Onları translate Portuguese
200,872 parallel translation
Onları ben görmüyorum.
Eu não tenho visões.
Ama ben, onların düşündüğünden daha fazlasını anlıyormuş gibi hissediyorum.
Mas eu sinto que ela entende mais do que eles pensam.
Onları kaybettik mi?
Será que vamos perdê-los?
Tekrar aradıklarında onları bulacağız.
A próxima vez que eles telefonarem, vamos encontrá-los.
Neden? - Onları kiralamak istiyorum.
- Quero contratá-los.
- Onları kullan.
- use-os.
Onları almalıyım.
Tenho de ir ter com eles.
Onları indirdiğimizde bunları bulduk.
Encontrámos isto quando cortámos a corda.
Eğer süpermarketteki dondurucuyu kimse açmasaydı,... belki onları içine koyabilirdik.
Se ainda ninguém abriu o congelador do supermercado, talvez possamos colocá-los lá.
"Hava onları mutsuz yapar."
O ar torna-os infelizes. "
Eğer vücutları dışarı bırakırsak, What if we put the bodies outside, onları yem olarak kullanırsak, ne olduğuna bakabilir miyiz?
E se pusermos os cadáveres lá fora, usá-los como isco, a ver o que aparece?
Yapabiliyorsa, bir şekilde onları çıkaracağım.
Se conseguir, vou tirá-los daqui, de alguma forma.
Tamam, en kısa zamanda onları çıkarınca kapıyı kapat.
Assim que os pusermos lá fora, fecha a porta.
Onları oraya siz mi koydunuz?
Colocaram-nos lá fora?
Onları geri getiremeyiz artık.
Não podemos fazê-lo agora.
Git o zaman ve tüm uluslarda takipçi edin, onları Peder'in adına vaftiz et
E por conseguinte... faz discípulos de todas as nações, baptizando-os... em nome do Pai,
Karımı ve kızımı arıyorum. Onları görmüşmüydün?
Estou à procura da minha mulher e filha.
Bunu sürekli yaşıyorsun dedim,... kadınları döven erkekler,... onların günahlarını bağışlıyorlar.
Eu disse que deve ouvir muito disso aqui. De homens a baterem em mulheres. A absolvê-los dos seus pecados.
Evet, sadece onları sıkılaştır.
- Sim, mas aperta-as ainda mais.
Fakat onları saptırıyorsun.
Mas está a desorientá-las.
Onları tanımıyorsun. Onlarla birlikte kalmadın.
Não as conhece, não ficou com eles.
Onları sevmeyebilirsin, ama başka bir çare yok...
Pode não gostar delas, mas não há razão...
Evet, görüyorsun, görüyorsun, Sen onların geri kalanı gibisin, değil mi?
É como todos os outros.
Onların yaptığı şeyin aynısını sen de yapıyorken millete giremeyeceğini söyleyemezsin.
Não se pode dizer a alguém que não pode entrar quando se está a fazer o mesmo que essa pessoa.
Ama ben onların tarafında değilim..
Mas não estou do lado deles.
Nina onları içeri gönderiyor.
Nina está enviando eles.
Şimdi Grimes hapishaneden çıktı, onların ikisine de şantaj yapabileceğini anladı.
E agora que Grimes está fora da prisão, ele acha que ele pode chantagear os dois.
- Onları Loria'ya mı gönderelim?
- Mandá-lo de volta à Loria?
Onları dinleyeceğiz ve ona göre hareket edeceğiz.
Nós os ouvimos e tratamos adequadamente.
Hiç kimse onları güvenlik görevlisi belgesi almaya zorlamadı.
Mas ninguém... forçou estes homens a candidatarem-se a isto.
Onları istiyorum.
Quero-as.
Bunlar ne ve neden onları istiyor?
Porquê? O que são, e porque é que ele os quer?
Onlar öngörüydü.
Eles são premonições.
Onlar bu işin en iyileridir.
Eles são os melhores no negócio.
Onlar senin arkadaşın Owen. Daha öncesinden.
São teus amigos, Owen, de... antes.
Onlar senin arkadaşın.
Eles são teus amigos.
Onlar iyi.
Eles estão bem.
Onları ne yapacağız.
- O que vamos fazer com eles?
Onlar Birleşik Devletler askerleri.
- São militares americanos.
Çünkü onlar dışarıda ne olduğunu biliyorlardı.
Porque sabem o que se passa lá fora.
Onlar suçlu.
Eles são prisioneiros.
Onlar arkadaşlarım.
São meus amigos!
Onlar öldü.
Estão mortos!
Onlar Amerikan Askerleriydi!
Eram soldados americanos!
Üç çocuk yanıma geldi normal görünümlü gençler,... ama onlar hiç normal değildi.
Três rapazes vieram na minha direcção. Adolescentes com um aspecto normal, mas não havia nada de normal neles.
Uyuşturucu blokerleri alıyorum, ve onlar beş, altı saat üzerimde çalışacaklar. ... ve bittiği zaman, temiz olacağım.
Tomo bloqueadores de receptores de ópio, que vão agir no meu organismo durante cinco ou seis horas e quando eu estiver limpa, estarei limpa.
Onlar yalancı, hepsi yalancı.
São mentirosas. - As duas.
Çocuklara böyle şeyler öğretmek. Onlar çocuk yahu.
Não entenderiam.
Hepsi psikozlu onların.
Tudo aqui é.
Onlar işe yaramaz, değil mi?
Não servem para nada, certo?
Saçmalık değil onlar.
Não é isso.
onların 83
onları seviyorum 37
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onları gördüm 114
onları buraya getir 21
onları göremiyorum 34
onları öldüreceğim 28
onları görüyorum 24
onları tanıyorum 29
onları seviyorum 37
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onları gördüm 114
onları buraya getir 21
onları göremiyorum 34
onları öldüreceğim 28
onları görüyorum 24
onları tanıyorum 29