Psiko translate Portuguese
128 parallel translation
Bence sorun psiko-anestezi.
Creio que seja psico-anestesia.
Bana psiko seramik olduğumu söyledi.
Ele diz que sou psico-eólico.
Jeckel banyomdaki herife neden ateş ettiğimi sordu ki bütün o olanlar sadece bir psiko-testten ibaretmiş bu arada.
Jeckel perguntou-me por que disparei contra o tipo, na casa de banho quando tudo não passava de um psico-teste
Madem bizi gemimize göndermeniz imkansız, o zaman bir psiko-trikoderli teknisyenimizi aşağı ışınlatalım.
Como considera impossível deixar-nos voltar à nave, posso chamar um técnico, com um psico-tricorder.
Bir psiko-trikoderli teknisyeni aşağıya ışınla.
Envie um técnico com um psico-tricorder.
Psiko-trikoderin etkin olması için özel bir alan gerekiyor.
O psico-tricorder requer privacidade para ser eficaz.
Psiko-kardiyogramımı dahi bilmiyorsunuz.
Que queres dizer? . Nem sabes qual é o meu psicocardiograma.
İnsanlar, psiko-kardiyogramları tam bir uyum içinde olmadıkça, sevişmezler.
Há séculos que as pessoas só fazem amor na Terra quando há uma convergência perfeita de psicocardiogramas. Não sei nada disso.
Psiko-kardiyogramlarımız sevişmeye uygunsa, o zaman bir tane heyecan yaratıcı hap alırız. Ve şu şekilde dururuz. Size göstereyim.
Na Terra, quando os psicocardiogramas coincidem, e queremos "fazer amor", como dizes, tomamos um comprimido, e colocamo-nos assim.
Haplara ve psiko-kardiyogramlara gücü yetmeyen fakirlerin haricinde.
Só os muito pobres, que não têm comprimidos, nem psicocardiogramas.
Kararsız kaldığı için psiko-simülatör testinde kaldı.
Falhou num teste psico-simulador, pela indecisão.
O psiko-teknik sınavla... ona yardım etmemiş olsaydın, asla çalıştığı işe sahip olmayacaktı.
Se não fosse sua ajuda naquele teste psicotécnico, ele nunca conseguiria o emprego.
Spengler Psiko Kinetik Enerji ölçümü yaptı.
As valências EPC do Spengler rebentaram com a agulha.
Diyelim ki bu kek New York'daki normal psiko kinetik enerjinin tümü.
Imagina que isto é a quantidade normal de energia psico-cinética...
Psiko... pat?
Oh, cat-astrofísico?
Sen ve şu psiko-zırva, saçmalıktan başka bir şey değilsiniz.
Tu e esta psico-conversa são uma treta.
Psiko-reaktif bir madde.
Uma substância psico-reactiva.
- Bu bir psiko-magneterik plazma.
- É um plasma psico-magnetérico...
Bu gece burada toplandık çünkü Psiko-magneterik bir madde şehri altından kaplamakta.
Viemos aqui porque está a criar-se, sob a cidade, um lençol de Iodo psico-magnetérico. - Psico quê?
- Psiko ne? - Psiko-magneterik.
- Psico-magnetérico.
Gücünü psiko-magneretik bir balçık nehrinden alıyor. Ve orada içinde kötü ruhlar olan başka tablolar da var mı?
E há mais quadros com maus espíritos dentro deles?
Yani, bu geceden sonra, her başı boş psiko serseriyle birlikte, her ne istiyorsak yapabileceğiz, değil mi?
O que importa? Após esta noite, com cada psico punk soltar-se nós podemos fazer o que quiser, certo?
Psiko-davranış çalışmalarımız için seri katillerle görüşmeler yapıyoruz.
Vamos entrevistar os assassinos presos para um estudo psico-comportamental.
Richie devlet tarafından sosyal görevliler, psikiyatrlar tarafından büyütüldü... ve buna zorlandı, hımm, psiko - kölelik.
O Richie foi criado pelo Estado, assistentes sociais, psiquiatras... Sempre lhe impondo um tipo de... "Psicoservitude".
Sen de dahil olmak üzere bay psiko s * ktğm analisti?
Incluindo você... Sr. Psico-foda-se-analista.
Sonraki Psiko-Kinetik silahımız olarak Ken'i kullanmamızın ilginç olabileceğini düşünüyorum.
