English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Onu yakaladın

Onu yakaladın translate Portuguese

614 parallel translation
Onu yakaladınız mı?
Apanhou-o?
- Demek onu yakaladınız.
- Então, levaram-no. - Sim.
Onu yakaladın sandım.
Oww! Pensei que o tinhas.
- Onu yakaladınız mı?
- Apanhaste-o?
Onu yakaladınız peder.
Oh, apanhou-o, Padre!
Onu yakaladın ama o da seni yakaladı.
Você apanhou-o, mas ele também o apanhou.
- Onu yakaladın mı?
- Já o apanhou?
Onu yakaladın! Onu yakaladın!
Apanhaste-o.
Peki ya kaplandan ne haber? Onu yakaladın mı?
E o teu tigre, já o apanhaste?
Ee, onu yakaladınız mı?
Então, já o apanhou?
Onu yakaladın mı Larry?
Apanhaste-o, Larry?
Onu yakaladınız.
Apanharam-no.
10. rauntta onu yakaladın ve 15. de işi bitmişti.
Tiveste-o na mão no 10º assalto, e no 15º arrumaste-o.
- Onu yakaladın mı? - Hayır, yakalamadım.
- Apanhaste-o?
Onu tam zamanında yakaladınız.
Apanhou-o mesmo a tempo.
Nunheim, kadını öldürürken onu yakaladı, onu da öldürdü.
O Nunheim apanhou-o e por isso liquidou-o.
Üç ay önce... Wynant seni Julia'nın evinde yakaladığı gece... sevgilisinin onu aldattığını ve başka bir adamla kaçacağını keşfetti.
Há três meses, na noite em que o Wynant o apanhou em casa da Julia, Morelli, ele descobriu que a Julia o enganava e que ia fugir com um homem.
Onu yakaladınız mı?
De todo.
Onu yakaladınız mı?
Apanharam-no?
Onu et dükkanının önünde Dr. Lehman'ın çalıntı arabasının içinde yakaladık.
- Qual é a acusação? Apanhámo-lo em frente ao talho no carro roubado do Dr. Lehman.
Yanlış bir şey yapacağımı sanmıştın ama bak onu yakaladım.
Pensaste que estava a fazer mal, mas apanhei-o.
Demek yakaladın onu. - Yardımın için teşekkürler.
Graças à tua ajuda.
Onu akvaryumda yakaladınız, değil mi? - Ama heykelin kafası da çıkmaz sokak.
E o Rinaldo, apanhaste-o a olhar para os peixes no Aquário, não foi?
Peki onu nasıl yakaladın, nasıl eminsin?
Mas como o descobriu?
Hatta belki haberlerde dünyaya onu nasıl yakaladığını anlatırsın.
Até talvez contasse o que fez no noticiário.
Onu bu kez yakaladın mı?
Apanhaste-o desta vez?
- Yakaladım onu! - Hayır, yakalamadın. Uzak dur!
- Afogar-te-ei!
Muhafızlar Tina'yı yakaladı! Onu kurtarmak için yardımın gerek!
- Ajudem-me a salvar a Tina.
Eğer evlenmezsen, sen onu yakalamadın, o seni yakaladı.
Se não casarmos, não o apanhámos a ele, mas ele a nós.
Ölmeden önce onu sen mi yakaladın? Evet, Baron, onu yakaladım ve o konuştu.
Odiava a multidão.
Sence onu yakaladılar mı? Sadece ölmüş olmasını umuyorum. Haggerty.
Se não nos tira de esta, morrerão todos, percebe?
- Aaahh. onu pantolonuna yakaladığınızda çok utandım.
Ela ficou envergonhada por estar a usar calças compridas.
Onu yakaladıklarını sanabilirler fakat bunu kendi safına çekebilir.
Pode tê-los convencido de que o apanharam, mas vão acabar por descobrir que ele é que puxa a trela.
Yakaladın onu!
Você o pescou!
Ve fırsatını yakaladığımız an, onu kullanmalıyız.
E aproveitar quando surgir a oportunidade.
Yaşasın, yakaladım onu?
Depressa, apanhei-o!
Onu yakaladın mı?
Apanhaste-o?
Yakaladın onu.
Tu domaste-o.
Ne diye yakaladın ki onu?
Porque diabo o capturaste?
İmdat çıkışını açtım, yukarı uzandım onu kuyruğundan yakaladım ve alaşağı ettim.
Abri a escotilha de emergência, agarrei-o pela cauda e puxei-o para baixo.
- Onu hırsızlık yaparken mi yakaladın?
- Apanhaste-o a roubar?
Buraya gelirken kasabanın dışında yakaladılar onu.
Apanharam-no à saída da vila. Vinha a caminho desta mina.
O zaman, Bay Ballon, eve geldiniz... Migueli Maria Gambrelli ile yakaladınız... ve kıskançlık içinde onu öldürdünüz.
Então afirmo, lnspector Ballon, que chegou a casa, encontrou o Miguel com a Maria Gambrelli, e o matou num ataque de furia de legumes.
- Şans olsun olmasın onu yakaladık. - Evet.
Com sorte ou não, apanhámo-lo.
Onu Anna'nın odasında yakaladık.
Apanhámo-lo no quarto da Anna.
Onu yakaladıkları zaman bu 20. yüzyılın en iyi hikayelerinden biri olacak.
Quando o apanharem, vai ser uma das grandes histórias do século XX.
Onu oltayla yakaladın, değil mi?
Pescaste-o, não foi?
Herkes Duke'un onu yakaladığını bilir.
Todos sabem que é o Duque.
Ama onu artık yakaladım ve onun bir daha parmaklarımın arasından kayıp gitmesine izin vermeyeceğim.
Mas agora que o agarrei não o vou deixar escapar-me da mão.
Onu manavı geçene kadar kovaladım, ve kasabı ve fırını ve... der ki, sonunda ayakkabıcının önünde yakaladım.
"Eu agarrei-o pelos cabelos", ele gritou. O ladrão era careca.
Onu yakaladım, tam önümde, arabasının yanında.
Está mesmo aqui, ao lado do carro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]