English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yoldaş

Yoldaş translate Portuguese

2,074 parallel translation
Teşekkürler, yoldaş zhilov.
Obrigado, camarada Zhilov.
Yoldaş khrushchev'in kızı.
Ela é filha do camarada Khrushchev.
Bu savaşı tek bi kurşun atmadan kazanacağız yoldaş krushchev
Venceremos esta guerra sem nunca dispararmos um tiro, camarada Krushchev.
Onlara her ne söylediysen çok korkmuşlar, yoldaş Starik.
Eu não gostei de nada. A Guerra Fria precisa de continuar, Camarada Coronel.
Soğuk savaş devam etmeli, yoldaş albay. Zihninin nasıl çalıştığını biliyorum. Ben diğerleri gibi kolayca etkilenmem.
Starik convenceu Gorbatchev de que a América planeia o primeiro ataque, da operação conhecida como "Arqueiro Hábil".
Evet yoldaş.
Sim, camarada.
Yoldaş Yuri. O kadar insan öldürdün ama tek bir adam seni atlatıyor.
Camarada Yuri, enterraste tantos corpos, e um simples homem é capaz de te enganar.
Yoldaş anlamadı.
O camarada não percebeu.
Yoldaş bir askeri.
Um camarada militar...
Bir dahaki sefere, Amerika Kasabası'na kuyruğunu bacaklarının arasına kıstır da gel, Yoldaş Lenin.
Voltaste à Cidade-Americana com o rabo entre as pernas, foi, Camarada Lenin?
Dön. Dön yoldaş. GüçIü ol.
Gira-o, camarada!
- Merhaba yoldaş.
- Saúde, camarada.
Ama ben bu kahraman adamın sadık yoldaşıyım... Bensiz olamaz...
Mas sou um fiel companheiro de um herói, que precisa de mim para toda a vida.
Tanrı ve bir çanta dolusu silah yoldaşın olsun.
Vá com Deus. E um saco cheio de armas.
Bir müddet onun metresi olan iki tane eğitimli bayan yoldaşımız vardı.
Tivemos duas camaradas treinadas que tiveram com ele algum tempo.
Bir hapishane yoldaşı ile çalışmak zorunda olmak şerefinize mi dokundu?
Vai ter a honra de trabalhar com um colega prisioneiro.
Yoldaş Cicero.
Amigo Cícero.
İnkar edemem, oldukça cana yakın bir yoldaş olabilirim. Gerçekten... Bunu inkar edemem.
Não vou negar que sei ser uma companhia bem agradável, isso não ia negar.
Şakacı bir yoldaş da olabilirim.
Saberia ser uma companhia assaz espirituosa.
Şakacı bir yoldaş hoşuna gider mi?
Gostava de ter um companheiro espirituoso?
Jocelyn'in sevgili yoldaşını, son yolculuğuna uğurlarken çok özel bir yaşamı anıyoruz.
Comemoramos uma vida muito especial ao sepultarmos o estimado companheiro da Jocelyn, o Pridey Sahara Morgan.
Yoldaş, lütfen açık sözlü ol kardeşim savaştan dönmediyse çatışmada ölmüş olmuyor mu?
Camarada. Por favor. O meu irmão não regressou a casa.
Yoldaş, sana bir şey soracağım yerel askerlik şubesinden misin?
Camarada. Posso fazer-lhe uma pergunta? É do escritório militar de cá?
Hey, yoldaş.
Ouça, camarada
Yoldaş, kasabadakiler onun kendi birliği tarafından idam edildiğini söylüyor.
Camarada. As pessoas não param de comentar. Dizem que foi executado pelos próprios colegas.
Yoldaş Gu sakinleşmelisin.
Camarada Gu, acalme-se.
Yoldaş Gu, alayımızın Siyasi Komiserleri adına size hoş geldiniz diyorum.
Camarada Gu. Da parte dos Comissários Políticos do Regimento
Yoldaş Gu Zidi madenin ekonomik gelişmesini engelliyorsun.
Camarada Gu Zidi. Estás a obstruir o funcionamento da mina.
Endişelenme, yoldaş, her şey hazır durumda.
Não se preocupe. Está tudo preparado.
Bu yoldaş Çin değil, haksız mıyım?
- Isto não é chinês.
O yoldaş...
É o camarada...
Yoldaş mı?
Camarada...
Ne yoldaşı?
Qual camarada?
Katoliklerin baş yoldaşı, Papa John XXIII.
É o camarada dirigente do mundo católico, o Papa João XXIII.
Bir yoldaş mı yani?
Camarada? ... Hum...
Yoldaş Stalin bize dans etmemizi söylediğinde dans etmedik mi?
Quando o Camarada Estaline nos disse para dançar, nós não dançámos?
Yoldaş Papa Katoliklere dua etmesini söylediğinde bütün Katolikler dua etmeye başlıyor.
Acontece o mesmo com o Camarada Papa... Quando diz aos seus camaradas Católicos para rezarem, eles começam logo a rezar.
Aa, Yoldaş Papa!
O Papa, o camarada Papa!
- Anlıyorum, yoldaş.
Entendo, camarada.
- Tamam ama doğru yoldasın.
Só que está na profissão certa.
- Çıkmaz bir yoldasın. - Şaka mı bu?
Está a brincar comigo?
- - Bu bir bulmaca, yanlış yoldasın. -
- É um anagrama, uma pista falsa.
Doğru yoldasınız, sadece küçük bir sapma var, ama ben yardımcı olabilirim.
Está a fazer a coisa certa, apenas um pouco fora da rota, mas eu levo-nos lá.
Doğru yoldasın ama tam olarak bu değil.
Estás no caminho certo, mas acho que ainda não acertámos.
Ne zamandır yoldasın?
Há quanto tempo anda em viagem?
Yoldaş Gu Zidi, vaktiniz var.
Camarada Gu Zidi.
bu kız bunu yapabilecek güçte... eğer en iyi yapabildiğin şey ağlamaksa, yalnış yoldasın....
Isso é a maior coisa que uma miúda pode receber. E se pensas gritar comigo é o melhor que consegues fazer, estás enganado.
Yolunu kaybetmişsin. Yanlış yoldasın.
Estás perdido, desorientado.
Kendini üstün görüyorsun, yanlış yoldasın, sadece kötü bir yansımadan ibaretsin.
És hipócrita, extraviado, um reflexo num espelho partido.
Doğru yoldasınız.
Vão pelo caminho certo.
Uzun süredir yoldasın, ha?
Anda em viagem há muito, não?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]