Acredito que no fim encontramos, a nossa arma secreta para nosso projeto. A pessoa é Ken Masters.
Benim Psiko-Güç'ümle bu plan başarısız olmayacak.
Não haverá fracasso quando Ken Masters estiver sobre meu poder psicológico.
Benim Psiko-Güç'üm Interpol'deki biri tarafından tespit edilemez.
Nunca poderão romper meu domínio nas mentes dessas marionetes.
Benim Psiko-Güç'üme direnmenin hiç bir faydası yok.
Seus patéticos esforços são inúteis contra meu poder psíquico.
Psiko-Güç'mü?
Poder psíquico?
Psiko-Güç'ümle rekabetinin anılarını canlandırmama izin ver
Com meu poder mental eu aumentarei e distorcerei esse sentimento muitas vezes.
Eşiyle psiko - seksüel bir oyun oynamamı istedi? - Eşiyle mi seviştin? Seviştirmedi, karısını becerdiğimi düşündü.
Depois, noutro quarto, um maluco colocou uma arma na minha cara, e forçou-me a entrar num drama psico-sexual com a mulher dele.
Uzmanlar ve psiko-dilbilimciler haftalarca üzerinde çalıştı.
Eu tive especialistas em psico-línguas a trabalhar nele durante semanas.
Burada, Vulkanların, psiko-gizleme alanları bulunuyor.
Isto é onde os sistemas psico-supressores Vulcanos estão localizados.
İnsan davranışları konusunda çok farklı ve etkin bir anlayışa sahip. Günümüzün en iyi psiko-analistlerine taş çıkartır.
Tem um profundo conhecimento funcional do comportamento humano... que rivaliza com as grandes mentes de psicanálise dos nossos tempos.
Bir yabancıyı okşamayla ilgili teknik ya da psiko-seksüel terimi söyleyebilir misiniz?
Diga-nos o termo técnico, ou melhor, psicossexual para acariciar um desconhecido.
Bir psiko...
Psic...
Ya ona bir tür psiko-kinetik yada doğaüstü bir yetenek verilmişse? Parmağını bile değdirmeden kurbanına şiddet uygulayabiliyorsa?
E se ele adquiriu psicocinética ou capacidade paranormal que lhe permita exercer força sem tocar na vítima?
Beyler... Oh, psiko-gevezen bizi ayırıyor.
Oh, nos poupe de sua psicobaboseira.
Ben de herhangi bir yargıda bulunmayı reddeden Sally'i buldum. Ama o da bana psiko-analiz yapmaya çalışıyor.
Por isso troquei-a pela Sally, que não faz juízos de valor, ao mesmo tempo que me faz psicanálise.
Akıl kontrolü deneyleri, psiko-aktif ilaçlar.
Experiências de controlo de mente, drogas psicoactivas.
bu psiko gevezelik kim yazdı?
Quem escreveu essa idiotice?
Sertifikalarını almadan önce psikiyatrları psiko-analize tabi tutuyorlar ama cerrahların kesilmesini şart koşmuyorlar.
Fazem os psiquiatras serem analisados antes de poderem ser certificados, mas não fazem um cirurgião ser cortado.
Dwight ABD'de önemli araştırmalar yapmış bir psiko-dil uzmanı.
Dwight é um psicolinguista que fez pesquisas extraordinárias nos EUA.
Luca'nın tansiyonu biraz yükselmiş gözüküyor..... bu psiko-somotik bir durum çünkü bu yaşta bir çocuk bu tür şeyler yaşamaz.
Luca teve tensões, instabilidade e somatiza a sua doença.
O psiko, ona bak.
Ele é louco, olhem para ele.
Eğer bir görseli oldu çünkü Mutlu adam, psiko adam gitti?
Passaste de Maluco a Feliz porque te tornaste um Avatar?
Senin hippi-ebeveyn, psiko-gevezeliklerinden bıktım.
Estou farta da tua maneira hippie de educar.
- Ama Summerholt psiko terapi merkezi değil.
- Mas Summerholt não é um hospício.
Simgesel dışavurumunu Charlie adlı gelinciklerde bulan kardeşler arası psiko-seksüel rekabet mi?
A rivalidade fraternal, simbolizada pelos meus Charlies?
İlaç, onu ayinin hedeflediği psiko-zihinsel şoka bağışık yaptı.
O medicamento imunizou-a ao choque psico-espiritual que o exorcismo pretende provocar.