English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Trainer

Trainer translate Portuguese

55 parallel translation
Trainer, T-R-A-l-N-E-R.
Trainer. T-R-A-l-N-E-R.
John Trainer.
John Trainer.
Jack Trainer'a, Dewey Stone Şirketi, benden.
Para Jack Trainer, Dewey Stone Company, de mim.
Bay Trainer'ın ofisi lütfen?
Queria falar com o Sr. Jack Trainer.
Bay Trainer?
Sr. Trainer?
Trainer orada çalışıyor.
Onde o Trainer trabalha.
Trainer, onları hayalarından tutalım.
Trainer, vamos apanhá-los pelos tomates.
- Buna ihtiyacımız var Trainer.
- Precisamos deste negócio, Trainer.
Adı Jack Trainer.
Chama-se Jack Trainer.
Merhaba. Tess McGill, Jack Trainer ile görüşecektim.
Tess McGill para falar com Jack Trainer.
Bayan McGill, ben Jack Trainer.
Menina McGill, sou Jack Trainer.
- Jack Trainer, Bayan McGill ile görüşeceğim.
- Jack Trainer para Menina McGill.
Bay Jack Trainer sizi görmek istiyor Bayan McGill.
Jack Trainer para si, Menina McGill.
Bir şey alır mısınız Bay Trainer?
Quer alguma coisa, Sr. Trainer?
- Jack Trainer.
- Jack Trainer.
- Trainer ve McGill.
- Trainer e McGill.
Jack Trainer'a göndermeyi plânlıyordum.
Estava a pensar mandá-lo ao Jack Trainer.
- Jack Trainer.
- O Jack Trainer.
Bayan McGill ve Bay Trainer etkileyici bir şekilde Trask'a tünelin sonundaki ışığı gösterdi.
Tess McGill e o Sr. Trainer mostraram-nos a todos na Trask a luz ao fundo do nosso túnel.
Trainer, bu anlaşmayı bozmaya mı çalışıyorsun?
Trainer, está a tentar deitar isto a perder?
Trainer, Dwayne.
Trainer, Dwayne.
Güzel. Şimdi sizlere eski kocam Chick Trainer'in yazdığı bazı şarkılarımı okumak istiyorum.
Gostaria de cantar-lhes umas músicas... que eu costumava cantar com meu ex, Chick Trainer.
Çünkü iştahsızlık hastalığı var, göğüsleri silikonlu ve kendi antrenörü var.
Porque ela é anoréxica, tem mamas falsas e um personal trainer.
Antrenör.
"Personal trainer".
Çalıştırıcısının onun tutarlıIığa olan nefretini anladığına. .emin olmak için ilk antremanında orada olmak istiyorum.
Quero estar presente no primeiro dia em que ele for, e garantir que o personal trainer sabe da aversão do Walter à coerência.
Kişisel antrenördür.
Ele é um'personal trainer'.
Babam eczanede, annem de spor hocasıyla birlikte sinemaya gitti.
O meu pai está na farmácia e a minha mãe foi ao cinema com o seu personal trainer.
Antrenörümden alıyorum.
Foi o meu P.trainer que me deu.
Ama haftada dört kez özel hocayla spor yapıyormuş.
Ele tem um "personal trainer". 4 vezes por semana?
Biri benim için, diğeri özel hocam için.
Um para mim e outro para o meu personal trainer.
Peki ya erken gelen bahçıvan ya da bayan Davenport için gelen bir spor eğitmeni?
Algum jardineiro, ou o personal trainer da Sra. Davenport? - Não é que ela precise.
Doğru. Ya da hizmetçi gibi ya da vergi danışmanı, ya da kişisel hocası.
Ah, certo, ou uma empregada doméstica, ou um contabilista, ou um personal trainer.
Hayır ama özel spor hocasının evinde varmış onun.
Não, mas ela tinha, em casa do personal trainer dela.
Bu Marcie'nin öğretmeni.
É o personal trainer da Marcie.
Çoğu çocuk itfaiyeci ya da kişisel antrenör olmak ister fakat bana göre, bir koca olmak en güzel hedefti.
A maioria dos homens quer ser bombeiro ou personal trainer, mas, para mim, ser marido era o auge.
Özel antrenörüm. Koca bir Hollywood dallaması olduğumu ve kendi kendime yaralandığımı söylemem için beni özel olarak çalıştırdı.
É o meu personal trainer, e ele treinou-me para dizer que as minhas lesões foram auto-infligidas, porque como sabem sou um grande idiota de Hollywood que faz este tipo de coisas.
Her ay kişisel antrenörüne 500 dolar çek yazıyormuş.
Ela passa um cheque para o personal trainer de $ 500 dólares todos os meses.
Kişisel spor hocamız.
É a nossa personal trainer.
Beyzbol oyunlarını oynayanları eğitir.
A personal trainer que ele levava aos jogos de basebol.
Kişisel eğitimcisiyle birlikteymiş.
Está namorando há 3 meses com o seu personal trainer.
Bugün saçı yapılacak, giydirilecek ve özel akıl hocasıyla görüşecek. Ayrıca, sigorta şirketi uyuşturucu testi için bu kutuya işemesini istedi.
Hoje, ela tem cabeleireiro, guarda-roupa, uma reunião com um personal trainer e a companhia de seguros quer que ela urine aqui para um teste anti-drogas.
Kim olduğunu bilmiyorum ama sanırım kişisel koçluk yapıyor.
Não sei o nome, mas eu acho que ele é tipo personal trainer, ou coisa género.
Eski hastane arkadaşım şimdi kişisel antrenörüm oldu.
A minha ex-colega de hospital é, agora, a minha "personal trainer".
Kişisel eğitmen, fedai, Petsmart'da müdür yardımcısı.
O nosso personal trainer, segurança e gerente assistente da loja de animais.
Spor salonunda eğitmen olduğunu söylüyor, ama düzenli bir saati yok.
É um personal trainer do ginásio, sem horário fixo.
Aile doktorunuz, terapistiniz kişisel antrenörünüz, beslenme uzmanınız fizyoterapistiniz sağlığınızı korumanız için gerekli herkes.
Como o teu médico, o teu terapeuta, o teu "personal trainer", o nutricionista, o teu fisioterapeuta, toda a tua equipa de saúde e bem-estar.
Aile doktorunuz, terapistiniz kişisel antrenörünüz beslenme uzmanınız, fizyoterapistiniz masörünüz, sağlığınızı korumanız için gerekli herkes.
Como o teu médico, o teu terapeuta, o teu personal trainer, nutricionista, o teu fisioterapeuta, quiroprático, toda a tua equipa de saúde e bem estar.
Konumsal oyunun çok zayıf, özel hoca tutman gerek.
Quer dizer, as suas jogadas posicionais são tão fracas que precisa de um "personal trainer".
Yirmi dokuz yaşında, antrenör.
29 anos, "personal trainer".
Karım kişisel antrenördür. Disiplinli olmak onun için bir yaşam biçimidir.
Ela é uma personal trainer, vive pela auto disciplina.
Beni aşar.
Tudo o que realmente sabemos sobre ele é que ele é um personal trainer e ele gosta de vestir tops com um grande A estampado. Sei lá.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]