Uyumuyor translate Portuguese
287 parallel translation
- Hiç uyumuyor musun sen?
- Nunca dorme?
Kral uyumuyor bu gece. Kadeh tokuşturuyor, vur patlasın çal oynasın cümbüş ediyor.
É o Rei que dá esta noite um festim, diverte-se, embriaga-se, esse fanfarrão,
Orada uyumuyor, ölüyorum.
Não dormiria, morreria.
Bu gece hiçbir Hannassey uyumuyor.
Nenhum Renessys dormirá esta noite.
Senin gibi önemli biri uyumuyor mu?
Um homem importante como tu não faz siesta?
Bu sabah kimse uyumuyor.
Ninguem dormira hoje.
Neden uyumuyor?
Por que ele não está dormindo? Mamãe.
Bu günlerde pek fazla uyumuyor.
Ele não dorme lá muito bem.
Gecede iki saatten fazla uyumuyor.
Não dorme mais do que duas horas por noite. Não consegue repousar.
Şu işe bak. "Baykuş" hiç uyumuyor.
O Mocho tem os olhos bem abertos.
Uyumuyor musun?
Não dormiste?
Uyumuyor.
- Não está.
Petrograd uyumuyor.
" Petrogrado não dorme.
50 küsur saattir uyumuyor.
Ele não dorme há mais de 50 horas.
Aslında, o uyumuyor.
- Ele não dorme.
Uyumuyor musun?
Não consegue dormir?
- Sen uyumuyor musun?
- Não estás a dormir?
Pekala, herkes senin gibi uyumuyor tabii.
Bem, nem toda a gente dorme como tu!
Kimse uyumuyor.
Acabou-se a comida fresca. "
ve hiç uyumuyor.
- E nunca dorme.
- Uyumuyor musun?
- Não dormes...?
Bu ağustos böcekleri asla uyumuyor.
Estas cigarras nunca vão parar?
Heather uyumuyor!
A Heather não está a dormir!
- Hayır uyumuyor.
- Nada disso.
Niçin üst katta uyumuyor?
Porque não dorme no andar de cima?
Yemek yemiyor, uyumuyor.
Não come, não dorme.
- 48 saattir uyumuyor ki çocuk..
- Ele não vai à cama há 48 horas.
Hayır, uyumuyor.
Não, não está.
- Hiç uyumuyor.
- Ele não dorme nada.
30 saniye önce klostrofobikti. - Uyumuyor.
Ela estava com claustrofobia há 30 segundos, não está a dormir.
Hiç uyumuyor, o bir çılgın.
Louco. Se nunca dorme, você enlouquece.
Nadya, anneannen uyumuyor mu?
A avó não está a dormir?
Artık odasında hiç uyumuyor.
Ele já não dorme mais no seu quarto.
Kral uyumuyor bu gece. Kadeh tokuşturuyor, vur patlasın çal oynasın cümbüş ediyor. Ren şarabını her devirişinde de davullar borular kıyameti koparıp ne yaman içtiğini anlatıyorlar âleme.
O rei acordou esta noite e se levanta... ergue brindes e propõe danças... e, enquanto ele sorve seu vinho do Reno... o tambor e a trombeta anunciaram o seu triunfo.
Çocuk uyuması gereken zamanlarda uyumuyor.
A criança tem um horário impossível.
Sana sadece bir şey söyleyeceğim... kimse bu gece seslice uyumuyor.
Vou dizer-te uma coisa... Ninguém vai dormir descansado esta noite.
Niçin ayarlama zamanında Murdoch diğerleri gibi uyumuyor?
Por que é que Murdoch não dorme durante a sintonização como os outros?
Uyumuyor, değil mi?
Não está a dormir, pois não?
Uyumuyor.
Não está a dormir.
- Uyumuyor muydu?
- Julgava-a a dormir.
- Hayır, uyumuyor.
- Não está.
Son 36 saattir sessizdi. Ama uyumuyor.
Ele tem estado calmo nas últimas 36 horas, mas não dorme.
Koca kıçıyla horluyor, hatta uyumuyor bile, öyle ayakta duruyor.
O rabo dela até ronca, nem sequer dorme, ali parado.
Ne söylediğimi biliyorum ama annen uyumuyor.
Tu disseste! Tu disseste!
Gece de benimle konuşmazsa uyumuyor.
E não vai para a cama sem falar comigo à noite.
Hiç uyumuyor...
Ela não dorme...
O uyumuyor.
Ela não está a dormir.
- Tabii ki uyumuyor
- Claro que não.
Hiç uyumuyor musun?
- Dorme algo?
Hic uyumuyor musun?
Quadros à noite.
- Akbabalar hiç uyumuyor.
- Os abutres nunca dormem.