Olması lazım translate Portuguese
2,229 parallel translation
Arabanın sağlam olması lazım.
Preciso do carro em perfeitas condições.
Hemen ileride olması lazım. CARENTAN - 225.
Deve ser já ali à frente.
Yeğenimin acilen ameliyat olması lazım.
O meu sobrinho precisa de ser operado.
Milli olması lazımdı, ben de seni aday gösterdim bilirsin işte, yardım işi.
Ele tem de perder a virgindade e escolhi-te para... sabes... ajudares.
Ve üstüne bir ağaç evi yapacak kadar büyük olması lazım.
Mas tem que ser bem grande para se construir uma casa.
Bana inanmanız için başka ne olması lazım?
O que mais tem que acontecer para acreditarem em mim?
Doğumgünü olması lazım.
É o aniversário dele.
Çünkü ikinizden biri ölecekse buna karar verenin sen olması lazım.
Pois alguém vai morrer. E é bom que esperes que sejas tu a tomar essa decisão.
Rick'in sana göz kulak olmasına izin vermeyeceksen, birinin olması lazım.
Se não vais deixar que o Rick olhe por ti, então alguém tem de fazê-lo.
- Ben babama çektiysem onun dikkatli olması lazım.
Se ele é como o pai... Ei, se eu sou como o meu pai, é melhor ele ter cuidado
- Çocuğun annesiyle olması lazım.
O miúdo precisa de estar com a mãe.
Bir hafta olması lazım.
Preciso de uma semana.
Senin müziğini sevmemesi için aptal olması lazım.
Ele é parvo por não gostar da tua música.
Ama bizim de gözlerimizin açık olması lazım.
Mas agora vamos ter que manter os olhos abertos.
Burada olması lazım, tam burada.
Devia ser bem aqui.
Burada kesin bir hata olması lazım.
E aí há definitivamente um erro.
Yasa dışı falan olması lazım, öyle güzel yani.
Isto devia ser ilegal.
Ama eğer senin geveze arkadaşın, Virgil'i işe aldıysa şimdiden bazı tefecilerle anlaşmış olması lazım.
Mas se o seu amigo tagarela contratou o Virgil, deve conhecer o intermediário.
Gel ve katıl bize, hadi evlat, kazananın orada olması lazım, bu bir gelenek.
Vem, junta-te a nós, vamos rapaz, o vencedor tem que lá estar, é a tradição
Evet ama ellerimizin de şu şekilde olması lazım.
Sim, mas olha, as mãos ficavam assim.
Çoktan memnuniyet duymuş olması lazım, Kutsal babamız.
Mas Ele já deve estar satisfeito, Santo Padre.
Ama sadece sizi altında tutacak biri değil sizi geri çekebilecek sizinle güçlü bir bağı duygusal bağı olan biri olması lazım.
Mas não é apenas alguém para te segurar submerso. Tem ser alguém que te possa puxar de volta, Alguém que tenha uma conexão forte com vocês, uma espécie de laço emocional.
O hayvanın bir kulübede zincirli olması lazım.
- Rickon! Esse animal devia estar acorrentado nos canis!
Hangisi olursa. Ama bir tanesini olması lazım.
Qualquer uma delas, mas precisa de ser operado.
Daha büyük yaşta olması lazım çünkü Tom da hayattaydı o zaman.
Lembro-me desse dia. Ela tinha de ser mais velha porque o Tom estava presente...
Sal'in teknesinin şurada bir yerde olması lazım.
O barco do Sal deve estar por ali.
Bunun parasının bir yerden geliyor olması lazım.
O dinheiro tem que vir de algum lugar.
Görüntü kusursuz, ama kağıdın doğru olması lazım.
Gera a imagem perfeita, mas... tem de ter o papel certo.
Dinleyin. Diana'nın sürekli Helen'ın 18 metre yakınında olması lazım. Bu yüzden yardım eli uzatacağız.
A Diana precisa de estar sempre a 20 metros da Helen, por isso vamos dar uma ajuda.
Evet ama burada boyunun 150 cm olması lazım.
Sim, mas aqui tens de ter 1m30.
Egzamamdan ötürü ısmarlama ipek pijamalarım olması lazım.
O meu eczema atópico requer pijamas feitos de seda.
Yardley'de, beni işe almak isteyen, ince işler yapan bir marangoz var ; ama kendi aracımın olması lazımmış.
Há um carpinteiro em Yardley que quer contratar-me, mas disse que precisava de viatura própria.
Elimizde şifrenin olması lazım.
- Só se tivermos o código exato.
Üst düzey bir yönetici olması lazım, örnek olarak...
- De um alto executivo, como...
Kart almak için bağış yapmış olması lazım.
Não, ele precisa de fazer a doação para obter o cartão.
Annenin yakında burada olması lazım.
A sua mãe deve estar a chegar.
Hayır, usulüne göre olması lazım.
Não, preciso de estar no sistema.
Evet ama herkesin sakin olması lazım.
Sim, mas só precisamos de manter toda a gente calma.
Piramit gibi olması lazım bence.
Acho que precisamos de ser mais como uma pirâmide.
Bana çok feci aşık olması lazım.
Mas é melhor ele dormir comigo antes do Liam terminar o jantar.
Eline ulaşmış olması lazım.
- Recuperaste-a toda.
Bu zırvaların ne kadar değeri olduğunu kimse bilmiyor ve bir anlaşma olması için birilerinin bunu alması lazım.
Ninguém sabe quanto é que vale essa merda, mas sabemos que alguém tem de comprá-los para fazer um negócio.
Yakalanmadan önce uzun zamandır çalıyor olması lazım.
Deve ter roubado por um tempo antes de ser apanhado.
Çünkü benim hayatımın paramparça olmasının sebebini anlamam lazım.
Porque preciso de... entender porquê a minha vida está a desmoronar-se.
Lori'nin burada olması lazım.
A Lori precisa de estar aqui.
Onu yedirip, giydirip iğne olması için kliniğe götürmem lazım.
O Liam vai levantar-se num instante.
Beyfendinin dediğine göre banyoda sadece iki lavabo olması gerekiyormuş, küstürüyor kendisini. - İki tane neden lazım ki hem?
Diz-me que só vamos ter um lavatório como se isso me magoasse.
Herkesin savaşmak veya kaçmaya çalışmakla meşgul olmasından ve neler olduğunu bilmiyor olmasından faydalanmamız lazım.
Temos que aproveitar que todos estão muito ocupados a lutar... ou tentando fugir e ainda não sabem o que está a acontecer.
Elinize ulaşmış olması lazım.
Então, tirem...
Dirsekli olması lazım.
Deve estar dobrado.
NY1'le röportajım var, gecikmemem lazım ama aramızın iyi olmasına sevindim. Seni sonra arayayım mı?
Tenho uma entrevista para a NY1 para a qual não posso atrasar-me, mas fico mesmo feliz por estarmos bem.