English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Sahibi

Sahibi translate Portuguese

13,370 parallel translation
Ezikler iş sahibi olamaz.
Esta equipa não papa grupos
Lou Levov, Newark Hizmetçi Eldivenleri'nin kurucusu ve sahibi.
Lou Levov, dono e fundador das luvas Newark Maid.
Ailesi o evin sahibi.
Os pais são donos do edifício.
Çiftliğinde zengin bir toprak sahibi gibi çalışıyor.
Trabalha na quinta como uma proprietária de classe alta.
Gerçekten bir kariyer sahibi olmak istediğini mi sanıyorsun?
Achas que quererias mesmo uma carreira?
- Yani Çığ hakkında bilgi sahibi olabilir.
Então sabe da Avalanche.
Çocuk sahibi olmal istiyorsanız...
Se quiserem ter um filho...
- Çocuk sahibi olmak istiyor musun?
- Querem ter um filho?
Çocuk sahibi olmak istiyorsun.
Tu queres ter um filho.
Buranın sahibi var mı?
Este lugar está ocupado?
Bu bölgenin sahibi sen misin?
Você é o proprietário nesta região.
Görünüşe göre bir cinayet işlenmiş ve sahibi kilisenin bilgisi dışında işler yapıyormuş.
Aparentemente houve um crime, e a proprietária da casa... fez da casa um género de igreja.
Yıllardır bebek sahibi olmak istiyorduk.
Andámos a tentar ter um bebé por anos.
Yaşı itibariyle iş sahibi olmak istiyor. Büyümek istiyor.
Na idade dele, quer ter um emprego, quer crescer.
SÜPER GÜÇLER AFRIKA'DA SÖZ SAHIBI OLMA SAVASI VERMEKTEDIR.
AS SUPERPOTÊNCIAS DEBATEM-SE PELO PODER EM ÁFRICA
Sanırım senin gibi sorumluluk sahibi bir ticaret adamı sattığı cihazı takip edecek programı da edinmiştir eminim.
Creio que um empresário responsável como você não venderia equipamentos sem um meio para localizá-los.
Çocuk sahibi olmayı ciddi olarak düşündün mü?
Pensou seriamente em ter filhos?
Çünkü, izan sahibi bir jüri ile redakte edilmiş bir hikâyenin uyuşmayacağını biliyorlar.
Porque eles sabem que uma história editada não funciona com um júri inteligente.
Sence ne sıklıkla banka sahibi şubeleri ziyaret eder?
Quantas vezes acha que o dono de um banco visita as suas sucursais?
Şansa bakın ki Senatör Cook hakkında hassas bilgiler bulunan kasanın sahibi de aynı isimde biri.
E que por coincidência é o nome do proprietário de uma caixa de depósitos seguros que pode ter guardado informação comprometedora sobre o seu amigo Senador Cook.
Hubert Ulusal'ın sahibi Jeffrey Hubert'in kardeşi Alexander'ın 2011 yılındaki ölümüyle doğrudan ilişkili olduğu yönünde bilgiler az önce elimize ulaştı.
Eu obtive ficheiros confidenciais confirmados que indicam que Jeffrey Hubert da Hubert National esteve diretamente relacionado com a morte do seu irmão, Alexander Hubert em 2011.
Şu anda gemidekiler bütün sistemlerin işlem kontrolünde tam yetki sahibi.
Autorize total controlo operacional de todos os sistemas para toda a gente agora a bordo.
Geride bu şeyi örtbas etmek için her şeyi yapacak olan epey güçlü ve imkân sahibi biri kalır.
Alguém... Com muito poder... Uma data de recursos...
CPM çalışanları rozet sahibi suçlusu sürüsü.
Estes tipos da CPM são um bando de criminosos com crachás.
Polis gibi olsalar da onlar CPM İstasyon güvenliği için çalışan rozet sahibi eşkıyalar.
Quando olho para estes polícias, são da CPM, segurança da Estação. Bandidos com distintivos.
