Soygun translate Portuguese
3,067 parallel translation
Bürom Nate Murphy'e karşı yapılan soygun ve cinayet suçlamalarını....... tanıklık etmesi karşılığında geri çekti.
Temos um acordo. O MP aceita retirar as acusações de homicídio contra o Nate Murphy, em troca do seu testemunho e da sua admissão de culpa na conspiração para roubar.
Sonrası soygun, hırsızlık, haraç kesme. Stan'in bir zamanki hâli gibi.
Depois, apanhámo-lo por roubo, assalto, extorsão, tal como o Stan nos bons tempos.
Muhtemelen soygun.
Um assalto se calhar.
Seni hırsızlık konusunda programlamadılar mı dükkanlardan mal aşırma, soygun konusunda?
Eles não te programaram sobre roubo, furto, assalto?
Maskeli yol ajanlari geçen yıl başladı, soygun icin az zaman.
Os agentes rodoviários mascarados iniciaram-se no ano passado, com pequenos roubos.
Komik geleceğinin farkındayım ; ama sanırım bugün bir soygun yapılacak.
Sei que isto parece ridículo, mas... acho que hoje vai haver um roubo.
Soygun mu? Nasıl yani?
Um roubo?
- Soygun olmadı mı?
- Pois é. Nenhum roubo?
Soygun burada gerçekleşecek.
O roubo está a ser feito aqui.
Soygun yapmak üzere oldukları için acımasız yüzlerle bakan bir araba dolusu Peter.
"Carrinha cheia de Peters todos com caras carrancudas, porque estão prestes a executar um golpe"?
Soygun'u izlemek için çok heyecanlıyım!
Estou tão ansioso por ver "Reindeer Games"!
Soygun harikadır!
"Reindeer Games" é óptimo!
Soygun hakkında hiçbir şey bilmiyorum!
- Não sei de nada sobre nenhum golpe!
Yeung Man, silahlı soygun ve polis memuruna saldırı suçlarından 33 yıl ceza alan mahkum öğlen saatlerindeki duruşmasından sonra adliye sarayının 4. katından atlayarak kaçtı.
Man Yeung, um criminoso de 33 anos acusado de assalto à mão armada e atacar um policia, escapou do tribunal depois do julgamento nesta tarde saltou do quarto andar.
Silahlı Soygun Baş Zanlısı Kaçtı.
Chefe de Bando de Assalto à Mão Armada Escapou
Megan Bates ve onun çetesi on beş silahlı soygun gerçekleştirdi, beş kişi öldü.
Megan Bates e o seu grupo fizeram 15 assaltos armados, deixaram mortas 5 pessoas.
Burada bir soygun var. Carling and Spadina köşesindeki İlk Toronto Bankasında.
Está a decorrer um assalto à mão armada... no "First Toronto Bank" na esquina da Carling com a Spadina.
Şehir merkezinde soygun oluyor.
Há um assalto no centro da cidade.
Belki para çoktan gitmişti soygun olmadan önce.
Talvez o dinheiro já tivesse ido embora... antes do roubo acontecer.
Tamam. Öyleyse eğer beş milyon doların bankaya transfer edilmesiyle soygun arasındaki altı saatlik zaman dilimde ortadan yok olduysa parayı fiziksel olarak birinin bankadan çıkarması gerektiğini biliyoruz.
Então se os cinco milhões de dólares... desapareceram dentro das seis horas entre quando foi... entregues no banco e o roubo, então sabemos que alguém tinha que fisicamente tirá-lo de lá.
Her kim öldürdüyse, soygun değilmiş.
Quem a matou, não a roubou.
- O ve arkadaşı J.T silahlı soygun şüphesiyle aranıyor.
- Ele e outro tipo, um JT, são procurados por suspeita de assaltos à mão armada.
Cinayet, soygun, haydutluk... her türlü alavere dalavere.
Assassínio, roubo, brutalidade, todos os tipos de crimes.
Soygun.
Roubo!
Bir soygun var.
Tenho um roubo em progresso.
DNB Bank Strandtorget'de silahlı soygun.
Assalto ao DnB Nor Bank, na Strandtorget.
- Sonu kötü biten bir soygun olabilir mi?
- Um roubo que correu mal?
Onlar soygun polisleriydi, Lee.
Esses polícias eram da Unidade de Roubos.
Üzerinde cüzdan yok ama soygun olduğunu sanmıyorum.
Não tinha a carteira, mas não acredito em assalto.
Bu kesinlikle soygun değil.
Definitivamente não foi assalto.
Soygun sonrası yaralı var.
Homem ferido após assalto.
Tekrarlıyorum, A1, 3 Beursplein, soygun sonrası yaralı var.
Repito. A1, Beursplein 3. Homem ferido após assalto.
Kötüye giden bir soygun gibi.
Parece um roubo que acabou mal.
Bu kez soygun da yok.
Não há roubo desta vez, tampouco.
- Polis yolunda gitmeyen bir soygun olduğunu düşünüyor.
A polícia pensa que foi um assalto que correu mal.
Natalie'nin cesedinde kayıp olan bir şey yok o yüzden soygun olmadığı görünüyor.
Como não falta nada no corpo, descartámos um roubo.
Silahlı soygun, öldürücü silahla haneye tecavüz...
Assalto à mão armada, agressão com arma mortal...
Soygun bir saatten fazla sürmüş.
- O roubo levou mais de uma hora.
Liberty Citizen'daki şu soygun olayı...
Sobre a tentativa de roubo ao banco.
Bu ters giden bir soygun değil ki, birinin cüzdanını çalmak uğruna bir sürü tanığın olduğu lobide oturasın.
Isto não foi um assalto. Ninguém se arrisca assim só para roubar carteiras.
Soygun ihbarı geldi.
Fomos chamados para um 211.
Akla uygun gelmeyen şey adamın silahlı soygun yapıp adamı sırf cüzdanı için öldürdükten sonra, cüzdanı içindekilerle atması...
O que não faz sentido é um assaltante atirar fora a carteira que roubou com o dinheiro e os cartões de crédito ainda dentro.
Silahlı soygun, ırza geçmek satmak amacıyla mal bulundurma.
Assalto à mão armada, agressão, posse de drogas para venda.
Bana soygun gibi gelmiyor.
Não me parece ser um roubo.
İşlediği suçlar arasında saldırı, silahlı soygun ve araba hırsızlığı var.
Juan Perez. Condenações por agressão, assalto à mão armada... - e roubo de carros.
Bir de kalkmış, silahlı soygun komplosuna mı dâhil olmamı istiyorsun?
Agora quer envolver-me numa conspiração de assalto à mão armada?
- Şimdiye kadar soygun planlayan bir alay şaşkın görmemişsem, şu anda görüyorum.
Se alguma vez vi um bando de tolos a tentar assaltar um banco, estou agora a vê-los.
Şartlı tahliyeyle çıkmış, eroin bulundurma alım satım, silahlı soygun gibi bir sürü pis işten sabıkalı.
Encontra-se em liberdade condicional, com histórico de consumo de heroína, condenado por posse e tráfico de droga, assalto à mão armada... Uma data de coisas más.
- Soygun esnasında öldürülmüş.
Ele foi morto num possivel assalto.
Allston'daki bir klinikte 10 gün önce soygun olmuş. Diğer şeylerin yanında yarım düzine insandan çıkarılmış yağ da çalınmış.
Houve um roubo numa clínica de cirurgia nos arredores de Allston há cerca de 10 dias, e, entre outras coisa, foram roubadas meia dúzia de sacos de gordura removida cirurgicamente.
Bir soygun ve bir yalan.
Num roubo e numa mentira?