Süperman translate Portuguese
74 parallel translation
Kesinlikle bir Süperman değildir. Ancak, şüphesiz çok yetenekli ve enerjik olduğu da bir gerçek.
"Ele não é um super-homem, apesar de ser energético e capaz."
Kaldı ki süperman bile olsa onu buradan söküp atmalıyız. Ordularımız onun doğaüstü güçleri ile boy ölçüşebilmeli.
"Mesmo que fosse um super-homem, ainda assim seria indesejável que nós o creditássemos com poderes sobrenaturais."
Bu süperman'lerden birini gözlemek hoşuma gidiyor.
Quero ver um desses super-homens.
Süperman sorun çıkarıyor mu?
O Super-homem está a dar problemas?
Beni kaçırmak için birini tuttun. Ben de seni Süperman yapsınlar diye onları tuttum.
Por isso decidi matar-te.
Banyo için ördek, Süperman, ve bir iki şey daha.
Volto mais tarde.
Nesin sen? Süperman mı?
És o Super-homem?
Haydi, Althea. Süperman'in bile sınırı vardır.
Ora, Althea, até o Super-homem tem limites.
İşte Süperman bundan yalnız çalışıyor.
É por isso que o Superman trabalha sozinho.
Sonra Süperman gibi davranmaya başladığında bunu sağlıklı buldum.
Quando começou a fingir que era o Super-Homem, achei saudável.
- Hala Süperman'den haber yok.
- Nada do Super-Homem.
Özenik savaşlar! Her bir Julian Bashir için sırada bekleyen bir Kanatlarını süperman gibi açmış bir zekasıyla birlikte yükseltilmiş hırslı ve güce susamış bir Khan Singh vardı.
Por cada Julian Bashir que possamos criar há um Khan Singh à espera nas sombras, um super-humano, cuja ambição e sede de poder foram aumentados em conjunto com o seu intelecto.
Süperman filmlerinde sana bayıldık.
Adorámos vê-la nos filmes do Super-Homem.
Süperman Belfast'ta olsaydı, hiç bomba patlamazdı.
Se o Super-homem estivesse em Belfast, não haveria bombas.
Bize binaların üstünden atlayan, siyahi bir Süperman verin.
Dêem-nos um Super-Homem negro, que salte prédios altos. " Todos os grandes ícones.
Siz muhtemelen klasikleri seviyorsunuzdur. Süperman? Batman?
Você provavelmente é fã dos clássicos então, Super-Man, Batman?
Süperman kadar yenilmez hissettim.
Sinto-me invencível como o Super-Homem.
Bu bir seçenek değil Süperman.
Lamento, Superman...
Dostum, az önce sana kenara çekilmeni Süperman söyledi.
Cara... o Superman disse para você ficar fora do caminho.
Ben radyasyonu kontrol edebiliyorum Süperman, buna güneşin radyasyonu da dahil.
Eu controlo a radiação, Superman... isso inclui a radiação do sol vermelho.
Bizi çıkar burdan ve alanı tara, Süperman hemen arkamızdan geliyor olacak.
Tire logo a gente daqui e escaneie a área, o Superman virá logo atrás!
Bunu yapamam Süperman.
Eu não posso fazer isto, Superman.
Peki nasıl yaparız Süperman?
Como fazemos as coisas, Superman?
Süperman CADMUS'a girdi. Giderken Soru ve Yüzbaşı Atom'u da yanında götürdü.
Resgatou o Questão e feriu o Capitão Átomo.
Yani Süperman'demi? Jonn?
Esta se referindo ao Superman?
- Süperman gibi mi?
- Como o Super Homem?
Süperman bile zaman zaman Yalnızlık Kalesi'nden çıkar.
Até o super-homem abandona a sua fortaleza da solidão às vezes.
"Süperman olmanın dayanılmaz yalnızlığı" kompozisyonum bayan Rushfield'ı ağlattı.
O meu ensaio sobre a solidão de ser o Super-Homem fez a Mrs. Rushfield chorar.
Uçtuğumuzu gördüğümüz rüyalar var diye, süperman olmayız, Christian.
Só porque sonhamos em voar não nos torna em Super Homens, Christian.
İşinde de öyle.Ve sen öyle günü kurtaracak bir Süperman de değilsin.
O teu trabalho também, e não és o super-homem lá fora a salvar o dia.
Neden bir süperman değilim?
Porque não sou um super-homem?
Yeni Örümcek Adam'ı... Süperman'i izlemeye gittik.
Fomos ver o novo Homem Aranha, Super-Homem...
Bak, adam Süperman falan değil, değil mi?
O gajo não é o super-homem, pois não?
Burda Andi'den bahsediyoruz, O süperman'in kız versiyonu sayılır.
Estamos a falar da Andi. Ela é como o superhomem em versão femenina.
O zaman hemen başla süperman.
- Fiz 45 minutos. Volta para elas.
Süperman gibi.
Era o Super-Homem.
Evet ama süperman olmadığını bilmek kendini daha iyi hissettirmiyor mu?
Não te sentes melhor em saber que ele não é assim?
Neyseki Lois Süperman'in nefes alması için kağıt bir torbayla ordaydı.
Mas, felizmente, a Lois estava lá com um saco de papel para o super-homem respirar para lá.
Ah, evet.. çatlak kafalı süperman vagonu kaldırmaya çalışmıştı.
Sim, o... o super-homem drogado tentou levantar o metro.
Süperman mi?
O super homem?
Süperman ve Adelet Birliği'nin müdahalesine rağmen bunun sonu gelecekmiş gibi durmuyor.
E apesar da intervenção do Super-homem e da Liga da Justiça... parece não haver um final tão cedo.
Süperman olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmek.
Saber como é ser o Super-homem.
Bu sanki, ben öyle düşünüyorum babanız Süperman gibi anlatılırdı.
Como pode imaginar... acho que é como se lhe dissessem que o seu pai é o super-homem.
Süperman orada yaşıyor.
- Superman mora lá.
Süperman haricinde, Dünyada, dört ayaktan daha azına sahip Bu frekansı duyabilecek tek kişi var oda, Süperboy.
Com o Superman fora da Terra, só uma coisa viva com menos de 4 patas consegue ouvir esta frequência, Superboy.
Bakın kriptonit gerçekte yok tabii ki ama çizgiyi biraz aşağı çekebilirseniz Sırbistan'da bir maden de yeni bir mineral bulundu. Ki bu da "Süperman Dönüyor" filminde Lex Luthor tarafından çalınan kriptonitin kimyasal formülü ile eşleşiyor.
A kryptonite não existe mesmo, mas se se deslocarem, um novo mineral foi recentemente descoberto numa mina sérvia que quase corresponde à formula química da kryptonite, roubada pelo Lex Luthor naquele grande falhanço de filme chamado "O Regresso do Super-Homem".
Süperman gibiyiz.
Parecemos o Superhomem.
Bu da beni Süperman mi yapıyor?
Isso faz de mim o Super-Homem?
Bir süperman gibi düşünüyor ve bense bir solucanım, bir böceğim.
Pensa como o super-homem.
o süperman değil.
Oh Vamos, Klein, ela não é Superman.
O palyaço değil, Parazit. Bir keresinde Süperman'in gücünü çalan adam.
Isso não vai funcionar comigo, palhaço.