English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ V ] / Vurmayın

Vurmayın translate Portuguese

393 parallel translation
- Evet, ama yüzüme vurmayın.
- Sou, mas não misture isto aqui.
Vurmayın!
Näo me batas!
Yüzüme vurmayın.
Não fale mais nisso.
Vurmayın artık. Kocam uyuyor.
Pouco barulho, o meu marido está a dormir.
Dallarla kendinizi kamufle edin ve açığa vurmayın.
Escondam-se entre os ramos e não se exponham.
- İyi ama kendinizi de vurmayın.
- Bem, não precisasesuicidar.
Vurmayın!
Não me golpeiem!
Hayır, vurmayın.
Não, não me bata.
Stoner kadınını vurmayın.
Näo atinjam a Stoner.
Size ne verdiyse, benden iki katı, vurmayın beni.
Duplico o que ele deu, mas não me mates.
Rotasına doğru ateş edin. Onu vurmayın.
Disparar para o caminho dele.
Bakteri taşıyan füzeleri vurmayın!
A intercepção provocará a fragmentação dos mísseis de cílios.
Artık bana vurmayın lütfen. Ona vurun.
Pare de me dar pontapés, por favor bata-lhe.
İçeri getirmeyin, kapıyı da vurmayın... çünkü bebeği uyutuyorum. Tamam.
Não leve pra dentro do quarto nem bata na porta...... porque eu estou colocando meu bebê para dormir.
Vurmayın.
Não dispare.
Lütfen vurmayın.
Não dispare! Não dispare!
Yüzbaşı Tanner'ı vurmayın.
Não atire, é o capitão Tanner.
Sakın beni vurmayın.
Não me matem!
O tankerlerden birini vurmayın.
E, por amor de Deus... não acertem nos tanques.
Bana vurmayın.
- Não me bata.
Belden aşağı vurmayın. Böbreklere vurmayın.
Atenção aos socos baixos e aos socos nos rins.
İki elle vurmayın.
Atenção aos socos rápidos.
Çocuğa vurmayın!
Não toques na criança!
Beni vurmayın!
- Não me matem!
- Lütfen, çocuğa vurmayın.
Por favor! Não bata na criança!
İstediğiniz silahı alın ama dikkat edin de askerleri vurmayın.
Façam o que quiserem, mas não disparem contra os tipos da tropa.
Vurmayın!
Não atirem!
Onu vurmayın!
Não mate este!
- Hayır! Onu vurmayın!
Não mate este!
Beni vurmayın, lütfen.
, Não disparem, por favor.
Vurmayın!
Não dispare!
Vurmayın!
Não façam isso!
Vurmayın!
Não batam neles!
- Vurmayın, efendim - Oh, işte buna gücüm var.
Não me magoe Sr. Como se eu tivesse força para o fazer Smithers.
McCoy'u vurmayın.
Não atinjam o McCoy.
İzleyicileri vurmayın.
Não disparem contra o público!
Dude, senin tarafında olduğunu anlayınca, Lengthy'i... başının arkasından vurmayı denedi.
O Dude disparou contra o Lengthy, quis-lhe acertar pelas costas... quando pensou que ele te tinha matado.
Al, geldi krallığın! Gösteririm sana çekiçle vurmayı.
Agora aprendes... a fazer barulho com o martelo.
Dinleyin 10 dakika önce, onu vurmayı teklif ettim. Daha ağır bir cezanın, tahliyenin acısından kurtarmak için.
Escute, há dez minutos, ofereci-me para lhe dar um tiro, para lhe poupar a agonia da pena mais pesada, a libertação.
Tüm saygımla efendim, bu konuda kayıtsız şartsız sorumluluğu üstlenmeden bana kendi adamlarımı vurmayı emretmeye hakkınız yok.
O senhor não tem o direito de me mandar abater meus homens... a menos que assuma total responsabilidade por isso.
- Kendi adamlarınızı vurmayı istemezsin.
Não vão querer ser atingidos pelos seus próprios homens. Acho melhor alguém ir agora.
Bir MacDonald'san, Jason'ı vurmayı istemekte haklısın.
Se és mesmo uma MacDonald, tens o direito de querer matar o Jason.
Şu lanet tüfekle bana vurmayı bırakacak mısın?
Pode deixar de me bater na cabeça com essa maldita arma?
Vurmayı bırakın.
Deixem de golpear.
Beni vurmayı, Komiser, silahını çıkarıp beni vurmayı.
De me matar. De pegar numa arma e matar-me.
Jack Benny, masanın altından ona vurmayı kes.
Jack Benny, para de lhe dar pontapés debaixo da mesa. Estás a ouvir?
Ona vurmayın!
Não batam nele.
Cesedi bir şeye sarmalıyız. Bırakın vurmayı!
Temos de embrulhar o cadáver!
Beni vurmayın!
Não me matem!
İşkence ve sakatlama, müfrezenin başvurduğu yöntemler arasında. Müfrezenin silahlı adamları, kurbanlarını topluluk içinde vurmayı tercih ettiklerini söylüyorlar.
A tortura e mutilação são marcas peculiares da "posse", e os atiradores da "posse" preferem atingir as vítimas em público.
Neden erkekler her zaman kadınların tam çenesinin üstüne vurmayı bilir ve gözün patlayacakmış gibi hissedersin?
Os homens sabem bater bem numa mulher. Parece que o olho explode.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]