Yaptıgı translate Portuguese
115,300 parallel translation
Yaptığımız son konuşma aklımda dönüp duruyor.
Tenho pensado muito na nossa última conversa.
Annenin yaptığı gibi bilimden vazgeçmeni istemiyorum.
Não quero que desistas da ciência, como a tua mãe.
Bazen yaptığım işe kendimi kaptırıyorum Hans, biliyorsun.
Sabes que por vezes me envolvo demasiado no que faço, Hans.
Tek yaptığım sorular sormak, tıpkı senin gibi.
Só faço perguntas, como tu.
Başka şeyler isterlerse bu tıklanmak için ne yaptığına bağlı.
Se querem outras coisas... Depende do que queres fazer pelas gorjetas.
Daha önce yaptığın işe benzemez.
Não tens de te prostituir como antes. É como ter um acordo.
Ne yaptığımı anlamıyorum. Hayır.
- Então volta, venha para casa.
Öyle yaptığımızı düşünmeleri hoşumuza gidiyor.
Gostamos de pensar que sim.
Sırf bu katilin yaptığı yanına kâr kalsın diye.
Tudo para que este assassino conseguisse escapar.
Neler yaptığınızı anlatacaksınız ve benim aracılığımla Tanrı sizi affedecek.
Diz o que fez e através de mim Deus dar-lhe-á o perdão.
- Bu mu yaptığın?
- Não. - É isso?
İnsan belli bir yaşa gelince neyi nasıl yaptığını, ayrıldığı yeri nasıl bıraktığını düşünmeye başlıyor.
Chegamos a uma certa idade e começamos a pensar no que fizemos e em como deixamos as coisas.
Peki, saat 3 : 10 ile 3 : 17 arasında olay yerinde ne olup ne olmadığının kaydı tutulmadan önce evde tek başınıza baştan aşağı tarama yaptınız mı?
Então, revistou a casa sozinho, entre as 3h10 e as 3h17, antes de haver um registo do que estava ou não no local do crime.
Beni uyandırmadan bunu nasıl... yaptığınızı öğrenebilir miyim?
Será que quero saber como fizeste isto sem me acordar?
Buradaki, radyasyondan korunmak için sığınak yaptığınızı söylüyor.
Este diz que é um abrigo contra a radiação.
Sana... Sana listeyi yaptığını bile söylemedi.
A Clarke mentiu-nos descaradamente.
Ne yaptığını sanıyorsun?
O que estás a fazer?
Ne yaptığımızın hiç önemi yok.
Não importa o que fazemos.
Eğer Tanrı yaptığım şeyleri affedebiliyorsa,... eminim ki bunu da affedecektir.
Se Deus consegue perdoar as coisas que fiz, tenho a certeza que nos vai perdoar isto.
Aileniz de babanızın yaptığını örtbas etti.
E a sua família encobriu o seu pai.
Bir rıhtıma adınız verilmiş, hayır kurumlarına yaptığınız bağışlar...
Têm um cais dedicado a vocês, contributos para caridade...
Bizim için neler yaptığının farkındayım.
Eu sei o que fizeste por todos nós.
Bak, sana yaptığın her şey için teşekkür etmek istiyorum.
Ouça, eu quero dizer obrigado por tudo o que fez.
Yaptıklarını anlatacaksın ve Tanrı benim aracılığımla seni affedecek.
Diga o que fez e, através de mim, o Senhor irá perdoá-la.
Neler yaptığınızı anlatacaksınız ve benim aracılığımla Tanrı sizi affedecek.
Diga o que fez e, através de mim, o Senhor irá perdoá-la.
- Yaptığınız çevre düzenlemesi falan...
- E as coisas que faz com os jardins...
Çünkü asıl ihtiyacım olan, işime sıkı sıkı sarılmak ve en iyi yaptığım şeyi yapmak, yani iyi bir polis olmak.
Porque o que eu preciso de fazer é trabalhar ainda mais e fazer o que faço melhor, que é ser um polícia.
Şüphelinin yüzüne ne yaptığı belli mi?
Temos mais elementos sobre o que o suspeito lhe fez ao rosto?
Aynı Tallahassee'deki kıza yaptığın gibi.
Tal como fez com a rapariga em Tallahassee.
Geon kafeinin beni asabi yaptığını söyledi.
O Geon diz que a cafeína deixa-me agitada.
O bile benim yaptığımı düşünmüyor.
Ele não acredita que eu sou culpado. Pois não?
Kadınlara yaklaşımını düşünürsek eski bir nişanlı olabilir. Belki yanlış yaptığı ve ondan beklentisi olan biridir.
Considerando a sua política de terra queimada com as mulheres pode ser uma ex. Alguém com quem ele foi injusto, alguém que esperava mais dele.
Ne yaptırdığına bakın.
E olha o que ela fez.
O kır saçlı orospu çocuğunun birkaç ay önce gelip yaptığı gibi.
Tal como fez aquele cabrão de cabelo branco, há uns meses.
Yaptığı şeyi görmeni istemiş.
Queria que visses o que tinha feito.
Aaron'ın yaptığını söylediler.
Dizem que foi o Aaron.
Yaptığı doğruydu belki de.
Talvez tenha tido uma boa ideia.
O kadını öldürürken de bunu yaptığınızı düşünüyordunuz, değil mi?
Pensavam que tinham conseguido quando mataram aquela mulher. Não foi?
İçerideki çocuğun yaptığı şey...
O que aquele rapaz fez ali dentro...
Her blöf yaptığımda ne kadar boktan bir "poker suratım" olduğunu söylerdin.
Sempre que fazia "bluff" dizias que eu tinha péssima cara de jogo.
Nasıl yaptığını öğrenmek istiyorum.
Quero saber como.
Öteki tarafta bilgi paylaşımı yaptığınızı sanıyordum!
Pensei que vocês trocavam essas informações do outro lado.
Annene yaptığın şey manasızdı.
O que fizeste à tua mãe foi absurdo.
Babamın yaptığı şeyi yapabilirim.
Eu consigo fazer o que o meu pai faz.
Yaptığımız en büyük hata ona inanmamaktı.
O maior erro que cometemos foi não acreditar nele.
Senin içinden de. Bunu yaptığını biliyorsun.
Tu sabes que ele o fez.
Annenin The Gap Band'e vokal yaptığını biliyor muydun?
Sabias que a tua mãe foi convidada dos The Gap Band?
Biliyorum bebeğim ama sadece baban değil. Aşağıdaki herkes büyük bir hata yaptığını düşünüyor.
Eu sei, mas não é só o teu pai, toda a gente ali em baixo pensa que estás a cometer um grande erro.
Yaptığımı sanmıştım ama galiba yapmamışım.
Bem, pensei que sim, mas acho que afinal não.
Evet, o yüzden bunu bana kimin yaptığını bulmak için dört dakikada telefon açmalıyım!
É por isso que tenho de fazer um telefonema nos próximos quatro minutos para perceber quem me fez isto.
Kimin yaptığını biliyoruz.
Nós sabemos quem foi.
yaptığını beğendin mi 27
yaptığım bu 21
yaptığına bak 22
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
yaptığım bu 21
yaptığına bak 22
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptınız mı 19
yaptın mı 91