Var efendim translate Portuguese
3,036 parallel translation
- Baytara ihtiyacımız var efendim.
- Preciso de um veterinário, Sr.
- Cobb için var efendim.
- Para o Cobb sobrou, senhor.
İyi bir gözünüz var efendim.
Bom olho, senhor.
Sizin için bir telefon var efendim.
Uh, há uma chamada para si, senhor.
Efendim, bir sorun var.
Senhor, há alguma coisa errada.
Efendim, izninizle bir şey daha var.
Coronel, permita-me acrescentar mais uma coisa.
Efendim, Bayan Lane'den bir mesajınız var.
Senhor, tem uma mensagem da menina Lane.
efendim, Burada Amerikalı hasta gringo var. Bunu duyduğuma üzüldüm.
Senhor,... aqui estão os seus bandidos gringos.
Efendim, sanırım bir yol daha var.
Creio haver outra opção.
Efendim, tahliye edilmeye karşı çıkan bir apartman sakini var. - Merchant, 6B.
Coronel, temos uma residente que se recusa a deixar o prédio.
ama yapmamız gereken bir füze var, efendim ve bu çipleri de test etmek uzun sürdüğü için kapıyı açsanız da ben de arabayla geçip yükümü boşaltsam.
e testar estes chips vai demorar um bocado, por isso, se puder abrir o portão, posso entrar com o carro e descarregar tudo.
Efendim, Langley'den size telefon var.
Senhor, há uma ligação para si no escritório. É de Langley.
Geri çekilin, General Slate yolda. Fakat efendim, yakalamak için hâlâ şansımız var.
Henning, diga algo.
Bilim komitesi bunu nasıl açıklıyor biliyor musun? Hayır efendim. Onlar da bilmiyor, bir sürü teorileri var ama hiçbir cevapları yok.
Durante os últimos dois dias o mundo tem sido assolado por terramotos.
Üzgünüm efendim, telsizimde bir problem var.
Desculpe senhor, eu tenho tido problemas com o meu rádio.
Efendim, ateş etmemi istediğiniz belli bir bölge var mı?
Senhor, quer que atire nalgum sítio em particular?
İhlal var! Alarmı kim aktif ettiyse, hâlâ tesiste ve yakalanmalarını istiyorum. - Anlaşıldı, efendim.
A pessoa que activou os alarmes ainda está na área, e quero-a detida.
... hem de hemen! Efendim, villada bir kişi daha var.
Senhor, há mais um intruso no complexo.
Efendim, endişe etmeniz için geçerli bir sebebiniz mi var?
Majestade, tendes alguma razão para estardes preocupado?
Vazgeçmemizi ister gibi bir haliniz var, efendim.
É como se o senhor quisesse que desistíssemos.
Efendim, sizinle görüşmek isteyen biri var.
Senhor, alguém para o ver.
Efendim, aslına bakarsanız hikayenin duymanız gereken bir bölümü daha var.
Bem senhor, há mais uma parte da historia que provavelmente deveria ouvir.
Hayır efendim. Geleneğe saygım var. Ama gerçek için de bir tutkum var, tamam mı?
Tenho respeito pela tradição, mas tenho paixão pela verdade, está bem?
Eski bir kodları var, efendim.
Bem, é um código velho, senhor.
- Efendim? Ne var?
O que se passa?
Kendine has bir güzelliği var, Efendim.
Tem os seus encantos, Milorde.
Makine dairesinde oldukça fazla kaybımız var, efendim.
Temos muitas baixas na engenharia, senhor.
Efendim, kıyılarımızdan 150 km mesafede bir komünist kalesi var.
Temos um bastião comunista a 90 milhas da nossa costa.
Evet, efendim, var.
Sim, senhor, é mesmo assim.
Bodrumdan haberleim var, efendim..
Acabei de ouvir da base, Coronel, fomos dados como desertores.
Efendim, bir kişi var aralığında aşağı.
Meu coronel, temos um contacto a montante.
Efendim, burada küçük bir sorunumuz var.
Meu coronel, estamos com um pequeno problema.
Efendim, sizinle konuşmak istediğim başka bir konu var.
Meu coronel, há outra coisa que preciso de lhe dizer.
Evet efendim, bir sorun mu var? Evet.
Sim, meu coronel, há algum problema?
Bu paraya neden ihtiyacınız var, efendim?
Tem um motivo pelo qual precise dessa quantia hoje, senhor?
Afedersiniz efendim, Fredericksburg'ta bir durum var.
Com licença. Temos uma situação em Fredericksburg.
Hayır efendim, alanda bir sorunu nasıl belirleyeceğini bilen bir adamım var. Haylazı bize getiren oydu.
Foi ele que nos levou ao manifestante.
Efendim, bize vurmasına 2 dakika var.
Senhor, temos dois minutos até que nos atinja.
Tamam. Bir uydu bağlantısına ihtiyacım var. - Buyrun, efendim.
- Ok, eu preciso de um SAT-COM.
Bir sorun mu var, efendim?
Há algum problema, senhor?
Sadece öyle olduğunu farz edebilirim, efendim. ... çok hoş elmacık kemikleriniz var.
Só estou supondo você tem um belo rosto.
- Var, efendim.
- Temos, senhor.
Şu an müthiş bir acı hissettiğinizi biliyorum ama yardımınıza ihtiyacımız var, efendim.
Sei que você está a sofrer muito agora, mas precisamos da sua ajuda.
Efendim, ben sadece göze çarpmayan birine ihtiyacımız var demek isti- -
Senhor, só acho que precisamos de alguém - que possa passar despercebido...
- Efendim, burada bir kamyonet var. Fort Greely için malzeme getirmiş.
Meu tenente, tenho aqui uma viatura... com fornecimentos de Fort Greely.
Efendim, gazozunuz var mı?
Arranja-me uma bebida?
Var, efendim.
Existe, senhor.
Efendim, Irak'ta bir arkadaşım var.
Senhor... Tenho um amigo no Iraque.
- Rahatça konuşmama izin var mı, efendim?
- Permite-me que fale à vontade, senhor?
Bizim yerimize yapmaya izniniz var mı, efendim?
É permitido que você construa para nós, senhor?
Alameda'nın dışında Dördüncü Askeri Keşif Birliği var, efendim.
A Quarta Companhia de Batedores dos Fuzileiros, perto de Alameda.