San translate Portuguese
235,190 parallel translation
Kıdemli Özel Ajan Spencer Reid'in iade talebinin değerlendirilmesi gerektiğini sanıyorum.
É do meu entendimento que a ordem oficial para extraditar o Spencer Reid deve ser avaliada.
Sanırım babamla Skype yapmam lazım. İyi haberleri vereyim.
Devia dar as boas notícias ao meu pai.
- Pardon, pardon. Dinesh, sanırım yanlışlıkla görüntülü konuşmanın bilgi bankasına erişimimi kapatmışsın.
Dinesh, deves ter desligado as minhas chaves de acesso sem querer.
Sanırım teknoloji tanrıları benim vasıtamla dile geldiler.
Os deuses da tecnologia falaram por mim.
Sanırım Jian-Yang'in uygulamasının ne olduğunu bulabilirim.
Podia saber coisas da aplicação dele.
- Hapiste olduğunu sanıyordum!
Pensava que estava preso.
Ben de endişenmeye başlamıştım... Sanırım, o gün kötü bir şeyler yemiş olmalıyım.
Estava nervoso e devo ter comido algo que me fez mal.
Hepsi bu kadardı sanırım.
Então acho que já está...
Sanırım, bu gece buluşacaklardı.
- Vão encontrar-se esta noite.
Sipariş edeli epey oldu sanırım.
Sinto que pedimos águas há pouco e...
Arkadaşı da yoktur. Sert espriler yaptığını sanıyor ama tekdüze herifin tekidir.
Não tem amigos, finge ser brilhante mas é um merdoso monótono.
Sanırım öyle.
Temo que sim.
Sanırım bir şey yakaladım!
Acho que tenho alguma coisa.
Nazik biri de değil sanırım.
E não é meigo, aposto.
Yüce Tanrım sanırım şu gelen atlı Uhtred.
Meu Deus, acho que é o Uhtred! É ela.
İnsan hangi güçle toprağını ve o topraklarda çalışan aileleri hayatı pahasına korur?
Que força interior lhe permite dar a vida para preservar a sua terra e as vidas das famílias que nela trabalham?
Romalılar hakkında benden fazla şey bildiğini sanıyor.
Ela acha que ela sabe mais dos romanos que eu.
- Sanırım onu kaybettik Doktor.
- Acho que a perdemos, Doutor.
Bildiklerini sanıyordum.
Pensei que eles sabiam.
Sanırım Mars'tan nasıl dönebildiğimizi unutuyorsunuz.
Acho que esquecem como escapamos de Marte.
Seni arkadan gördüm sanıyorum ama hep bir Josh Goldberg çıkıyor.
Ando sempre a pensar que te vi de costas, mas é sempre um Josh Goldberg!
Ayrıca, dairemde bir sızıntı var ve sanırım sizin banyonuzdan geliyor.
E tenho água a pingar no meu apartamento, acho que vem da sua casa de banho.
Duke tokuştuğumuzu sanıyor!
O Duke pensa que lhe demos à grande.
1595'te Drakes Körfezinde batarak San Caldera'da bulunan bir Manila kalyonunda altından bir hazine olduğuna inanan, bütçesi iyi bir deniz kurtarma kuruluşuyla çalışıyoruz.
Estamos a trabalhar com uma empresa de resgates marinhos que acredita ter encontrado o San Caldera, um galeão de Manila que afundou em Drake's Bay em 1595 com uma fortuna em ouro.
Çoğu insan bu işi katıksız heyecandan ibaret sanır.
A maioria das pessoas pensa que este trabalho é animado.
Bu gün boyu gördüğümüz San Caldera'yla en yakın eşleşen şey.
Este é o resultado mais próximo do San Caldera o dia todo.
Sanırım arkadaşlarını getiriyor!
Penso que ele está a trazer os amigos!
Sanırım seninle Patty'nin, görüşmenizden oldukça farklı çıkarımları olmuş.
