English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ç ] / Çekiyor

Çekiyor translate Portuguese

4,735 parallel translation
Yaptıklarım Jim'in ilgisini çekiyor.
Jim, pelo menos, mostra interesse no que eu faço.
Sanırım kızım çok fazla acı çekiyor.
Acho que minha filha está sofrendo muita dor.
Şutunu çekiyor!
Chuta!
Çocuklar kabı tutturmakta zorluk çekiyor.
Os tipos têm dificuldade com o objetivo
Hayvanlar ölüyor, insanlar acı çekiyor.
Os animais estão a morrer, as pessoas a sofrer.
Titanic in fotoğrafını çekiyor.
Ela está a tirar as fotos do titanic.
Sancağını çekiyor.
Está a içar o estandarte.
Valinin sancağını çekiyor!
Içou o estandarte do Governador!
Burası beni hep içine çekiyor.
Sempre fui atraída para este sítio.
- Film çekiyor.
- Ele faz filmes.
- Çekiyor musun?
- Está a gravar?
Amber annesine yetişmenin mantıklı bir çözümünü bulmuş, otostop çekiyor.
A Amber é inteligente a acompanhar a mãe, à boleia.
O sadece uzun bir günün ardından yorgunluk çekiyor.
Ele está cansado com o longo dia que teve.
Beni çekiyor musun?
Já estás?
- Güçlük çekiyor.
- Está com dificuldade de respirar.
Makineyle manzara çekiyor musunuz?
Também tira de paisagens com esse artefato?
Kokainimiz bitti ve bu karılar fil gibi çekiyor.
Acabou-se o pó e estas cabras parecem aspiradores.
Onlar senin hareketine göre telgraf çekiyor. Biraz geri çekil onlar seni unutacaktır.
És muito previsível, tem calma para eles te esquecerem.
Lanet olası cep telefonları Zar zor çekiyor.
Merda, nunca há rede nesta porcaria.
Ş ž u anda acı çekiyor musun?
Estás com dores?
Serseriler acı çekiyor sadece.
Os vagabundos apenas sofrem.
Annen durmadan fotoğraf çekiyor.
A tua mãe está a tirar muitas fotos.
- O da acı çekiyor.
Ela está a sofrer também.
Telefon çekiyor mu?
- Temos alguma rede?
Fotoğraf makinesi geleceğin fotoğrafını mı çekiyor?
A câmara tirou uma foto do futuro?
Bulduğumuzdan beri sadece gece çekiyor.
Desde que a descobrimos, só tem tirado à noite.
Şehrin tarihi ve mimarisi beni kendine çekiyor.
Sinto a familiar tensão da história nas suas fundações.
Bir düğünü filme çekiyor olsan pantolon giymen gerektiğini düşünmüyor musun?
Não achas que, se vais filmar o casamento, devias usar calças?
Arabaları çekiyor olmalı...
Devia estar...
Neptune lisesinin mıknatısı çekiyor işte.
Já sabes, a força magnética do liceu de Neptune.
"Her gün fotoğrafımı çekiyor."
" Anda a fotografar-me todos os dias.
Beyler film mi çekiyor sunuz?
Estão a fazer um filme?
Boş versene, Bayan Babiak 18'ime girmemi iple çekiyor.
A Srª. Babiak tem o meu aniversário de 18 anos anotado.
Sanırım yalnızlık çekiyor.
Acho que está sozinha.
Biliyor musun, sizin, genç nesil konusu çok fazla ilgimi çekiyor
Sabe, estou muito interessado na história da vossa nação!
Adam içeri kadar gelip arkadaşa bakıyorum ayağı çekiyor.
Entra um homem a dizer que está à procura de um amigo?
Çekiyor musun bunu?
Estás a filmar isto?
Sanki bir vakum havayı çekiyor gibi.
É como uma bomba de vácuo a extrair o ar.
Hemen dikkat çekiyor. Sportif.
É encorpado, atlético...
Seyircilerimizin ilgisini en çok kenar mahallelerde işlenen suçlar çekiyor.
O nosso público está mais interessado nos crimes urbanos a chegarem aos subúrbios.
Bu arada diğer aracım da Carson'da intihar görüntüsü çekiyor.
A minha outra carrinha está em Carson, a apanhar o suicida.
Adam muhtemelen bizi fark etti. Ve tuzağın içine çekiyor.
O tipo já nos deve ter visto e trouxe-nos para uma armadilha.
Oğlum acı çekiyor, efendim.
O meu rapaz está a sofrer, MMa.
O çok acı çekiyor.
Ela está a sofrer muito.
- Çok güzel çekiyor ama.
- Tira óptimas fotografias.
- Arabamın resmini nasıl çekiyor?
- Como consegue uma foto do meu carro?
Hâlâ çekiyor musun?
Ainda estás a filmar?
Hiçbir şey bildiği yok. Numara çekiyor.
- Ele não sabe de nada.
- Corey, senin telefonun cekiyor mu?
- Corey, tu tens sinal?
Davanız insanların oldukça dikkatini çekiyor kilitlenmeyen kapılar kilitlenmeye başlamış.
Há muitas igrejas a fecharem as portas.
Bebeğim, çekiyor musun?
Querida, estás a gravar isto?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]