On translate Portuguese
39,573 parallel translation
Hayır ; yaptığın, on yıldan sonra hiçbir şey olmamış gibi tekrar mahvetmek için gayet hevesli bir şekilde hayatıma girmek hem mecazi hem de gerçek anlamda.
Não, só voltaste para a minha vida depois de uma década feliz por estragá-la de novo, figurativa e literalmente.
Çocuklar, çevrimiçi şehir haritasına bakıyorum.
Pessoal, estou a ver o mapa da cidade on-line.
Bu şey törenin ortasında da patlasa on blok ötede de patlasa iki türlü de geçiş töreni biter.
Porque não? Se isto explodir nos balões ou a dez quarteirões, o desfile já era.
- Benden en az on yaş genç.
Ela é pelo menos 10 anos mais nova do que eu.
Herkes senden en az on yaş genç.
Toda a gente é pelo menos 10 anos mais nova do que tu.
On saniye.
10 segundos.
Ama son on yıldaki ilk provamam.
Sim, mas é o primeiro que faço em dez anos.
Evet, Sadece on yıllık terapi ile
Estragaste dez anos de terapia.
Kono, son on senemi avuç kadar bir hücrede Nugget diye bir müebbetlik ile geçirdim yani... yani karım hafta sonu kaçamağına gidiyoruz diyorsa, pek soru sormam.
Kono, passei os últimos 10 meses numa cela minúscula, com um condenado chamado "Nugget". Então, quando... a minha esposa quer uma escapadela de fim de semana, eu não faço perguntas.
Son on senenin büyük bir kısmını kadının kariyerini bitirmek için harcadığını da biliyoruz.
E, sabemos que passou os últimos anos a tentar destruir a carreira dela.
Ama sadece on dakikanız var, ve bence vaktini benimle harcamak istemezsin.
Mas... só tens dez minutos, e não me parece que queiras desperdiçá-los a falar comigo.
Herhalde on dakika önce sorduğundaki gibidir.
Igual a há 10 minutos, quando me fez a mesma pergunta.
Adam buraya gelip kimsenin istemediği, son on yıla ait tüm belgeleri gönüllü olarak veriyor.
O tipo veio trazer-nos dez anos de papelada que ninguém lhe pediu.
Bay Weston'ın CIA'e çalıştığı on yıl boyunca birçok istihbarat görevlisiyle temas kurdu.
Durante os dez anos em que o Sr. Weston trabalhou com a CIA, ganhou acesso a agentes responsáveis.
- Akşam seni on kere aradım.
- Liguei-lhe dez vezes ontem à noite.
Bugün, sabah on sularında Jason Atwood, Majid Nassar'ı öldürdüğünü itiraf etti.
Hoje, pelas 10h00, o Jason Atwood confessou ter matado o Majid Nassar.
Hata payı on binde bir.
Margem de erro de 0,01 %.
On dakika önce arabada olmamız gerekiyordu.
Já devíamos estar no carro há dez minutos.
Güvenli ev, bölgeye yaklaşık on dakika uzaklıkta.
O esconderijo fica a menos de 10 minutos de lá.
On dokuz yıl önce öldürülen bir bilim adamı bu alanda büyük bir keşif yaptı.
Foi feita uma descoberta formidável há 19 anos. Por um cientista que foi assassinado.
Neredeyse on kilometrelik bir alan demek bu.
Um raio de busca de 15km.
On yaşındaydım.
Tinha 10 anos.
Bakın, on dakika önce falan güneye doğru gitmemiz lazımdı.
Escutem, precisamos de ir para sul imediatamente.
- Önümüzdeki on dakika içinde işlevsel bir dalış kıyafeti yapma ihtimalimiz nedir?
E dá para construir um traje de mergulho em 10 minutos? Traje de mergulho?
Bir sihirli dokunuş kazanacağın parayı büyülü bir şekilde on iki katına çıkartır.
Um pouco de pó de fada para aumentar magicamente o nosso dinheiro 12 vezes.
Bu Beth'in oksijeninin yeteceği zamandan on dakika fazla demek yani sorun olmamalı.
