Yanıyoruz translate Portuguese
435 parallel translation
Yanıyoruz!
Há um incêndio!
Yanıyoruz!
Está a arder!
Yanıyoruz, efendim.
Estamos a arder.
Evet, yanıyoruz tatlım.
Sim, pois estamos, querido.
Yanıyoruz!
Estamos a arder!
- Yanıyoruz, MacReady! - Geri çekilin! Henüz değil!
- Estamos a arder!
- Yanıyoruz dedim! - Bekleyin!
- Esperem!
- Yanıyoruz!
- Estamos a arder!
Tanrım! Yanıyoruz!
Meu Deus!
Şimdi yanıyoruz!
Agora, ele vai ver!
- Şimdi yanıyoruz!
- E a assar.
25 yıl oldu ve biz hala çatır çatır yanıyoruz.
25 anos, e ainda arde em grande.
Aynı zamanda yanımıza silahları, cephaneyi ve baltaları dahi alıyoruz.
Enquanto isso, levaremos a sua arma, munições, machado, etc.
Bazı gerçekleri keşfetmeye çalışıyoruz önceki Bayan de Winter'ın öldüğü gün yaptıklarıyla ilgili 12 Ekim, geçen sene ve eğer mümkünse, bize söylemenizi istiyorum bu adı taşıyan biri, o gün sizi ziyaret etti mi?
Estamos a tentar desvendar alguns factos... relacionados com as actividades da Sra. de Winter no dia da sua morte em 12 de Outubro do ano passado. E quero que me diga, se puder, se alguém com esse nome pagou uma consulta nessa data.
Sizi anlıyoruz efendim, ve bu işte yanınızdayız.
Nos iremos consigo, Capitão.
İşte bu kararımızla yanınızdan ayrılıyoruz.
E com esta decisão nós vos deixamos.
Umarım yanılıyoruz.
Esperemos que estejamos errados.
Biz yan odada kalıyoruz ve duvarlar ses geçiriyor.
Dormimos ao lado e as paredes não são à prova de som!
Kudretli Tanrım ; Ölen arkadaşımızın ruhunu yanına yolluyoruz. Ve biz onun bedenini derinliklere yollarken sonsuz hayatta dirileceği umudunu taşıyoruz.
Ao Senhor Todo-Poderoso entregamos a alma do nosso camarada de bordo, entregamos o seu corpo na esperança segura e certa da Ressurreição para a vida eterna quando o mar entregar os seus mortos â vida do mundo que há-de vir.
Sokaktaysa yanında hep birileri oluyor ikimiz de çalışıyoruz.
Na rua, estás sempre com alguém, trabalhas quando eu trabalho.
Belki de yanılıyoruz.
Podemos estar enganados.
Ne kuzey ne de güney hatlarından yanıt alamıyoruz.
Não há respostas, nem no cabo norte, nem no sul.
İkimiz de büyüyle uğraşıyoruz görünenin ne kadar yanıltıcı olduğunu çok iyi biliriz.
Você e eu, dedicados do oculto... sabemos bem demais da falacidade... do que aparenta ser.
Birleşmiş Milletler adına bir proje için, İngiltere'nin dört bir yanından gelen çocukları alıyoruz bu teste.
Ando a testar criancas de toda a Inglaterra para um projecto das Nacões Unidas.
Sizi şimdiden gölün yanındaki araziye planörle inip hazır olmuş sayıyoruz.
Voçês faram uma rampa de aterragem no mar para eles.
Selamlıyoruz ve yanıtınızı bekliyoruz.
Enviamos saudaçőes e aguardamos a vossa resposta.
Bir geri zekalı ya da şeytan varken seni savaşmak için yanıma neden alayım? - Savaşacak mıyız? - Zaten savaşıyoruz ki.
Para quê lutar contigo, se posso ter o anormal ou o perverso?
Kız yanımda. Dışarı çıkıyoruz.
Pode vir a menina está comigo!
Bir yanıt alamıyoruz, efendim.
Não soube de nenhum problema.
Yanımızda taşıyamıyoruz ancak bu size bir fikir verecektir.
Não dá pra carregar, mas dá pra ter uma ideia.
Ancak, dediğim gibi, tüm seti yanımızda taşıyamıyoruz.
Encontra-se na letra C, mas, como já disse, não dá pra carregar.
- Pupaya doğru yan yatıyoruz.
- Estamos a ouvir a popa.
Büyüklük yanılgısı oluşturan bir ilaç üzerinde çalışıyoruz.
Estamos a fazer experiências com uma droga que cria delírios de grandeza.
Yanılıyorsun, birbirimizi tanımıyoruz.
Está enganado. Não nos conhecemos.
Biz burada bir yanıt arıyoruz Komutan. Bir kahraman değil.
Procuramos respostas, Comandante, não procuramos heróis.
Alfa, belki beni duyabiliyorsun, ama sizden hiç yanıt alamıyoruz...
Alfa, talvez estejam a ouvir-me, mas nós não estamos a receber nada. Tentem enviar-nos um sinal.
Alfa, sizden yanıt alamıyoruz.
Alfa, não recebemos nada da vossa parte.
Yanıklar iyileşiyor, ama silindirik nesnenin yarattığı komanın nedenini bulamıyoruz.
Nesse caso, sim. As queimaduras estão a sarar, mas não diagnosticámos o transe causado pelo objecto cilíndrico.
Pikniğe çıkıyoruz havasındaysanız yanıldığınızı bilmelisiniz.
Se julgam que o treino vai ser fácil, estão muito enganados.
Bazen yanılıyoruz.
Às vezes, não resulta.
- Yanında çocuk olan bir Fransız arıyoruz. Ayılı bir Fransız işimize yaramaz.
Nós procuramos um francês com uma criança, não com um urso.
Bir buket yapıp yanına al, çünkü burada kalmıyoruz. Biliyorum.
Se queres, corta algumas, porque nós não vamos cá ficar.
Karanlık güçler uygarlığımızı tehdit ediyor. Ve biz oyuncular bu büyük savaşta gücümüz elverdiğince haklının yanında savaşıyoruz.
A nossa civilizaçäo está sob ameaça das forças das trevas e nós, humildes actores, fazemos tudo o que está ao nosso alcance para lutar como soldados do lado do bem, na grande batalha.
Onları yan yola aktarıp, 15 dakika içerisinde trenin raydan çıkmasını sağlıyoruz.
Desviamo-Io para a linha de resguardo e ficam sem carris após 15 m?
Şunu anlıyoruz ki çocuk annesinin yanına İtalya'ya dönmedi?
E suponho que tenha sido confirmado que o rapaz não voltou para a mãe em Itália.
Kafayı yemiş olup da kesici alet taşıyan kimi tanıyoruz?
E esse entusiasmo?
Öyle sanıyoruz. Olmaz. Teori yok, yarım yanıt yok.
Sabe não há nenhum substituto para segurar as rédeas.
Mobilya yapıp satıyoruz. Hepiniz gelip benim yanımda çalışabilirsiniz.
Venham todos trabalhar comigo.
Sizi entrika ve yanılsama dünyasına geri taşıyoruz.
Palhaços, se quiserem.
Olur mu öyle? . Üstünü çizip yanına yazıyoruz.
Risca-se e rubrica-se.
Aşağıya yanımıza gelmen için sabırsızlanıyoruz.
Mal podemos esperar em te termos aqui em baixo connosco.