Penso que tu e a Patty têm uma visão diferente do encontro.
Sanırım bu daha fazla iğnelemeydi.
Acho que isto também foi sarcasmo.
Sanırım onu kendi başımıza kurtarmak zorundayız.
Pensei que só estivéssemos aqui para jogar xadrez.
Rakiplerinin, odaklanışını bozmak için bilinçaltı sesli iletiler yolladığını sanıyor.
Acha que os oponentes mandam mensagens subliminares para desconcentrá-lo.
Sanırım hesaplayıcının kodu kırdığını ve eyalet polisinin satranç kraliçemizin peşinde olduğunu söylemenin bir sakıncası yok.
Acho que podemos dizer que a cifra decifrou o código e a polícia está atrás da nossa rainha.
O zaman nereye gitmem gerektiğini biliyorsun sanırım.
Suponho que saibas para onde devo ir?
Sanırım...
Bem, acho que...
Sanırım şaşırmamam lazım, değil mi?
Não deveria ficar surpreso. Era um vilão.
Sanırım gururum okşanmalı.
Acho que devia ficar lisonjeada.
Sanırım daha iyi bir fikrin var.
Tens alguma ideia melhor?
Benim tarafımda olan tek kişi olduğunu sanıyordum.
Sempre pensei que era o único que estava do meu lado.
Bu yüzden beraber olduğumuzu sanıyordum.
Foi assim que pensei que éramos juntos.
Sanırım yardım edebilecek birini biliyorum.
Acho que conheço alguém que pode ajudar.
- Sinirlendirmekten öteye gitmedim sanırım.
Quer dizer, acho que só consegui com que ficasse zangada.
Yani onlar sizi aslında başka biri mi sanıyorlar?
Então... eles estão a pensar que são, tipo... outras pessoas?
Bu Rus sizin kim olduğunuzu sanıyor?
Então, quem é que o tipo Russo pensa que são?
Bütün zamanını bilgisayarında oyun oynayarak geçirdiğini sanıyordum.
Eu julgava que passava o tempo todo dele a jogar no computador.
- Hayır. Görmezden gelmek kolay sanırım.
Eu acho que é mais fácil não o saber.
Sanırım patronumla olan bir meselede biraz fazla saldırgan davrandım.
Eu acho que fui um pouco agressivo acerca de uma coisa com o meu chefe.
ama çalışan bir demo şartları var. O da ne şimdi var, ne de sonrasında olacak.
Mas temos todos de trabalhar na demo que não têm nem nunca terão.
Çalışan bir demonuz var, değil mi?
Têm uma demo a funcionar, não têm?
Buradaki her adam için servet ve şan olacak!
Haverá riqueza e glória para todos os homens que aqui estão!
Umarım kardeşin sülalenizde aklı çalışan tip olsun zira dışarıda kurt gibi bir canavar var ve siz çöp evde yaşıyorsunuz.
Espero que ela seja o cérebro da família, porque há um monstro lobo mau lá fora e vocês vivem em uma casa de palha.
Sistem, değişiklik yapmaya çalışan herkesi yok ediyor.
O sistema destrói todos os que tentam fazer mudanças.
santo 20
santos 46
sana aşığım 57
sandro 26
sancho 46
sana ne 162
şanslı 131
sanjay 30
saniye 17
sana ihtiyacım var 442
santos 46
sana aşığım 57
sandro 26
sancho 46
sana ne 162
şanslı 131
sanjay 30
saniye 17
sana ihtiyacım var 442
sanmıyorum 1596
santa barbara 27
santa monica 22
sanderson 39
santini 16
şanslısın 256
sanatçı 27
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana söz veriyorum 235
sanırım öldü 20
santa barbara 27
santa monica 22
sanderson 39
santini 16
şanslısın 256
sanatçı 27
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana söz veriyorum 235
sanırım öldü 20