English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Ticarî

Ticarî translate Portuguese

1,370 parallel translation
Ceza hukuku zorunluluğuna rağmen Sark'ın bizim için sadece ticarî bir değeri var.
Apesar da carga da justiça criminal, ele agora só nos serve como produto para troca.
Orası sadece zenginlerin ticarî merkezidir.
Oh! É centro comercial das pessoas ricas!
- Ticarî yolcu aracı.
- É uma nave de passageiros.
Pasifik boyunca tüm köpek balığı nüfusu ticari balıkçılar tarafından silip süpürülmüş.
Por todo o Pacífico, a população inteira de tubarões tem sido dizimada por pescadores comerciais.
iyi, ticari programını öğrenebilirmiyim.
Bem, vamos ouvir mais um pouco acerca deste negócio.
Nerede? Yani ticari bir yayında mı? Öyle demedim.
Na sua história, uma mulher é afogada na banheira e atirada ao rio.
"Ticari Bankacılık"
"Transacções comerciais"
Daha iyi mekanik eğlenceler ve ticari fırsatlar için can verenler adına teşekkür ederim.
Agradeço-vos em nome daqueles que morreram para poder proporcionar-vos melhores divertimentos e oportunidades comerciais.
Ticari gemiler ağır silahlı.
Os navios mercantes andam bem armados.
Anlıyorum, bir kanun kaçağını, aristokrata dönüştürmek ticari kaygıların sonucu.
Inclusive compreendo a necessidade comercial de converter um foragido num aristocrata.
10 yıl sonra şirketi Fiat'a sattım. ... ama ticari açıdan taviz vermeden.
10 anos mais tarde, vendi a companhia à FIAT, sem sacrificar a minha independência...
O bir ticari dernekte.
Ele é da associação comercial.
Teyzeniz herhangi bir bağışta bulunmadan vasiyetname yazmadan ve ticari faaliyeti olmadan öldüğüne göre bu ev de dahil olmak üzere her şey en yakın akrabasına kalıyor. Yani gayet tabii ki, yeğeni olan size, Elinor Carlisle.
Como a sua tia morreu sem deixar qualquer doação, testamento, acordo ou fideicomissos, fica tudo, incluindo esta casa, para o parente mais próximo, que, claro está, é a senhora, a sua sobrinha, Elinor Carlisle.
"Ticari Bankacılık" Kaparonun kalan kısmını mı ödeyeceksin?
Hum, esse balanço está a render?
İki ticari uçak ve bir hava durumu uydusunun... gördüğü patlamayla ilgili spekülasyon devam ediyor.
Continua a aumentar a especulação em torno da explosão detectada por 2 aviões comerciais e por um satélite meteorológico.
- Ama uçağı değil. Artık Mag-Safe'ler ticari olarak da satılıyor ama piyasada pek yok.
Actualmente, estas balas são vendidas comercialmente, mas não há muito mercado para elas.
Sadece ticari amaç için araba yıkama servislerine satılıyor.
É vendida a lavagens de carros para uso comercial.
Ticari işlemin kaydı vardır herhâlde?
- Deve ter o registo da transacção.
- Farkında mısınız ticari bir uçuşu aksatmak suçtur.
- Sabem que... é crime interromper um voo comercial?
15 yıldır ticari jet kullanıyorum.
Há 15 anos que piloto voos comerciais.
Gerçek diye yutturulmaya çalışılan ticari sinema.
Máscara comercial tal como cinema vérité.
Sonra seni hava alanına götürüp gerçek ticari bir uçağa yerleştireceğim.
Vou-te levar ao aeroporto e pôr-te num avião comercial.
Ticari bir emlak a yatırım yapmam istendi.
Pediram-me para investir numa propriedade comercial.
Yani siz, şirketin içindeki ticari alışveriş sırasında herhangi bir hilebazlık var mı diye bakıyorsunuz.
Então, quer saber se houve alguma fraude... DESAPARECIDO HÁ 18 HORAS ou negócio obscuro na empresa.
Howard ticari olanları okumak zorunda çünkü yeni bir uçak tasarlıyor.
O Howard lê a literatura do ramo porque está a criar um novo avião.
Jet teknolojisini ticari uçaklarda ilk kim kullanırsa köşeyi dönecek. Odie fen konusunda ne biliyorsun?
Quem primeiro usar tecnologia a jacto nos vôos comerciais, safa-se.
Eleştirel ve ticari anlamda bir başarısızlıkla sonuçlandı.
Sellers é um velho de 168 anos à procura da juventude eterna.
