Yanıyor translate Portuguese
7,305 parallel translation
- Hey, Einstein, kırmızı yanıyor.
Einstein, o sinal está vermelho.
Bu yüzden vakit alacak. Yemek yanıyor sanırım.
Acho que a tua comida está...
Dünya yanıyor! Etrafına baksana! Daha iyi bir fikrin var mı?
O mundo está incinerado, olhe à volta, tens uma ideia melhor?
- Kingsville yanıyor!
Está a queimar Kingsville!
Sırtım yanıyor.
As costas ardem.
Bilemedim, California hep yanıyor gibi zaten.
Não sei, parece que a Califórnia está sempre a arder.
Aracın yanıyor!
A carruagem está a arder!
- Fabrika dükkânı yanıyor.
- A fábrica, está a arder.
Tanrım, yanıyor.
Céus, está a escaldar.
Boğazım yanıyor resmen.
Você pôs fogo na minha garganta. Então?
Neyse ki kalorifer yanıyor.
Graças a Deus que o aquecimento ainda funciona.
- Yanıyor bu adam.
- Ele está a arder.
Bu zorbaların canı yanıyor.
E estes bullies estão a sofrer.
İçimde ateş yanıyor.
Sinto-me a queimar por dentro.
Letty, futbol topu yanıyor!
Letty, a bola está em chamas!
Biliyorum, canın yanıyor.
Sei que estás a sofrer.
- Kız yanıyor.
- Ela está a ardeeer!
Canın yanıyor Tris.
Estás a sofrer, Tris.
- Bekleyin, uyarı ışığımız yanıyor.
Esperem, temos um alerta.
- Susan kalçalarım yanıyor.
Tenho as coxas a arder!
Kevin yanılıyor.
O Kevin está errado.
Yanılıyor.
Ela está errada.
Birçok konuda yanılıyor.
Ela está errada sobre várias coisas.
Bunu istediğim için yanılıyor muydum?
Estava errado por querer isso?
Yanılıyor olamazdım.
Eu não estava errado.
- Sherman... Fransız Devrimi'nde neden yanımdan ayrılma dediğimi hatırlıyor musun?
- Sherman, não se lembra por que pedi que ficasse perto de mim na Revolução?
Aynen öyle, çok güzel bir sitesi var, kredi kartı kabul ediyor böylece nakit paranız yanınıza kalıyor.
É um óptimo website.
Yanında da senin ismin yazıyor.
Escreveste o teu nome correctamente.
Yanına gidiyor, omzuna dokunuyor ve herifin gözünü çıkarıyor herkesin önünde hem de.
Entra lá, bate-lhe no ombro e arranca-lhe o olho, ali mesmo, em frente de toda a gente.
Essex, yan yatıyor.
O Essex, está a afundar.
- Bak... Greenspan yanılıyor.
- Ouça, o Greenspan está enganado.
Bu gerçek. Greenspan yanılıyor.
É um facto, ele está enganado.
Ama herkes yanılıyor.
Mas está toda a gente enganada.
Aslında bu durumda James muhtemelen yanılıyor.
Neste caso específico, o James provavelmente está enganado.
Evet, yanılmıyor.
Pois não.
Yanılıyor olabilirim.
É possível que eu esteja enganado.
Evet, bunu yanıtlayabilirsin çünkü ben buraya geldim ve insanlar koridorunda ağlıyor.
Sim, pode responder, porque entro aqui e há gente a chorar no corredor.
Baban sanırım arada seni tüm gün yanında takılan diğer çocuklarla karıştırıyor.
Bem, às vezes penso que o teu pai te confunde. com as outras crianças que o rodeiam de dia e de noite.
- Lee Clow. - Lee yanılıyor.
- O Lee engana-se.
Evde böyle değil, sizin yanınızda hava atıyor.
Ela não é assim em casa. Está só a exibir-se.
Yanılıyor.
Ele está errado.
İnsanlar, öldükten sonra saçlarının ve tırnaklarının uzadığını sanıyor ama yanılıyorlar. Aslında olan şey vücudun suyunun çekiliyor olması.
Dizem que o cabelo e unhas crescem após a morte, mas não, a pele é que encolhe, assim apenas parece que crescem.
Onun yanında olmamak seni üzgün yapıyor.
Não estares com ela põe-te triste.
Polis yanılıyor.
A Polícia está enganada.
Kötü kalpli biri gibi görünmez ama Jessica ile yan yana geldiğinde sanki bir dönüşüm yaşıyor.
Ela não parece má, mas quando está perto da Jessica parece que... Acho que se transforma.
Ama gerçekten adın Lavinia değil, yanılıyor muyum?
Só que não é esse o seu nome, pois não? Não.
Yan ve annesi uyuşturucu bağımlısı, diğeri araba parçası satıyor.
Yan e a mãe são viciados
Kassar SMS yazıyor Wu, Yan, Lee yanından geçiyor.
Kassar envia uma mensagem, eles passam para receber.
Çok yanılıyor, saçmalık.
Ela falhou à brava.
Şimdi bize, kimsenin gelmeyeceğini mi söylüyorsun? Yanılıyor!
Então achas que não vem ninguém?
Öfkeyi hissediyorum sanki yanımda oturan bir şey sürekli bağırıyor bana.
Sinto imensa raiva. Como se estivesse algo ao meu lado que grita sem parar.