfazê-lo de novo, mas tu... Tu vais ser minha de tantas formas...
İyi olacaksın.
Ficarás bem.
Yanında sen olacaksın.
Estarás lá para protegê-lo.
O zaman ölümsüz mü olacaksın?
E depois tornas-te imortal?
Ben, seni eğittikten sonra olacaksın.
- Serás depois de te treinar.
Çünkü günün birinde harika bir kraliçe olacaksın.
Porque um dia vais ser uma grande rainha.
Harika bir kraliçe olacaksın.
Vais ser uma rainha fantástica.
Kitaplarına dönebildiğinde, uçuyor olacaksın.
Quando voltares para esses livros, vais voar.
Dinle, hepiniz birden bu gidişle işinizden olacaksınız zaten.
Vamos embora! Não vão ter a porra de um emprego de qualquer das formas!
- Tabii ki huysuz olacaksın.
- Claro que ia ficar.
Olabileceğin zaman orada olacaksın.
- Hás de estar, quando puderes.
Onu Gerard'ı götüren sen olacaksın.
E terás sido tu a conduzi-la ao Gerard.
İyi olacaksın.
Vai correr tudo bem.
Suçunu kabul edersen bunu kolaylaştırmış olacaksın.
Se te declarares culpado, só vais ajudá-los a fazer isso.
Onu kullanmandaki sıkıntı ise tüm dünyaya kendi nöbetinde bir başka suçun daha işlendiğini ve durdurmak için bir şey yapmadığını duyurmuş olacaksın.
E o problema de o usares é que estarás a anunciar ao mundo que mais um crime aconteceu à tua frente e não fizeste nada para o impedir.
- Senden nefret falan etmiyorum, ama bunu sen yaptın, bundan kurtulmaya çalışan da sen olacaksın. - Yapamayacağın şey, inkâr etmeyi sürdürmek.
Mas fez isto e pode tentar safar-se, mas o que não pode fazer mais é negar que o fez.
Eğer oraya vardığımızda sende oradaysan sadece onların şüphelerini teyit etmiş olacaksın.
Se nós formos e tu também, apenas confirmará as suspeitas.
- İyi olacaksın bebeğim.
- Vais ficar bem.
Çünkü böyle bir hayata sahip olacaksın Lizzy.
Porque tu terás isso, Lizzy.
Evet olacaksın.
- Pois fica.
Güvende olacaksınız.
Ele dar-vos-á abrigo.
- Ameliyat sırasında uyanık olacaksın.
E vais poder ficar acordada o tempo todo.
Önemli değil. Ne demek önemli değil, hasta olacaksın. Hadi gel hamama gidelim.
Não sejas teimosa, podemos ir aos banhos públicos.
Şunları kullan ve sakinleş, iyi olacaksın.
Toma-os e, apenas, relaxa... e ficarás bem.
Her zaman insanların güldüğü insan olacaksın.
Serás sempre a pessoa com quem todos gozam.
İnanıyorum ki yeniden itfaiyeci olacaksın ama benim istediğim zaman, senin değil.
Gostaria de falar contigo de novo no meu escritório. - Vou terminar o jantar. - Não abuses.
Bugün şehir olsan da bir gün canavar olacaksın.
Mesmo que agora sejas a cidade, um dia serás o monstro.
Harika olacaksın.
Vais sair-te muito bem.
Belalı biri gibi giyindiğini bilmek seni güçlü hissettirecek ve bu sayede güçlü olacaksın.
Saber que tens vestido um fato de durona vai fazer-te sentir mais forte, então vais ser mais forte.
O adamı geberteceğim. Ömür boyu başkan olacaksınız.
Vou matar aquele homem e torná-lo presidente para sempre.
Hafızam silindikten sonra güvenimi geri kazanmak zorunda olacaksın ve bu hiç kolay olmayacak.
Após apagarem a memória, vais ter de ganhar a minha confiança, e isso não será fácil.
İyi olacaksın.
Vais ficar bem.
İyi olacaksın.
Mas vais ficar bem.
İmkansız göründüğünün farkındayım ama bir gün bir başkası için hazır olacaksın.
Sei que parece impossível, mas, um dia estarás pronta para alguém.
Sen varsın, Başkentte, bir tren uzaklığında olacaksın.
Tenho-te a ti, e estarás a uma viagem de comboio, em Washington.
Wyatt ve Haas, Siz Ajan Alonzo ile birlikte, Mülkiyet Suçlarında olacaksınız.
- Wyatt e Haas, ficam com o agente Alonzo, no crime patrimonial.