11 Eylül'den sonraki günlerde tüm ticari ve özel hava trafiği durdu.
Nos dias que se seguiram ao 11 de Setembro, todo o tráfego aéreo comercial e particular foi cancelado...
En az altı özel jet ve iki düzine ticari uçak 13 Eylül'den sonra Suudiler'i ve Bin Ladin'leri Amerika dışına taşıdılar.
Os Bin Laden e os sauditas saíram dos EUA em pelo menos 6 jactos particulares e quase duas dúzias de aviões comerciais, após o dia 13 de Setembro.
- Bu onun işiydi, ticari bir marka gibi.
Era o nosso segredo.
- Ticari tarih mi?
A data comercial... Sim.
Ben ticari malı, kokain olan bir işadamıyım.
Sou um homem de negócios, cujo produto é a cocaína.
Standartları yüksek olduğu için, ticari işlerden uzaklaştı.
Ele não faz trabalho comercial porque tem bons valores.
Ticari sömürüye gelince, herkes şüphelidir.
Todos são suspeitos quando se trata de espionagem industrial.
- Ticari terör. Rehin alma, endüstriyel casusluk... ticari sırların dolaşımı.
Terrorismo corporativo rapto, espionagem industrial apropriação indevida, traficar segredos.
Bu daha çok ticari bir balık.
É um peixe comercial.
Ticari patlayıcı.
É um detonador comercial.
Ticari patlayıcı.
- Um detonador comercial.
Özellikle ticari fotokopi makinelerinde kullanılan bir toner.
Feita apenas para fotocopiadoras.
Sonraki gün de, sana kim olduğunu... ya da burada ne aradığını sormadan, arazimi sana satıp... ticari faaliyetlerine destek vermem mi gerekiyor?
No outro dia devo te vender o lote... e te colocar nos negócios sem perguntar quem diabos você é... ou que diabos está fazendo aqui?
Ticari ün söz konusu olduğunda gizlilik iyidir.
Descrição é sempre a melhor política ao envolver negócios.
Los Angeles'a giden her ticari uçağın kullandığı, kuzeydoğu rotası boyunca uçtuk.
Seguimos pela rota de Nordeste como todos os voos comerciais que vão para Los Angeles.
Ya gitgide büyük ve ticari bir hal alırsa?
E se, o quê estiver a começar?
Ya gitgide büyük ve ticari bir hal alırsa?
E se crescer demais e ficar comercial?
Babası Asa Silverman. Goldman Sachs'in ticari belge bölümü müdürü.
O pai é Asa Silverman, gestor de promissórias na Goldman Sachs.
Eğer halk Yıldız Geçidi'ni bilseydi ve sizin hareketleriniz halkın gözünde yargılansaydı... Bana diyorsunuz ki, 27 milyon $ değerindeki bir ekibi bir tek adamı kurtarmak için göndermek kötü bir ticari karardı.
Se a existência da porta astral fosse do conhecimento público e as suas acções estivessem a ser julgadas pela opiniao pública... e um dos que sugerem que enviar uma equipa de resgate que vale $ 27 milhões para salvar a vida de um homem e uma má decisao comercial.
Bu ticari bir iş.
É um negócio.
Önceki birkaç ay içerisinde, içeriden öğrenenlerin ticari ile 1 milyar dolarlık hisse senedini elden çıkarttıklarını belirledik.
Rapidamente descobrimos que os que estavam por dentro tinham vendido um bilião de dólares de acções uns meses antes.
Yönetim kurulu toplantısında, denetçiler Lay ` e Borget ve işlemcilerin günlük ticari kayıtları yok ederek kazançlar üstünde manipülasyon yaptıklarını ve muhtemelen alım satım limitlerinin üstünde işlem gerçekleştirdiklerini söylediler.
Na reunião da administração, os auditores disseram a Lay que Borget e os seus corretores estavam a manipular os lucros a destruir o registo diário das transacções e provavelmente a apostar muito para além dos seus limites.
Tom karşısına dikildim. Ona iki şey olabileceğini söyledim. Bunlardan birisi bir Alman silah tüccarı olan Borget ` in kazıkladığı ticari ortaklarından biri onu öldürecekti ya da ben.
Basicamente, sentei-me ao lado de Tom e disse-lhe que podiam acontecer duas coisas ou... um dos sócios que havia sido desonesto com Borget, que era um traficante de armas alemão, o ia matar, ou eu próprio o faria.
Geçen sene ticari işlemlerden 10 milyon dolar kazanmışız.
Em Compras e Vendas ( trading ). Fizemos 10 milhões o ano passado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]