English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Onun için

Onun için translate Portuguese

28,342 parallel translation
Onun için ölmeme izin ver.
Então, deixa-me morrer por ela.
Onun için korkuyorum.
Temo pela vida dele.
Beni onun için atma.
Não me troques por ela.
- Onun için yeterli miyim?
- Preencho os critérios?
Yani hâlâ onun için savaşıyorum.
Ainda estou a lutar por isso.
Birbirine bağlı bir ailesinin olduğu imajının verilmesinin onun için ne kadar önemli olduğunu anlıyorsundur sanırım.
Nem imagina o quão importante é para ele, ver que tem uma família estável.
Robin'in ölümü onun için çok zor olmalı.
A morte do Robin não deve ter sido fácil para ela.
Onun için aynı şey mümkün değilken senin döndüğünü görmek?
E ver-te de volta quando ele não voltou?
Ama sen kendini riske atmayacak kadar zekisin Grace. - Özellikle de onun için.
Mas tu és demasiado inteligente para arriscares, Grace.
Bak, bir şey denersem ve işe yaramazsa, onun için daha kötü olacak.
Se eu tentar fazer alguma coisa e não resultar, piora a situação dele.
Onun için ilişkilerini riske attın.
Arriscaste relacionamentos por ele.
4 milyon dolar onun için çok büyük bir risk.
Quatro milhões de dólares é um risco muito grande para ele.
Muhtemelen kutunun içinde ne olduğunu gördüler ve onun için kavga ettiler, sizi aptallar.
Eles, provavelmente, viram aquilo que estava dentro da caixa... e estavam a lutar por isso, seu idiota!
Onun için daha fazla endişe etmemize gerek kalmayabilir.
Talvez não será preciso preocupar mais com ele.
Onun için değişme şansım vardı ama değişmekten korktuğum için bundan vazgeçtim.
Tive uma hipótese de mudar por ele, mas estava assustado de mais para a parar.
Bence o iş öyle değil. Onun için öyle.
Não é bem assim que funciona.
- Oh, hadi ama. Onun için çalışıyorsun.
- Trabalha para ele.
Bu, onun için en güvenli seçenek mi sizce?
Será a opção mais segura, tendo em conta o que lhe aconteceu?
Eğer orada olursan onun için çok şey ifade eder diye düşündüm.
Acho que seria importante para ele que estivesses lá.
Yeni bir başlangıç yapmak zor olmalı ya da başlamakta diyebiliriz onun için.
Tenho a certeza que deve ser complicado, sabes, recomeçar... ou começar, imagino, neste caso.
Onun için iyi.
Bom para ele.
Evet onun için iyi.
Sim, bom para ele.
Sona doğru giden bu yolu görüyorsan mantıklı insanlar onun için senden daha iyisini düşünecektir.
Se vir tudo isto chegar ao fim, as pessoas razoáveis irão pensar o melhor de si por causa disso.
Hayır, onun için :
Não, para ele. O Clay.
Onun için doğru olanı yapmalıyım.
Tenho que fazer o certo.
Evet, onun için de çok önemli olabilir ama bu aynı şey olduğu anlamına gelmez.
Sim, pode significar tanto para ele mas não significa as mesmas coisas.
- Onun için elimden geleni yapıyorum.
- Eu faço tudo o que posso por ela.
Lucifer'e zarar verecekse Cass'i öldürmek onun için sorun değil.
E se isso significasse magoar o Lucifer, matar o Cass não iria significar nada para ela.
Onun için ne kadar önemli olduğumu bilmemi sağladı.
Acho que ela fez o mesmo por muitas pessoas. Talvez tenha sido esse o dom dela.
Onun için geri dönmeliyiz.
- Vamos voltar.
Daliyah dün yüzüme baktı ve onun için daha fazla insan öldürmememi istedi.
A Daliyah olhou ontem para mim e pediu-me para não matar mais ninguém em nome dela.
Sadece onun için yaşayamam.
Não posso viver apenas por ele.
Bu bile senin onun için yaptıklarından fazla..
O que é mais do que tu alguma vez foste.
Caroline için zor bir gün olacağını bildiğim ve eğer oraya gelme şansı olursa onun için orda hazır bulunmak istediğim için.
Sabia que seria um dia difícil para a Caroline, e pensei que haveria uma chance de ela aparecer, e se aparecesse, eu queria estar lá para ela.
Peki nasıl sonuçlandı bu onun için?
Pois, como é que isso lhe correu?
Normalde uğraşmazsın onun için.
Normalmente não te dás a esse trabalho.
Bunu senin için değil onun için yaptım.
Eu fiz isto por ela, não por ti.
Eğer o kana laboratuvara erişmeden önce ulaşamazsanız onun için yapabileceğim hiçbir şey kalmaz.
Se não conseguir aquele sangue antes que chegue ao laboratório, não há nada que possa fazer por ela.
Bu da öğleden sonra 3 : 00'a kadar onun için güvenli kan lazım bana demek.
E preciso de sangue seguro para ela às 15h.
Bay Bennett, şu an onun için başka bir şey yapamazsınız.
Sr. Bennett, agora já não pode fazer muito mais por ele.
Beni yakalamak için onun peşinden gittiler.
Eles foram atrás dela para chegarem até mim.
Onun sağlığı için senin hayatını riske atar mıyım sence?
Não perguntei isso. Se penso que deves arriscar a tua vida e saúde por aquele homem?
Biraz hipotansif ama oksijen alımı iyi. Onun boyutlarında bir bebek için durumu çok iyi.
Um pouco hipotenso mas está a oxigenar bem, o que é importante para o tamanho dele, então...
Fakat onun için değil.
- Mas não para ele.
Onun için duygusal olacak değilim.
E não sou sentimental em relação a ele.
Onun için amaçlanmamışlardı.
Mas não eram para ele.
Öldürme. Şimdi bile, kendin olabilmek için onun iznine ihtiyacın var.
Até mesmo agora, tens que pedir a permissão dela para seres verdadeiramente tu.
Yani ağabeyi kaçak durumdayken, Hector aileyi yönetmek üzere onun yerine geçmek için hamlesini yapabilecektir.
Então, com o irmão mais velho em fuga, o Hector pode tentar assumir a família no seu lugar.
Ihab bin Rashid'e teslim olması gerektiğini onun düşmanı olmak için Abuddin'e geri döndüğünü söyledi. Onlar da onu hayatta bıraktı.
Acreditas que entrou sozinho no território do Califado, disse ao Ihab bin Rashid que se devia render, que ia voltar a Abuddin como inimigo e que o deixaram viver?
Onun MI6'daki ortağı olan Wesley Connors için biraz araştırma yaptım,
Pesquisei sobre a morte do parceiro dela no MI6,
Bonnie Bennett'i getir bana. ve ben de onun hayatını kurtarmak için elimden geleni yapayım.
Traz-me a Bonnie Bennett e eu farei tudo o que puder para salvar lhe a vida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]