10 minutos a mais que o tempo da Beth. Vai correr bem.
Kanca ön aksa gidiyor, sonra halatı kaportanın üstünden aktarma bileşenlerinin altından geçir.
O gancho no eixo dianteiro, depois o cabo por cima do capot, atrás do trem de rodagem.
- Oksijensiz kalmasına on dakikadan az var.
Ela tem menos de 10 minutos até ficar sem ar.
"Home on the Range" şarkısının bir sözü.
Bem, é a letra da canção "Home on the Range".
Askerler onları geride tutuyor, ama el bombaları ön kapıya fena halde hasar vermiş.
Os fuzileiros estavam a contê-los, mas aquela granada causou danos no portão da frente.
Söylemezsem olmaz : Bu çöpteki şeker ambalajlarıyla abur cubur paketlerine bakarak burada çalışan kişinin on yaşında olduğunu düşünmüştüm.
Tenho que dizer, com base nos pacotes de aperitivos e porcarias que vejo neste lixo pensei que uma criança de 10 anos trabalhava aqui.
Lütfen! Bana çikolatalı şekeri Nutella'ya bandırmayı bilen on yaşında birini göster.
Diga-me um rapaz de 10 anos que coma Tootsie Rolls com Nutella.
On dokuz.
Dezanove.
On metre yükseklik var.
É uma queda de 10 metros.
Bu ailenin başı doğduktan sonraki on yıl içerisinde bile yalnızca Madagaskar'da bir milyar hektar yağmur ormanı yok oldu.
Em 10 anos desde o nascimento do chefe dessa família, 1 milhão de hectares de floresta foi destruído apenas em Madagáscar,
On aylık susuzluğun ardından karaya bir saatten az bir sürede milyonlarca ton su düşer.
Após 10 meses de seca, milhões de toneladas de água caem sobre a terra em menos de 1 h.
Bu ölçekte bir kalabalık ancak on yılda bir ortaya çıkabilir.
Uma super nuvem desta dimensão surge apenas uma vez por década.
Güçlü ön ayakları sayesinde bir termit evini kolayca parçalayabilir.
As fortes patas dianteiras permitem-lhe destruir a construção das térmitas com facilidade.
Bu on yılda kent ortamının % 30 büyüdüğü tahmin ediliyor.
Nesta década, o habitat urbano deve crescer quase 30 %.
Bu çardakkuşu, çoğunluğu insan yapımı olan bu koleksiyonu oluşturmak için on yıldan fazla zaman harcadı.
Este grande pássaro-cetim ( Ptilonorhynchus violaceus ) passou mais de uma década reunindo esta coleção de objectos feitos pelo homem.
On dakika falan.
Cerca de 10 minutos.
- On dakika mı?
- Dez minutos?
On yaşındaydım.
Eu tinha 10 anos.
Aracın ön ucu katran yatağına saplanmış.
A parte dianteira está presa numa cama de piche.
Arabanın ön tarafındaki fişek.
O cabo solto.
Ön tarafı dolanın.
Ao redor da entrada.
Eğer çarparsa, darbenin büyük kısmını aracın ön tarafı alacak. Ralph'a bir şey olmayacak.
Na pancada, a frente suportará o impacto, ele vai ficar bem.
Durdukları an, ön kapıyı kaybederiz.
Assim que acabe, o portão principal cairá.
Ön kapıdalar.
Estão na porta principal.
Püf noktası, devin ön kısmına olabildiğince yakın uçmaktır.
O truque é voar o mais próximo possível da frente do gigante.
Ön pençeyi, arka pençeyi görebilirsiniz.
Dá para ver a pata dianteira, a traseira.
onu severim 35
önemli 199
onaylandı 118
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
ondan 152
onaylıyorum 26
onunla 141
onu bul 30
önemli 199
onaylandı 118
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
ondan 152
onaylıyorum 26
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
onlar 1179
ona aşığım 44
onu buldular 16
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
ona sor 138
onlar 1179
ona aşığım 44
onu buldular 16
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
ona sor 138