English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ U ] / Uyandırın onu

Uyandırın onu translate Portuguese

70 parallel translation
Uyandırın onu.
Acorda-o.
Uyandırın onu!
Acorde-o!
- Lütfen, uyandırın onu!
- Por favor acorde-o, acorde-o!
Onun adı ne? Uyandırın onu!
Como se chama ela?
- Uyandırın onu!
- Acordem-no.
- Uyandırın onu.
- Acorda-o. - Toby...
Uyandırın onu.
Acorde-o.
Uyandırın onu, yoksa ikinizi de vururum.
Acorde-o ou mato os dois.
Uyandırın onu ve konuşturun.
Acorde-o, sacuda-o.
Uyandırın onu.
Acordem-na.
Bu adam ulusal güvenliği tehdit edecek bilgiye sahip. Şimdi uyandırın onu.
Este homem tem informações vitais para a segurança nacional.
Yoksa düşman üniformasını görmemek bize bunu unutturuyor ya da onu tanıma isteği mi uyandırıyordu?
Era para nos poupar de ver o uniforme do inimigo, ou para o esquecermos, e para nos habituarmos à sua pessoa?
Uyandır onu, beyaz adamın kaltağı!
Acorde-o, puta do branco!
Onu benden daha uzun süredir tanıdığın için onu uyandırırken dikkatli olman gerektiğini biliyorsundur çünkü sarhoşluğu gerçekten çok pis.
Como o conheces há mais tempo do que eu, sabes que te deves acautelar ao acordá-lo, porque ele tem mau beber.
Hayır, onu uyandırmayacaksın.
Não, não o acordarei.
Hayır! Davanızı ve tüm o diğer şeyleri biliyorum. Ama onu uyandırmayacaksın!
Sei dos ideais e tudo mais, mas não irás acordá-lo!
Eudora Fletcher toplantıya Zelig de katılır diye umut eder.Eğer onu görürse... kendisine beslediği duyguların Zelig'i uyandıracağını düşünür.
Eudora Fletcher conta com a esperança... de que Zelig também vá. E que, se puder confrontá-lo... os sentimentos que sempre teve por ela despertarão.
Pekâlâ Judy, biz gidince onu uyandırıp belaya karşı hazırlıklı olmasını söyle.
- Muito bem, Judy, depois de nos irmos embora, pode acordá-lo. E diga-lhe para estar preparado, caso surjam complicações. Vamos!
Kamyonla gelip onu uyandırırsın.
Podes voltar na carrinha e acordá-la.
Dikkatini verirsen, belki onu uyandırırsın.
Concentra-te. Provavelmente, vais acordá-lo.
Güçlü, sert biri hayır cevabını asla kabul etmiyor. Ama hepimizde onu memnun etme isteği uyandırıyor.
Ele é forte, corajoso e não aceita um não como resposta.
Onu uyandırın.
- Acorde-a.
Onu uyandırın.
Tragam-no até aqui.
Hayır, onu uyandırmamalısın.
- Hilary, avise-o.
Onu uyandırın.
Nós queremos falar com ele.
Bir de, televizyonu bozuk, o yüzden, birbirinizi yemeye başladığınızda onu da uyandırın ki seyredebilsin.
A TV dele está avariada, por isso quando vocês se começarem a "enrolar" o mínimo que podiam fazer era acordá-lo e deixá-lo assistir.
Onu uyandırın.
Acorde ela.
Onu uyandırın.
Acorda-a.
- Uyandırın onu. bana odasını gösterin.
Acordai-o, peço-vos! Levai-me aos aposentos dele.
Onu uyandırıyorum ve "selam hayatım" diyorum, ve o sırtını dönüyor. Sırtını dönmek mi?
Se me rejeita?
Dünyada hayatı yaşayan ortalama bir insan için... hayatını sıkıcı ve istek uyandırmayan bulmasının nedeni... onu harekete geçirecek bilgiyi almak için hiçbir girişimde bulunmamasındandındır.
Pessoas "normais" que acham a sua vida entediante ou sem inspiração, são assim, pois nunca tentaram ganhar conhecimento que as inspirassem.
Eğer onu uyandırırsan, yeniden ısınır.
Se a acordares vai voltar a aquecer.
O halde onu uyandırın.
Então acordem-no.
Onu uyandırır mısın?
Importas-te de acordá-lo?
- Giy şunları. - Onları giymeyeceğim! Seninkileri almaya kalkarsan onu uyandırırsın.
- Se tentares tirar-lhe as dele, vais acordá-lo.
Çok heyecanlanırdım, sabaha kadar bekleyemezdim ve büyük maceralarını anlatması için onu dürterek uyandırırdım.
Eu estava tão animada, não podia esperar até amanhecer. Eu o mantinha acordado e o fazia me contar tudo sobre suas grandes aventuras.
Pijamasının arkasına bilye dikmiş, tam horlamak üzere hareket ettiğinde bilye onu hemen uyandırıyormuş.
Coseu um berlinde às costas do pijama dele. E se ele se deitasse de costas, para começar a ressonar, acordava logo.
Onu uyandırın.
Acorda-o.
Onu uyandırıp ilaçlarını içirmelisin.
Vais ter de ir ao quarto, acordá-lo e dar-lhe o remédio.
Onu uyandırın.
Acordem-no.
Çünkü Yakavetta'nın taşaklarını tekmelemek istiyorsanız onu yanı başında kesik bir at başıyla uyandırın. Son vuruşu sizin için Romeo yapar.
Porque, para apanharem o Yakavetta desprevenido, acordá-lo com uma cabeça de cavalo na cama, o Romeo tem um trunfo para vocês.
Onu uyandırın, ben de 5 dakikada paranın nerede olduğunu öğreneyim.
Acorda este idiota, e eu descubro onde está em 5 minutos.
Çana vurursan onu uyandırırsın, ve başımız belaya girer.
Se tocares e o acordares, teremos problemas.
Onu uyandırıp hâlâ imkanı varken bildiği her şeyi anlatmasını sağlamalıyız.
Temos de despertá-lo para que nos diga o que sabe enquanto pode.
Burada bir şeyleri atladınız. Onu uyandırıp sonra da güvenli evden çıkarman arasında ne oldu?
O que aconteceu entre acordá-lo e saírem juntos do esconderijo?
Uyandı, kaldırın onu.
Ele está acordado. Levantem-no.
Onu uyandırın.
Acordá-lo.
Her gece onu iki kere uyandırıp, nefes alıp almadığını... kontrol eden de bendim.
Eu acordava-a duas vezes por noite para ver se respirava.
Onu uyandır, ve senin eşek aletinle onu güzelce becer, bu şeytanın seni ödüllendirmesini sağlar.
Desperta-a... e mete nela até nas orelhas esse pau de jumento com que te premiou o diabo pela tua covardia e a tua mesquinhez.
Karina'ya ürkek tavşan bakışları atmaya devam edersen onu uyandırırsın.
Se encaras a Karina assustada assim, vais acabar por te entregares.
- Sen! Kadın! Uyandır onu!
Você, senhora, acorde-o!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]