Umursamıyor translate Portuguese
919 parallel translation
Çocukluğumdaki o acı hatıraların... kısa süre önce fark ettiğim üzere, bu kulüpte arkadaşlık ettiğim aydınlar da dahil artık hiçbir şeyi umursamıyor oluşumla bir ilgisi var mı merak ediyorum.
Gostava de saber se todas essas lembranças antigas tinham algo a ver com a minha descoberta recente de, simplesmente, nunca mais me preocupar mesmo com os meus amigos inteligentes deste clube.
Kimse gelmiyor, kimse umursamıyor.
Não aparece ninguém, ninguém presta atenção.
Ve sana olan aşkı yüzünden tehlikeyi umursamıyor.
Mas não se preocupa com isso, devido ao amor por você.
Bu genç nesil hiçbir şeyi umursamıyor gibi.
Esta jovem geração não parece ter nenhum sentido...
Beni umursuyor musun, yoksa umursamıyor musun?
Estás interessada em mim ou não?
Hayır, insan balayında böyle şeyleri umursamıyor.
Não, qualquer um ignora tais banalidades na sua lua-de-mel.
Seninle kaçıp kendi hayatını mahvetmek istiyor. Bunu umursamıyor, çünkü seninle olacak, istediği bu.
Está disposta a fugir contigo e a arruinar sua vida... mas não lhe importa, porque estaria contigo e isso é o que quer.
Kimse kimseyi umursamıyor.
A ninguém parece se importar com o próximo.
Yayımcılar gazeteyi umursamıyor. Gazete beni umursamıyor. Ben de senden başkasını umursamıyorum.
Os patrões não querem saber do jornal, o jornal, não quer saber de mim, e eu só quero saber de ti.
Onlar umursamıyor.
Eles não se importam.
Beni umursamıyor musun?
Não me importa, e você?
Beni pek umursamıyor.
Na verdade, ele não quer saber de mim.
Hiçbir şeyi umursamıyor.
É, mas é, imprudente.
Babalar da artık bunu pek umursamıyor.
Os pais parecem achar que já não é importante.
Umursamıyor musun?
Tu não te importas?
Ne düşündüğümü umursamıyor musun?
Não se importa com o que eu penso?
Onu hiç umursamıyor musun?
- Não gostas minimamente dele?
Kimse umursamıyor çünkü sen kendimi umursamıyor gibisin.
Se gostar de si mesma, os outros farão o mesmo.
Umursamıyor gibi davranalım.
Temos de ignorá-los.
Beni hiç umursamıyor musun...
Fazes pouco caso de...
Hiçbir şeyi umursamıyor gibiydi.
Não parecia importar-se com isso nem com nada.
Nikon senin hayatını hiç umursamıyor.
Nikane está-se borrifando para a tua vida.
Kimse bizi umursamıyor.
Ninguém nos liga nenhuma!
Beni umursamıyor musun?
Não te importas com a tua mãe?
Umursamıyor bile.
Passa a estar-se nas tintas.
Beni umursamıyor.
Mas ele não se importa.
Hiç kimse umursamıyor.Kendi oğlum bile.
Ninguém se importa. O meu próprio filho.
Kendi kocam orada olacak kadar bile umursamıyor!
O meu próprio marido nem se dà ao trabalho de là estar!
Çünkü şuradaki insanlar hiç kimseyi, hiçbir şeyi umursamıyor, tıpkı senin gibi!
Porque aqueles tipos não querem saber de nada nem de ninguém, igual a ti!
Bak, beni hiç umursamıyor.
Vê? Neste caso.
Warren umursamıyor.
Ah, o Warren não se importa.
Billy Joe ile beni umursamıyor ama.
Não comigo e com o Billy Joe.
Bizi hiç umursamıyor.
Não se importa connosco.
kafasını nehirdeki o kerhaneye gömmeye gidecektir Artık beni hiç umursamıyor.
Ele desaparece e procura outras mulheres, nunca está aqui ele não quer saber de mim
Kimse umursamıyor, çaba göstermiyor.
Ninguém se interessa.
Paragöz yaşlı kaltak umursamıyor.
A mercenária velha não cede.
René umursamıyor mu?
O René não se vai importar?
Kadınların daha iyi nişancı ve zeki olmalarını erkekler umursamıyor mu?
Então, os homens a Oeste não se importam que uma mulher seja melhor que eles.
Kimse umursamıyor.
Estão-se todos nas tintas.
- Nasıl yolculuk ettiklerini umursamıyor mu?
- E ele importa-se como elas viajam?
Artık insanlar hiçbir şeyi umursamıyor.
Jà ninguém luta por nada.
Kimse umursamıyor.
Ninguém se importa!
Kimse umursamıyor mu?
Mas ninguém se importa?
Ve umursamıyor musun?
E não liga?
Başka kimse umursamıyor.
Mais ninguém parece importar-se.
Umursamıyor da.
E nem ligam.
Polis tarafından aranıyor olmasını bile umursamıyor.
Ele nem se preocupa por ter a policia atrás dele.
Konsey imkansız hale geldi. Ama bence Aaron pek umursamıyor.
O cônsul está a ser impossível, mas Aaron, acho eu, não se inporta absolutamente nada.
Beni umursamıyor.
Ele não se importa.
Onları umursamıyor musunuz yoksa?
Não se importa com eles?
Kimse umursamıyor.
Ninguém dá a mínima.