English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Sandviç

Sandviç translate Portuguese

3,607 parallel translation
Kızarmış peynirli sandviç yapmakta üstüne yoktur.
Faz a melhor tosta de queijo de sempre.
Kızarmış peynirli sandviç yapmakta üstüne yoktur.
Faz as melhores tostas de queijo do mundo.
Tavuklu sandviç.
Shawarma de frango.
Kızım için turşusuz ve mayonezsiz sandviç istemiştim.
Comprei esta sanduíche para a minha filha, sem pickles nem maionese.
Bir tane tavuklu sandviç istiyorum, mayonezsiz olacak.
Preciso de uma "Southwest Ranch" sem maionese.
Bir klasik sandviç bir de buzlu içecek istiyorum.
Quero uma ChickWich original e um daqueles batidos gelados.
Onun yerine fistik ezmeli sandviç yapabilirim ama ekmek lazim.
Posso fazer manteiga de amendoim com geleia no lugar, mas vou precisar de mais pão.
Sandviç yapacaktım.
Ia fazer umas sandes, estou cheia de fome.
Şimdi sandviç yapmayı bırak.
Portanto não podes fazer uma sandes.
Tüm sandviç ekmekierimi yedin mi?
Comeste os meus pães de cachorro?
Ian, peynirli sandviç getirsene bana.
Ian, traz a sandes de queijo.
- Sandviç yapıyorum da.
Estou a fazer uma sandes.
Sandviç ve kahve. Ama nasıl alacağım hiçbir fikrim yok.
Um sandwich e uns cafés, não sei quanto é.
Merak etme bir otel bulur bulmaz bir sandviç alıp, masaj yaptıracağım sonra size bir helikopter gönderirim.
Não se preocupem. Assim que encontrar um bom eco-hotel, como uma sandes, reservo uma massagem e envio-vos um helicóptero, está bem?
Sandviç ya da başka bir şey getireyim mi?
Queres uma sades ou algo assim?
Hadi baba, pastırmalı sandviç yapacağız.
Vamos, pai. Vamos arranjar uma sanduíche de bacon.
- Evet, hadi pastırmalı sandviç yiyelim.
Vamos arranjar uma sanduíche de bacon.
Sandviç alır mısın, Anne? Somonlu. Somon füme mi?
Mas a Camilla disse-me agora que afinal é só um guarda.
Açık büfe organize etmek için rahibelere rica ettim. Sandviç ve ufak şeyler.
- De preferência de Crimplene.
Eve sandviç almak için bodegaya uğradım.
Parei na mercearia para comprar sandes e levar para casa.
Size büyük boy sandviç getirdim.
Trouxe-vos sandes de peru.
- Sandviç almak için filan durmuştur.
Ele deve ter parado para comer uma sandes.
Sandviç hazır.
Sanduíche para o pequeno-almoço.
Şimdi gidip bir sandviç alacaksın. Kırk dakika sonra da bana gelip kafeteryadaki uzun kuyruğun hazin hikâyesini anlatacaksın.
Vais tentar comprar uma sandes, e daqui a 40 minutos vens-me com a triste história do tamanho da fila do bar.
Sandviç alıp kızıma gittim, eşimi gördüm. Hemen yan ameliyathanede devam eden çığır açacak ameliyatı izledim.
Consegui comprar a sandes, ir buscar a minha filha, ver o meu marido, e ir ver a cirurgia revolucionária que está a decorrer ali na porta ao lado.
Bir sandviç falan ister misin?
Então... Quer uma sandes ou isso?
Ama bu sandviç ona çok yakın.
Mas sanduba do Subway? Uma delícia.
Sandviç.
- Prefiro sandes.
Lokumlu fındık ezmeli sandviç yapıyordum ben.
Estou a fazer uma sandes de manteiga de amendoim e marshmallow.
Jambonlu sandviç yapacaktım ama şişe hardalın osurtabileceğinden tırstım.
Ia fazer uma de fiambre, mas tive medo que o frasco da mostarda se peidasse.
Size biraz sandviç getireyim.
Vou trazer algumas sanduíches.
Tavuklu sandviç ister misin?
Queres um biscoito de frango?
- Sandviç torbasına benziyor.
Parece um saco de sandes.
- İpleri asit yaktı sandım ama sandviç torbasından gelen sıcaklık olmalı.
Pensei que o calor queimou as cordas, mas foi o ácido deste saco de sandes.
- Farklı konsantrasyonda asidin sandviç torbasını ne kadar sürede erittiğine bakıyordum. Zekice.
Estava a verificar quanto rápido o ácido ia comer o pano em diferentes concentrações.
- Sandviç aldım sana.
- Trouxe-te uma sandes.
İce tea, sandviç ve turta istiyorum. Neli olursa.
Quero outro ice tea, uma sandes de peru e uma torta qualquer.
Bir biftekli sandviç ile Muenster peynirli bir çizburger. Muenster peynirimiz kalmamış.
Um sándwich de ternera e uma hamburguesa com queijo Muenster.
Bir kadın tavuk salatalı sandviç hazırlıyor. Tavuk salatalı sandviç.
Uma mulher faz um sanduíche de salada de frango.
Bir pastımalı sandviç.
Pedido... Um pastrami.
Ekmek mi... dürüm mü... sandviç mi?
Um bagel... um wrap ( tipo de sanduíche )... uma sanduíche?
Cafe Latte alacağım... çift peynirli sebzeli sandviç ve bir bardak buzlu su lütfen ve siz bayım?
Eu quero um café latte... Uma sanduíche vegetal dupla com queijo e um copo de água com gelo, se faz favor E o senhor?
Yumurtalı sandviç, çıtır domuz pastırması bol sütlü bol şekerli büyük boy kahve.
Sandes de ovo, bacon estaladiço, café cheio, com leite e açúcar extras.
Kendimize etli bir sandviç bulduk.
Arranjámos uma sandes de naco.
Sandviç yiyorum.
Estou a comer uma sandes.
Market alışverişi değildi. İki sandviç.
- Não foram compras, foram duas sandes.
Vaşinton'da hiç güzel kedi balığı olmadığını söyledi ben de ona Mister A'dan sandviç aldım.
Ele disse que acha que a capital não tem um bom peixe, por isso trouxe-lhe uma sanduíche do Mister A's.
Hangi pantolonu giymememi ve daha sık egzersiz yapmamı söylemeni istiyorum. Büfeyi arayıp sıcak sandviç istediğimde benimle kafa bulmana ihtiyacım var.
Preciso que me digas que calças não devo vestir, para fazer exercício mais vezes, que faças pouco de mim quando chamo Panini a uma sandes quente.
Pastırmalı sandviç yaparız.
Vamos levar-te para casa, hein? Arranjo-te uma sanduíche de bacon.
Beş devasa sandviç?
Foi um bom negócio.
Sandviç
Sanduíche

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]