Oni translate Portuguese
114 parallel translation
FBI, CIA, ONI.
FBI, CIA, ONI.
Ancak CIA'den ham veri almak deneyimlerime göre...
Mas os dados originais da CIA... A minha experiência na oni...
Yike-Er-Oni.
C'um caraças!
Burası FBl. Burası ClA. Burası da Gizli Servis.
O FBI, a CIA, os Serviços Secretos, o oni.
- İyiyim Tonyciğim!
- Muito bem, Tony-oni.
Oni?
Oni?
Ben Oni Woo.
Sou Oni Woo.
Yapışık ikizler gibiler.
- Oni su kao super-lepak.
Aslında deniz müzesiydi ta ki yakın zamanda CIA ve ONI yi korumakla görevlendirilene kadar.
De facto, é um museu da Marinha recentemente destacado para ajudar a CIA e a ONI.
Oni.
A Oni. Tu já sabes?
Oni sana gösterecektir.
A Oni vai te mostrar o caminho.
Onlar değillerdi tetikleri çeken onilerdi.
Eles eram. A Oni puxou as cordas.
- Lanet oni de ne oluyor?
O que é um Oni, então?
Doğru, oni.
Sim, Oni.
Oni, şeytan demek.
Isso significa demônio.
Oni ordusu.
Um exército da Oni.
Ruhları Oni ile sarılmış ve tuksak edilmiş.
As tuas almas são os da Oni revestidos, que os fizeram escravos.
- Charles Oni.
- Charles Oni.
- Charles Oni mi?
- Charles Oni?
- Oni'nin bundan rahatsız mıydı?
- E o Oni não queria? - Não.
- Hayır. Oni dün Jamal'i aramaya geldiğinde Jamal'in bir şey aldığını söyledi. Ama Jamal hırsız değildir.
Ontem, quando o Oni veio à procura do Jamal, disse que o Jamal tinha levado uma coisa, mas o Jamal não era um ladrão!
Oni yine de ısrar etti.
Mas o Oni insistiu...
- Söylemedi.
O Oni não disse.
Oni hatalıydı.
O Oni agiu mal.
Eyalet kayıtlarına göre Canal Caddesi'ndeki bir Charles Oni için satıcı lisansı yok.
Na Câmara, não há registo de nenhuma licença comercial para Charles Oni em Canal Street.
Jamal'in çalıştığı dükkândan almış olabilir.
Pode tê-la comprado na loja onde o Jamal trabalhava. A loja do Oni.
Oni'nin dükkânı... İki kurbanın bağlantısı bu.
É a ligação entre as duas vítimas.
Belki satıcılardan biri kimliği teşhis edebilir.
Talvez um dos outros vendedores identifique a loja do Oni.
Bu Oni.
É o Oni.
Oni...
É o Oni.
Charles Oni.
Charles Oni.
Charles Oni, öldürülmek için işaretlenmiş.
Charles Oni está condenado à morte.
Oni'nin robot resmini verip ismini ve takma adlarını, uçuş yasağı listesine eklemelerini söyleyin.
Dêem-lhes o retrato do Oni e peçam para o incluírem na lista de proibições de voo.
Ulaşım Güvenlik, Charles Oni'yi robot resim sayesinde J.F.K güvenlik kayıtlarından tespit emiş.
A TSA acabou de apanhar o Charles Oni no Aeroporto JFK. - Boa!
Ne kaçakçılığı yapıyorsunuz, Bay Oni?
O que anda a contrabandear, Sr. Oni?
Birçok insanı korkutuyorsunuz, Bay Oni.
Assusta muitas pessoas, Sr. Oni.
Oni bir kalpazan.
- O Oni é um falsificador.
Oni aynı zamanda Baylor'a, kaçakçılarına lazım olan belgeleri de sağlamış.
O Oni também arranjou documentos para os traficantes do Baylor.
Oni'nin dolabından habersizmiş.
Não sabia do esquema do Oni.
Neden Oni'ye o belgelerin sahtesini yaptırmamış tekrardan?
Por que não pediu ao Oni para falsificar mais documentos?
Oni, Baylor'un işleri, şehir merkezindeki bir depodan yürüttüğünü söylüyor.
O Oni disse que o Baylor tem um armazém no centro.
Büyükanne Oni babama sürekli uyuşturucu alıp almadığını soruyor.
A avó Oni continua a perguntar se o pai está drogado.
Oni.
Oni.
- İkisi de istihbarat subayıymış.
E...? Ambos eram do departamento de Inteligência Naval ( ONI ).
- ONI'de Levin'in dosyası yoktu.
Isso não consta no arquivo do Levin.
ONI'deki görev bitince Ajan Levin buraya atandı. Yüzbaşı Wright Pentagon'a gitti.
Depois da ONI, o Agente Levin foi transferido para aqui e o Capitan Wright para o Pentágono.
Gibbs, Sean Latham'la tanış. Gözetleme Filosunun ONI müdürü.
Gibbs, este é Sean Latham, ONI, Director da Vigilância Flutuante.
Normalde ONI programından bahsetmeyiz ama önemli bir durum var.
Em situações normais, não discutiríamos um programa do ONI, mas temos um problema.
Levin öldürüldüğünde, ONI çipi geri almak için harekete geçti.
Quando Levin foi assassinado, a intenção da ONI foi remover o chip imediatamente.
Oni.
A Oni.
İşte hapishane otobüsü geliyor.
- Aqui vem o ôni bus da prisão. - E.