Parmağım translate Portuguese
2,385 parallel translation
Orta parmağımı çok fazla doğrulttum.
Tenho pensado muito nisso.
İki parmağımı kaybettim.
Eu perdi dois dedos.
Sadece parmağımı kırmıştım. Artık sığmıyor.
Apenas quebrei esse dedo e não coube mais.
Baş parmağımı kestin.
Cortaste o polegar!
- Parmağımı takip et.
- Segue o meu dedo.
Parmağımın ucu koptu, bul onu!
Traz o meu dedo! Vai buscar o meu dedo!
Parmağım sürekli alarm butonundaydı - Tüm zaman ordaydım.
Tive o dedo no botão de pânico do alarme o tempo todo.
Bu olayda parmağımız yok. Şimdiye kadar hiç olmadı.
Nunca pertencemos ao círculo.
Ya biri beni kaçırır, zorla sesimi kaydeder, baş parmağımı da keserse?
E se alguém me raptar, me obrigar a gravar a minha voz e me cortar o polegar?
Ayakkabılarım tamamen çürümek üzereydi ve iki küçük parmağımın tırnakları kopup gitmişti.
Os meus sapatos romperam-se completamente e duas das minhas unhas foram-se por completo.
Hatta sonlara doğru öyle harika bir an geldi ki eyalet mührüne doğru parmağımı uzatıp "Kendinizden utanın!" dedim.
E tinha este grande momento no final onde apontaria para o advogado do Estado e diria "Infâmia!"
Orta parmağım.
Dedo do meio.
- Parmağımı kesin.
- Corte isso. - Corte-me o dedo.
Adamın, parmağımı alıp soğutucusuna koyup gidişinden sonra McSorley'deki gözde bar sandalyemde tünemiş vaziyetteydim.
Estive no bar do McSorley todas as noites até à hora de fechar, desde que ele me levou o dedo e se foi embora com ele numa geleira.
Beni vurursan, Nikki, baş parmağım o gerginlikle düğmeye basabilir.
Se me deres um tiro, Nikki, o meu corpo pode contrair e carregar no botão.
Ama parmağımın şarjör düğmesine bastığını düşün.
Imagine que o polegar toca na alavanca.
Parmağımda oynattım da, oynatıldım da.
Pelo beicinho e a embeiçar.
Ayak parmağımı kırdım amına koyayım.
Parti a merda do dedo!
Parmağımı takip et.
Siga o meu dedo.
Parmağımı kırdın, orospu çocuğu!
Partiste-me o dedo, filho da mãe!
Parmağımdaki yüzüğe bakarken tanımadığım bir adam gelip silahını çıkarıverdi.
Estava a olhar para o anel no meu dedo quando aquele... estranho se aproximou. Puxou a arma.
Önemli olan tek şey bir saat sonra bu parmağımda yüzük olacak ve ben onun hayatındaki en önemli kişi olacağım.
O que interessa é que daqui a uma hora vou ter uma aliança neste dedo e eu serei a pessoa mais importante na vida dele.
Ne gibi? Kalan dokuz parmağımı da alıp annemi öldürmek gibi mi?
Levarem-me os nove dedos que me restam e matarem a minha mãe?
Parmağımı böyle tutunca kafandan büyük göründüğü gibi.
Se esticar o polegar, parece maior que a tua cabeça.
Parmağımı şaklattığımda Sam ruhunu geri alır.
Eu estalo os dedos, o Sam recupera a alma.
Parmağımı şaklattığımda Sam ruhunu geri alır.
Estalo os meus dedos e o Sam tem a alma dele de volta.
Bugün üç parmağımı kaybettim Trish.
Hoje perdi três dedos, Trish.
Bir mum ateşine parmağımı koydum ve dedim :
Eu coloquei meus dedos na chama da lamparina e disse :
Moskova'daki kaynağımı aradım, Hassan'ın suikastında, Rus devletinin parmağı olduğunu söyledi.
Contactei as minhas fontes em Moscovo. Disseram que o pessoal do governo era responsável pelo homicídio.
Bana bunda onların bir parmağı olmadığını mı söylüyorsun?
Está a dizer-me que eles não tiveram nada a ver com isto?
Bu işte SAS komandolarının parmağı var, komutanım.
Todas as identificações do SAS, senhor.
Yani parmağımı boşu boşuna mı kaybettim?
- Então perdi um dedo para nada?
Sonra da onu bayılttım paramediklerden parmağı aldım ve yerine diktim.
Dei-lhe a anestesia, peguei no dedo e reimplantei-o.
Parmağını böyle yukarı doğru tutacak üzgün görünecek ve ağlayacaksın, tamam mı?
Vais erguê-lo, parecer muito triste e chorar, está bem?
Parmağım!
O meu dedo!
Cinayetten içeri sokmadık ama parmağı olmayan bir sürü adamla tanıştım.
Nunca o prendemos por homicídio, mas conheci muitos que lhes faltavam dedos.
Patronunu hayal kırıklığına uğratıp parmağını kurban mı ettin ortak?
Desapontaste o teu patrão e sacrificaste um dedo, parceiro?
Sol el yüzük parmağı... Tıpkı eski takım arkadaşı gibi. İsabetçi Tommy Zane...
Dedo anular da mão esquerda, como o antigo colega de equipa, "Locomotiva" Tommy Zane.
Hepsinin parmağında da saldırıyla alakalı ezikler var mı?
- Eles têm nódoas negras nesse dedo que indicam agressão?
Serçe parmağından mı çıkardın?
percebeu isso só com o mindinho?
Yani bu olanlarda hiç parmağının olmadığını mı söylüyorsun?
Está a dizer que não teve nada a ver com isto?
Bıçağı alıp içeri gireceğim Açlık'ın parmağındaki yüzüğü alıp seninle tekrar burada buluşacağım.
Pego na faca, entro, Corto o anel da mão do Fome, E encontro-me contigo aqui no parque de estacionamento.
Burada da dişlerini parmağıyla fırçalayan garson kızımız var.
E, aqui, temos uma empregada de mesa a escovar os dentes com o dedo.
Şimdi aldığımız habere göre Tommy Bolt'un 7 kayıp parmağından altısı bulunmuş.
Últimas : seis dos 7 dedos desaparecidos do Tommy Bolt foram devolvidos.
Her ayağından mı bir parmağı gitmiştir yani?
- Um dedo de cada pé?
Parmağımı bir tarafına sokardım ama pek fazla kalmadı.
Era do Simon.
Sizlerin serçe parmağında pek çok takımın iki elindekinden çok yetenek ve istek görüyorum.
Têm mais talento e desejo em seus mindinhos do que qualquer outra equipa tem com as mãos juntas.
Kermes için kadın parmağı kurabiyesi yapacağım ve spor salonuna gitmem gerekiyor.
Preciso de fazer uns bolinhos e ir ao ginásio...
Bayan, bu çocuk sana parmağına sürerse, hemen bana gel onu, verdiğin siparişi sana tekrar eden Tayland restoranından daha hızlı okuldan atarım.
Senhora, se esse miúdo te tocar com um dedo, vens aqui imediatamente e vou expulsá-lo mais rápidamente do que um restaurante take-away tailandês a aceitar o teu pedido.
Yine de aklında bulunsun, bir seferinde ağzımın kenarına bulaşan ahududu reçelini temizlemek için parmağını yalamıştı.
No entanto, numa ocasião, ela passou a língua para remover geleia de framboesa do canto da minha boca.
Göğsümü çimdikledi ve parmağını bacaklarımın arasına soktu.
Ele beliscou meus seios, e ele enfiou o dedo entre minhas pernas.