Yapacak çok iş var translate Portuguese
138 parallel translation
Margo provalara hiç gelmedi. Evde yapacak çok iş var diyordu.
Margo nunca veio aos ensaios, "Tenho coisas que fazer em casa," dizia,
Daha yapacak çok iş var mı?
Perguntava-me se tinha muito o que fazer.
Elbette daha yapacak çok iş var ama buna değecek.
Claro que ainda falta muito trabalho. Mas valerá a pena.
Bu vadide yapacak çok iş var.
Há muito trabalho que fazer neste vale.
Ama burada yapacak çok iş var.
Numa casa como esta, nunca falta ocupação.
Evde yapacak çok iş var.
Tens razão, Pompey. Temos muito que fazer em casa.
Acele et, yapacak çok iş var.
Volta depressa, há tanto para fazer.
Bu civarlarda yapacak çok iş var.
Há muito trabalho em redor daqui.
Tamam, yapacak çok iş var daha.
Certo, há trabalho para fazer. Mas para toda a gente.
Hala yapacak çok iş var, ve ihtiyacımız olan birçok eşya.
Um arado, um trilho...
Yapacak çok iş var.
Que vida esta.
Yapacak çok iş var. İşini çok iyi yapmalısın.
Fá-lo muito bem!
- Güle güle. - Yapacak çok iş var, hadi.
- Nós temos que trabalhar.
Yapamam. Dördüncü vardiyada yapacak çok iş var.
Näo posso perder tempo, a quarta linha está parada.
Ah, yapacak çok iş var.
Há tanto que fazer.
Yapacak çok iş var.
Não há grande coisa a fazer, sabes.
Yapacak çok iş var ve yeterince zaman yok.
Tanto que fazer e tão pouco tempo.
Yapacak çok iş var ve yeterince zaman yok.
Tanto que fazer... e tão pouco tempo.
İsteyene yapacak çok iş var.
Há coisas para fazer por aí.
Yapacak çok iş var.
Tenho muito trabalho a fazer.
Yapacak çok iş var.
É um sentimento.
Yapacak çok iş var.
Era como café forte e frio.
Yapacak çok iş var.
Há imensas coisas para fazer.
Bu şekildeyken sadece bu dünya hakkındaki şeyleri bilirim ve bu dünyada benim için yapacak çok iş var.
Enquanto eu estou nesta forma, Eu só conheço este mundo. E há muito trabalho para mim fazer neste mundo.
Sorun değil. Yapacak çok iş var.
Não me custa nada, tenho muito que fazer.
Yapacak çok iş var, değil mi?
Muito trabalho para fazer, não é?
- Üç haftada yapacak çok iş var.
- É muito só para três semanas.
Oh, yapacak çok iş var.
Tanto para fazer.
Yapacak çok iş var.
Há muito a fazer.
Bu önümüzde 3 gün yapacak çok iş var demek.
Bem... significa que é muito trabalho para 3 dias.
Karanlık olmadan yapacak çok iş var.
Há muito que fazer antes que anoiteça.
Umarım iyi bir işadamısındır. Çünkü eğer öyleysen senin için yapacak çok iş var.
Espero que sejas um bom homem de negócios, porque se fores, tenho mais negócios para ti.
Merhaba komşu! Bugün yapacak çok iş var değil mi?
Então, vizinho, muito trabalho?
Ama, ama Noel Baba geliyor, yapacak çok iş var.
Mas... mas o Pai Natal está a chegar e... há tantas coisas para fazer.
Yapacak çok iş var.
Há muito trabalho a fazer.
Pekâlâ, millet, yapacak çok iş var.
Certo pessoal, temos muito que fazer.
Pekala, Rachel'ın partisi birkaç saat sonra ve yapacak çok iş var.
A festa da Rachel é daqui a algumas horas e há muito a fazer.
Yapacak çok iş var.
Há imensa coisa para fazer.
Bence de. Yapacak çok iş var.
Eu também tenho muita coisa para fazer!
Yapacak çok iş var, değil mi?
Precisa de muito trabalho, não é?
Hâlâ yapacak çok iş var. Teşekkürler Doktor. Doktor, Doktor...
Já foi beijado por um camelo?
Yapacak çok az iş var. Unutuyorum.
Não há muitas coisas a fazer.
Texas'ta yapacak çok is var.
Há muito trabalho para fazer no Texas.
Yapacak daha çok iş var.
Mas ainda temos que fazer.
Yapacak işleri var. Çok daha fazla iş.
Ele tem muito mais trabalho pra fazer.
Yapacak çok iş, çok fazla fikir var.
Há coisas demais a fazer, ideias demais.
Alfanın yapacak çok fazla işi var ve ben o kadar iş yapmak zorunda değilim.
Os Alpha tem muito trabalho e eu não preciso fazer muito.
Yapacak çok ama çok iş var.
Há muito trabalho a fazer.
Yapacak, ah, çok iş var.
Há muito pra fazer.
Yapacak o kadar çok iş var ki.
Há muito trabalho a fazer.
Yapacak çok iş var.
Há muito o que fazer.