Olmasın translate Portuguese
49,908 parallel translation
İşinize karışmak gibi olmasın ama şu soruyu sormak lazım.
Não quero fazer o seu trabalho. Mas, leva-nos à pergunta.
- Niye olmasın ki?
- Porque não?
Yine reklam amacıyla yapmış olmasın?
De certeza que isto não é mais um dos golpes publicitários dela?
Kendi gizli hesaplarının ifşa olmasını istemezsin.
Não quererá revelar as suas contas secretas.
Bu nasıl mümkün olabilir? Neden mümkün olmasın?
Se a quer ela é sua?
Oğlunu kabul etmediğinizden dolayı tutsak olmasını istedi.
Porque rejeitou o seu filho num ataque de fúria ela ordenou que a levasse.
Namusunun ve saygının yok olmasına katiyen izin vermeyeceğim. " 'Bana elini Ver.'
Não deixarei que a sua castidade e respeito sejam manchados de qualquer maneira.
Ama o kadar da zor olmasını gerekmiyor.
Mas não pode ser tão dificil.
Annesi onun olmasını istedi.
Ela queria que ele o tivesse.
Bunun burada olmasının bir sürü basit sebebi var.
Há tantas explicações simples para o porquê disso estar aqui.
Şuan başka bir sebepten dolayı burada olmasını isterdim.
Gostava de ter um por perto por outra razão agora.
- Neden olmasın?
- Porque não?
Korumuş olmasını dilemez miydin?
Não desejas que o tivesse feito?
Burada çok şey yapıyorsun, Neden olmasın diyorum.
- Bem, fazes tanto por aqui, que não vejo porque não.
Her adamın duvarlarda olmasını istiyorum.
Quero todos os homens na muralha.
Peki masada olmasın.
Tudo bem, nada de mesa.
Bu bluza bir şey olmasın.
Não podes estragar esta.
Tamam. Sana Ziggy'nin şiddete meyilli olmasını düşündürecek bir sebep var mı?
Tem alguma razão para suspeitar que o Ziggy possa ser violento?
Akşam yemeği hakkında konuşmaya gittim. Bir tatsızlık olmasın diye.
Fui falar com ela sobre o jantar, para perceber como evitar fricções.
- Şiddet olmasın diye.
Violência?
Bunun olmasını istemezsin değil mi?
E tu não queres isso, pois não?
Duyguların olmasını istemiyorsun sonuçta bir ailen var seni anlıyorum.
! Eu percebo que não queiras ter esses sentimentos. Certo?
Kaseti izlediğim için kızgın olduğunu biliyorum... ama onun boşu boşuna olmasına izin veremeyiz.
Sei que estás chateado por o ter visto, mas não posso tê-lo visto por nada.
Ben fikrimin olmasını istiyorum. Aydınlat beni amına koyayım.
Eu quero ter uma ideia do que se passa.
- Çekirdek olmasın, buğday al.
Se não houver sementes, traz o de trigo.
Başka bir şey olmasını istediğini anlıyorum.
Eu sei que querias que isto fosse diferente.
Pekâlâ, neden olmasın?
Que se dane. Porque não?
Koca bir rol, neden olmasın?
É uma representação, logo, porque não?
Birbirimize kenetleneceğimiz, birlikte terleyeceğimiz bir bağ istiyorum. İkimizin bir olmasını.
Eu quero uma ligação em que possamos abraçar-nos, suar e tornarmo-nos numa só.
İlk öpüşmemizin parkta olmasını hayal etmiştim.
Sonhei que o nosso primeiro beijo acontecia no parque.
Bir yerine bir şey olmasın.
Para não te magoares.
- Hannah böyle olmasını istedi.
A Hannah queria que fosse feito assim.
Bir öpüşmeden çıkan dedikodu, özel olmasını umduğum bir anıyı mahvetti.
Um boato com base num beijo arruinou uma memória que eu esperava que fosse especial.
Öyle olmasını isterim.
Eu gostaria que fosse.
Neden olmasın?
E porque não?
- Kılıca sahip olanın Liam olması dışında.
Excepto que Liam é quem tem a espada.
Gizlice yaptığım kopyaların sende olması gerektiğini düşündüm.
Achei que devias ter todas as cópias que fiz em segredo.
Ve şimdi gitti. Zamanın düşmanımız olmasına izin verme.
Não deixes que o tempo seja nosso inimigo.
İtalyanca bir adın olması mı, Poncherello?
Teres um nome italiano, Poncherello.
Neresi saçma? Annemin Bonnie'ye iyi davranması mı? Yoksa babamın umrunda olması mı?
Que parte é que achaste ridícula, a ideia de a minha mãe ser simpática com a Bonnie ou o meu pai preocupar-se com isso?
Bu işte Renata Klein'ın parmağının olması sinirlerimi zıplatıyor. Başkanı da şehri de avcunda oynatıyor.
Isto irrita-me, porque muito tem a ver com o facto de a Renata Klein controlar o mayor e esta cidade.
Mukavvanın üstünde olması lazım. Al bakalım tatlım.
E tem de ser na cartolina.
- Silahımın olması bana yardımcı oldu aslına bakarsanız.
Na verdade, ter uma arma ajudou-me. A sério?
Bugün meseleye dahil olmanın tek sebebi Paskalya'nın bir Hristiyan bayramı olması.
Só és relevante porque a Páscoa é uma festa cristã.
Kıçımın lanet olası bir ağaçtan sallanıyor olması da yoktu.
Ficar pendurado numa árvore também não!
Evet, kafatasını kıracak güçte kolların olması lazım ama amaç bu değil.
Sim, precisas de braços para partir o crânio mas não é esse o objectivo.
Bir ara Dünya'nın yuvarlak olması da öyleydi.
Tal como foi aceitar que a Terra é redonda.
Bu insanların birkaç saat önce hayatta olması tuhaf değil mi?
Não achas estranho que estas pessoas estivessem vivas há umas horas?
Yükselmek ve bir çıkış planınız olması için,
Por isso, para conseguirmos ter sucesso e ter um plano de saída...
Bu sektörde olmak, her yerimin dövmelerle kaplı olması kesinlikle hayatımın akışını değiştirdi.
Estar nesta indústria e estar muito tatuada mudou claramente o rumo da minha vida.
Daha da önemli olan ders, yaptıklarının sonuçları olması.
A lição importante é : as ações têm consequências.