Çekiyorum translate Portuguese
2,734 parallel translation
Cezamı çekiyorum.
Cometi o crime e estou a cumprir a pena.
Kurşunları üzerime çekiyorum.
As balas tendem a encontrar-me.
Benim silahı kullanarak o kızı öldürdün, ve şimdi cezasını ben çekiyorum.
Matou aquela miúda, usou a minha arma para o fazer e agora ando com este peso.
Buna inanmakta zorluk çekiyorum.
Acho difícil de acreditar.
Arabam tamirde. Bu ay nakit sıkıntısı çekiyorum.
O meu carro está na oficina, estou sem dinheiro este mês.
Fakat ben hâlâ buna inanmakta zorluk çekiyorum.
Que, francamente, tenho dificuldade em acreditar.
Yalnızca tüm gücünüzle karşınızdakini ezeceğiniz anı görmeyi iple çekiyorum.
Só estou ansioso para voltar a ver como é que você consegue bater as forças que reagem contra si.
Şunu çekiyorum... Tamam.
Deixa-me tirar isto...
Kararlarımı gözden geçirdim kabul edilebilirlik konusundaki kararımı geri çekiyorum. - Sayın yargıç!
Após revisão mais profunda, estou a retroceder com a decisão de admissibilidade.
Hayatımda - tıpkı annem ve babam gibi - güvenebileceğim yetişkinler bulmakta güçlük çekiyorum.
Na minha vida, tenho dificuldade em encontrar adultos nos quais possa confiar, tal como os meus pais.
Suçlu o ama ceremesini masun olan ben çekiyorum.
Sim, foi ele e eu é que paguei. Sou totalmente inocente.
Çekiyorum zaten.
Eu pago. Todos os dias!
Acı çekiyorum.
Estou a sofrer. Estou a sofrer!
Onu düsünerek otuzbir çekiyorum.
Bato umas a pensar nela. Muitas vezes.
Bu görüntüler gözümün önünden gitsin diye otuzbir çekiyorum.
Eu masturbo-me bastante para me livrar das visões.
Bazen benim oğlum olduğuna inanmakta zorluk çekiyorum.
Às vezes, é difícil acreditar que és mesmo meu filho.
Ben de devletten elimi ayağımı çekiyorum. Ayrıca haddinin bildirilmesi gereken birini de tanıyorum.
Também estou a deixar o governo, e conheço alguém que precisa de um chuto no cu.
Bu tuğla gibi raporun konuyu baştan sona aydınlatmadığına inanmakta güçlük çekiyorum.
Dificilmente um relatório desta grossura não contou a história inteira.
Buz tepesinin üstünden gelen fırtınayla birlikte penguenleri çekiyorum. Daha önce burada bulunan biri bizi uyarmıştı.
Estou a filmar os pinguins nesta enorme... tempestade de vento, vinda da calota de gelo.
Kocanla görüşmeyi iple çekiyorum.
Estou ansioso para o conhecer.
Üç senedir bunu çekiyorum.
Isso já acontecia há três anos.
Yatırımımı geri çekiyorum.
Vou retirar o investimento.
Ben de anılarımı ayakta tutmak için film çekiyorum.
Por isso filmo, para guardar as minhas recordações.
Film çekiyorum.
Estou aqui a filmar.
Ben de iyileşmek için film çekiyorum.
Por isso filmo, para sarar.
Beşte tetiği çekiyorum.'
Vou puxar o gatilho aos cinco.
Yoklama çekiyorum sadece.
Só estava a sondar.
Zorluk çekiyorum.
Dizes : "Estou com dificuldades".
- Sadece tedbirli olman gerektiğine dikkat çekiyorum.
Só quero alertar-te.
Otuzbir albümüm için resim çekiyorum.
A tirar fotografias mentais para o banco do esgalhanço.
Sıla hasreti çekiyorum ve İngiliz olan her şey için canımı veririm.
Estou com saudades de casa e matava por algo britânico.
Çok sert çekiyorum.
Eu puxo com força.
Hâlâ bu görevin bütün amacının, sizin başkanlık seçiminizi desteklemek için olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum.
Ainda me parece difícil acreditar que o único objectivo da missão era promover a reeleição da sua presidente.
Duş perdesini çekiyorum ve lanet olası tarih öğretmenini görüyorum.
Abro a cortina e está lá o cabrão do professor de História efectivo.
- Bir ben çekiyorum sanki!
Estou a fazer tudo sozinho!
Meşhur kanton usulü pirzolalarınızı yemeyi iple çekiyorum.
Não ficarei desapontada com as famosas iguarias cantonesas?
Tamam, burada desteğimi çekiyorum.
Vou desenhar uma linha aqui na areia.
Çekiyorum.
Toca a começar.
- Çekiyorum, çekiyorum!
- Oh, meu Deus!
Tek çarenizin şiddete başvurmak olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum.
Acho difícil crer que a única opção que tinham era a violência.
- Çoğunlukla su birikintilerini çekiyorum.
- Charcos, principalmente.
- Neden acı çekiyorum o hâlde?
Então por que estou a sofrer?
Size inanmakta güçlük çekiyorum.
Sabes, não posso acreditar em ti.
Bir, iki, üç. çekiyorum.
Um, dois, três. A filmar.
Çekiyorum.
A filmar.
Dediklerinizi kavramakta, daha doğrusu, sizin inandığınız şeye yani zaman yolculuğu hipnoz terapisinin, dünya barışını sağlayıp kanseri tedavi edeceğine inanmakta oldukça güçlük çekiyorum.
Custa-me muito compreender, ou melhor dizendo, acreditar que o senhor acredite que a terapia de hipnose regressiva pode trazer a paz ao mundo e curar o cancro.
- Anneni düşünerek 31 çekiyorum.
Estou homenageando sua mãe.
Fazla ot çekiyorum. Biliyorum.
Tenho fumado demasiados charros.
Hayır ben belgesel çekiyorum sürekli kameraya çekicem
Não. Porque estou a gravar um documentário e tenho de andar com a camera o tempo todo, então...
Kızlar kameraya bişey gösterin Film çekiyorum burda
Ouçam, miudas, Digam algo para a camera. Estou a fazer um filme...
Senin için gün batımını çekiyorum ki gelince izleyebilesin
Eu filmarei por ti, para que não te zangues quando voltares.