Yok ya translate Portuguese
7,512 parallel translation
Ayaklanıp gidecek hâlleri yok ya.
Não podiam levantar-se e desaparecer.
Yok ya, anlıyorum.
Não, eu percebo.
- Yok ya, değil miymiş misin?
Sim, não me digas.
Yok ya gerçekten. Bir de çam kırdınız üstüne.
- A sério, também partiram uma janela.
Adamın bir görünüp bir kaybolacak hali yok ya.
Ele não pode aparecer e desaparecer.
Bir şey yok ya, sadece sesinizi bir duyayım istedim.
Nada, só queria ouvir as vossas vozes.
Bir şeyin yok ya?
Passa-se algo?
Hiç halim yok ya. Gidemeyeceğim.
Não me apetece.
- Bu artık içilmez de. - Yok ya, içilir.
- Já não posso beber isto.
- Yok ya, ben pilaki söyledim.
- Pedi feijões.
O sahte taklitler artık yok ya da yok olmak üzere.
Uma série de imitações que já se foram ou que irão em breve.
- Yok ya?
- Sim?
- Yok ya, uyuyamadım sadece.
Não, eu só não... Eu só não conseguia dormir.
Hayır. Başka parmak izi ya da DNA yok.
Nem impressão digital, nem ADN.
Onlarla Londra'ya gitmiş ama o zamandan beri ses yok.
Sei que ele foi com eles a Londres, mas não tive notícias desde que eles voltaram.
- Ne? Yok gel ya.
Não, entra.
Her şey yok olmadı ya.
- Nem tudo foi destruído.
- Vergi kaydı ya da W-2 formu yok mu?
- Sem recibos de vencimento?
- Arabasının bulunduğu yerin yakınlarında sokak ya da güvenlik kamerası yok.
- Na zona onde encontraram o carro, não há cobertura de câmaras de rua ou câmaras de segurança.
İçeriden ya da dışarıdan, bunların bir önemi yok.
Dentro, fora... Não importa.
Üçümüz arasında kalsın. Bunu Lana'ya söylemeye gerek yok.
- Só entre os três, não há razão para que a Lana saiba disto.
Elbettte, bu program yalnızca bu virüsten korur sizi fakat asıl ürün güvenliktir. Size zarar vermek isteyenlere karşı duran bir kalkan. Ya kendi dikkatsizlerinden ya da sizi yok etmek istediklerinden yapıyorlardır.
Claro, este programa só protege a máquina deste vírus específico, mas o verdadeiro produto, a segurança, um escudo contra quem o pode prejudicar, talvez devido ao seu desleixo, ou apenas porque o querem destruir.
Ya burada? Yok.
E aqui?
O kapıya giden yolu bulsam bile dördünüzübirden oraya götürmemin imkânı yok.
Mesmo que eu chegue até a porta, é impossível os 4 passarmos.
Pes. Yok artık ya. Playstation.
Do que estão a falar?
Ya, yok artık.
Não acredito!
Ayrıca, geldin ya zaten, önemi yok.
Mas já cá estás. É o que importa.
- Hayır ya. - Sorun yok, Jake.
Tudo bem, Jake.
Hayır, yok. Bunun Koçtaş'dan alınma saksıya bunun motel lambasına bunun da obüs mermisine... benzediğini görmek için daha fazla zamana ihtiyacım yok.
Não preciso de mais tempo para ver que isto é um vaso para plantas, que este parece um candeeiro duma pensão e que este parece a cápsula de um obus.
Kolsuz gömlekli kızdan ya da bıçaklı adamdan hala bir iz yok.
Então, nenhum sinal da rapariga de camisola ou do tipo da faca.
- Peki, ya tuzaksa? - Yok artık.
- E se for uma armadilha?
Bunun iyi yönetimle ya da insanların sorunlarını çözmekle bir ilgisi yok.
Não é sobre um Governo bom ou a boa vontade do povo ou resolver problemas.
Bunun geri dönüşü yok. Claire'la Gloria'ya ne yaptığımızı söyleyeceğiz.
Não há volta a dar, vamos dizer à Claire e à Gloria o que fizemos.
Telefon numarası, kredi kartı ya da öyle bir şeyle ilgili bilgim yok.
Não tenho um numero de telefone, de cartão de crédito, nada.
Alarm sistemi yeni, köpek kapısı ya da gizli giriş yapacak yer yok.
Alarme actualizado, sem porta de cães ou pontos de entrada escondidos.
Bu dünyada bir parça ekmeği Sos kadar patlatacak çikolata ya da peynir yok.
Não há chocolate ou queijo neste mundo que enleve um quadrado de pão como o Molho.
O'nu Noel Baba'ya mı vereceksin? Yok!
Vamos dá-la ao Pai Natal?
Kapıda boğuşma olduğunu ya da zorla girildiğini gösteren bir iz yok.
Não há sinais de luta ou entrada forçada na porta.
Yok artık ya, ciddi misin?
Não! Sério?
- Bakıcıya ihtiyacım yok, Max.
Não preciso de uma ama, Max.
Silahları ya da hiçbir kontrole erişimleri yok.
Eles não tm armas nem acesso a nenhum dos controlos.
Telefon ya da banka hesap hareketi yok.
Não há nenhuma actividade telefónica ou das contas bancárias.
Bütün davalar kayıp düşme, çalışma şartları, sigorta iddiasıyla ilgili aralarında işkenceyi ya da şehir dışına seyahatini açıklayan bir şey yok.
É tudo escorregões e quedas, indemnizações por acidentes de trabalho, reclamações dos seguros... Nada que explique a tortura ou uma viagem para fora da cidade.
Ona olanlarla benim hiçbir ilgim yok... sadece dolaylı olarak ya da nasıl derseniz... kötü bir evlilik yaşamış olmamız ve bunun yarısının... benim hatam olması dışında.
Eu não tive nada a ver com o que lhe aconteceu, excepto, quando muito... Foi um mau casamento, e pelo menos metade, provavelmente muito mais, foi culpa minha.
Mary ya da onun itibarını yok etme amacım yok.
Não desejo destruir a Maria ou a sua reputação.
- Peki ya daktilo? - Yeni bir şey yok.
Nada de novo do laboratório.
Kayıp uzuv ya da organ yok.
Não há órgãos ou partes que faltem.
Bize yardım edebilecek arkadaşı ya da ailesi yok mu?
Nenhum amigo ou família que nos possa ajudar?
Yani abisi ya da bir erkek olmasına gerek yok mu?
Então, não precisa ter sido o irmão, um homem, ou o quê mais?
Seninle ilgilenebilecek aile büyükleri ya da akraban yok muydu?
- Não tinhas avós ou mais parentes?
Çünkü şu andan itibaren ajansımız ya da hükümetle ilgili bir bağımız yok.
Porque, a partir deste momento não teremos ligação a qualquer agência ou filiação governamental.