English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Z ] / Ziyaret

Ziyaret translate Portuguese

9,291 parallel translation
Şu anda onu ziyaret ediyor olmam gerekiyordu.
Tenho um encontro com ele agora.
Pilatus, Hamsin Yortusu'nda tapınağı ziyaret edecek.
Pilatos visitará o templo de Pentecostes.
Gezegenlerini ziyaret eden ilk kişi olmak istiyorum.
Quero ser a primeira pessoa a visitar o planeta deles.
Neden gelip seni orada ziyaret etmiyorum?
Porque não te vou visitar lá?
Eski zamanlardaki yaşamı görmek için sadece bir ziyaret.
- É só para visitar, para ver. - Para viver como antigamente.
Francis artık senin odanı ziyaret etmiyor mu?
Por causa de o Francisco já não te visitar nos teus aposentos?
Ama kralın kraliçenin yatağını ziyaret etmesi tanıklarca gözlenmelidir.
Mas, para a estabilidade do Reino, a visita de um Rei aos aposentos de uma Rainha tem de ser testemunhada.
Bir şifacı sizi ziyaret etmiş.
Soube que foi visitada por uma curandeira.
Sanırım Lizzie'yi ziyaret etmenin vakti geldi.
Acho que está na altura de visitarmos essa Lizzie.
- Ziyaret edilmek için garip bir zaman.
É uma hora estranha para estar de serviço.
Beni ziyaret etti.
Ela visitou-me.
Seni de ziyaret etti mi?
Ela também te visitou?
Hayvan bakımevlerini bu yüzden ziyaret etmiyorum işte.
Por isso não visito abrigos de animais. Vamos.
Ziyaretçi saatimiz yok ama onu ziyaret eden hiç olmadı.
Nós não temos horário de visitas, mas ninguém o visita...
Beni sonra ziyaret edersin.
Podes vir ver-me noutra ocasião.
"Burayı ziyaret ederek onu daha az özleyeceğimi umuyorum."
"Tenho-o visitado, " na esperança de que, milagrosamente, comece a sentir menos a sua falta.
Bunlardan kaçı derin Web i ziyaret etti?
Desses, quantos visitaram a Deep Web?
Sonra öfkeden deliye dönmüş ve onlara bağırıp çağırarak kızımı ziyaret hakkımdan feragat ediyorum demiş.
A mãe perde as estribeiras, fica furiosa, diz-lhes que renuncia ao direito de visita.
Granger, Nova Scotia'da kardeşini ziyaret ediyormuş.
O Granger foi visitar o irmão na Nova Escócia. - Não foi ele.
Onu ziyaret etmelisin.
- Tens de o ir visitar.
Halamı ziyaret ediyorum. Sen kimsin?
Estou a tomar conta da casa da minha tia Agnes.
Şimdi, siz şanslı insanlar ilk kez yepyeni yerleşkemizi ziyaret edeceksiniz.
Serão os primeiros sortudos a visitar o nosso novo campus.
Lee, onu Galavan davasında bir araç olarak gördüm ve ziyaret ettim. Hepsi bu.
Lee, fui vê-la como parte do caso contra o Galavan, só isso.
Ziyaret bitti.
Esta pequena visita terminou.
- Dün gece onu ziyaret ettim.
- Fui vê-lo ontem à noite. - Sim?
Hasta olduğunu söylediğini biliyorum ama ziyaret edeyim dedim ben de.
Ela disse que estava doente. Estava a pensar passar...
Burayı ilk ziyaret edişimizi hatırlıyor musun?
Lembras-te da primeira vez que visitámos este sítio?
Onu ziyaret etmeliyim.
Tenho de o ir visitar.
Bu çocukluğunun geçtiği evi ziyaret etmek gibi oranın yerine bir kotçu açıldığını görmek gibi.
É como visitar a nossa casa de infância e ver que foi substituída por uma loja de calças de ganga.
Bütün bunların birbirimizin seksi yerlerini ziyaret etmeyle başladığını düşününce...
E pensar que isto começou com as nossas brincadeiras sexuais.
Eski bir dostu ziyaret ediyorumdur belki.
Talvez eu esteja a visitar um velho amigo.
O ya sendin ya da Pikachu New York'u ziyaret ediyor.
Eras tu, ou o Pikachu está visitando Nova York.
Oğlunu ziyaret etmek için geldiğini duydum.
Ouvi que voltou para visitar seu filho.
Şunu bir ziyaret edelim.
Vamos fazer-lhe uma visita.
Owen'ı tekrar ziyaret edince mahallesiyle ilgili enteresan bir şey keşfettim.
Ao revisitar o Owen, descobri algo interessante sobre a comunidade dele.
Geçen sene hep birlikte ziyaret ettiğimiz Napa'daki şaraphanenin enfes bir küçük tablosunu bulduk.
Encontrámos um quadro primoroso de uma vinha em Napa que fomos todos juntos visitar o ano passado.
Sadece rutin bir ziyaret için burada, değil mi?
Ele só veio para uma visita de rotina, não é?
Ölüler gece kalkıp ailelerini ziyaret ediyorlarmış. Belki.
Dos mortos se erguendo, visitando suas famílias a noite.
- Ziyaret masrafını karşılamaya da yardım etmemizi mi bekliyorsun?
Espera que ajudemos a pagar pela visita dele? Espero.
Belki onu ziyaret edebilirim.
Guarda os teus comentários idiotas para ti.
İsa beni ziyaret ettiğinde Şam yolundaydım.
Oh, Tomé. Eu estava na estrada para Damasco, quando Jesus me visitou.
- Hepimiz Kutsal Ruh tarafından ziyaret edildik.
Todos nós recebemos o Espírito Santo.
Kudüs'ü ziyaret için dünyanın her yerinden insanlar geliyor.
Vem gente de todo o mundo visitar Jerusalém.
Ziyaret edildim. Bir... Ne olduğunu bilmiyorum.
Fui visitado não sei bem pelo quê.
Cole bu evi düzenli olarak 6-8 arası ziyaret ediyormuş.
O Cole visitava aquela casa regularmente entre as 18h00 e as 20h00.
Beni germesi için eski okulumu ziyaret etmekten daha fazlası gerekli.
É preciso mais do que uma visita à minha antiga escola para me deixar nervoso.
Ziyaret sevişmek için miydi?
Visita-la para fazer sexo?
Herkes seni ziyaret etmemin hata olduğunu söylüyor.
Toda a gente disse que era um erro vir visitar-te.
Onu hiç ziyaret edemeyeceğim.
Agora nunca mais posso visitá-lo.
Eğer bir mezar olsaydı ziyaret edebilirdim.
Se houvesse um túmulo, poderia ir visitá-lo.
Ne var biliyor musun? Onu kalbinde ziyaret edebilirsin.
Podes visitá-lo no teu coração.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]