Sorunlu bir çocuk sahibi olmak, ebeveynler için hiç kolay değildir.
Não é fácil ser mãe de um menino problemático.
Eğer evcil bir hayvanın varsa ve normal bir kemirgenin ortalama yaşam süresinden, ki bu 2 yıl civarıdır daha fazla yaşamışsa, sahibi olarak onu istediğin zaman öldürme hakkın vardır.
Se tu tens um bichinho e ele viver mais do que o tempo normal, dois anos para roedores, podes matá-lo porque és dono dele.
Servetin asıl sahibi Hideko.
A herança pertence a Hideko.
Park Seon Nun, Ding'in ev sahibi.
Park Seonnyeo. A proprietária da casa.
Karşıdaki ev sahibi sana bakıyordu.
A Srta. Park está de olho em si.
Daha fazla çocuk sahibi olmaktan imtina ederlerdi.
Recusavam-se a ter mais filhos.
İnsanların çocuk sahibi olmayı bıraktığını fark ettiğinde hayatlarına devam etmelerini sağlamayı görev edindi.
Ao perceber que as pessoas pararam de ter filhos, dedicou-se a ajudá-las a recuperar.
Zamanlamanın doğru olduğundan emin değiliz ama başka bir bebek sahibi olmayı denemek istiyoruz.
Não sabemos se é a altura certa, mas queremos tentar ter outro filho.
Arzın ve semanın sahibi olan Yüce Tanrım... Bu evladını rahmet dolu kollarına alman için niyaz ediyoruz.
Senhor do Céu e da Terra, pedimos que receba esta criança nos Seus braços.
Avrupa öngörü sahibi, açık konuşan, hatta acımasız olan bir adama ihtiyaç duyuyor.
A Europa precisa urgentemente de um homem de visão, clareza e até crueldade.
Tabii ki sonunda yola geldi. Ve tekrar mirasta hak sahibi oldum.
É claro que ele voltou atrás eventualmente e colocou-me de volta no testamento.
Evin sahibi emekli bir asker.
Já verifiquei. O dono é um veterano do exército solitário.
Mary Hawkins ve Jonathan Randall birlikte bir çocuk sahibi oldular.
A Mary Hawkins e o Jonathan Randall teriam um filho juntos.
Para kayıt altına alınınca sahibi kimse, ona artık dokunamıyor.
Depois de catalogado pela Polícia, o dono deixa de ter acesso a ele.
- Çinli, buranın sahibi.
- O chinês é o dono.
İncil ve Güç Sahibi Olmanın 48 Yasası.
A Bíblia... e As 48 Leis do Poder.
Buranın eski sahibi Lucky Luciano'ydu.
O Lucky Luciano era dono deste edifício.
Güç sahibi olmanın 48 kuralından ilki asla efendini gölgede bırakma.
A primeira das 48 leis do poder. Nunca brilhar mais do que o mestre.
Şöhret sahibi olmak, dikkatleri çekmek.
Toda a fama, toda a atenção.
Ama ben çok susadım ve biliyorsun sende bu partinin ev sahibi sensin..
Quero dizer, estou com muita sede, então, sabes, tu é o dono da festa e... - Muito engraçado.
Bayan Burgess ev sahibi sana anahtarı verir.
A Sra. Burgess no alojamento, pode entregar-te a chave.
Bay Church Kütüphanesi Kart Sahibi Charlotte M. Brooks
Church Cartão de : Charlotte M. Brooks
Görünüşe göre evlilik dışı çocuk sahibi olmak Brooks ailesinin mirası.
Parece que o legado da família Brooks era ter bebés fora do matrimónio.
Evlilik dışı çocuk sahibi olmak Brooks ailesinin mirası derken yanılmışım.
Eu estava errada quando disse que o legado da família Brooks é ter bebés fora do matrimónio.
Karşı taraftaki ev sahibi Bayan Park gözünü senden ayırmıyor. Baksana Ding.
Ding!
- Sahibi mi?
Ele é o proprietário?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]