Çekiç translate Portuguese
923 parallel translation
Çivi. Çekiç ve testere.
Pregos, martelos, serras.
Bu bir yana, Albay, söyleyin bana, eğer intihar etmek isteseydiniz tekneyle denize açıldıktan sonra, elinize bir keskiyle çekiç alıp bin bir zahmetle, teknenin dibinde delikler açmaya çalışır mıydınız?
E fora isso, Coronel, diga-me que se quisesse suicidar, ia enfrentar todo o transtorno de pôr um barco no mar, e depois com um martelo e talhadeira, ficaria a bater até furar o casco?
Üç çekiç burada.
Aqui estão os martelos.
Bunu bir çekiç alıp hemen yapamayız.
Já não agüento mais. Não vamos matar lhe como uma martelada.
Çekiç ve çivileri al.
Agarre-se num martelo e pregos.
Şu çekiç kilidi numarsını ( kol arkada ) öğrendikten sonra.
- Depois de aprender o golpe.
Neden çekiç seviyesini düşürmüyorsun?
Porque é que não baixa a arma?
"Elinde çekiç olan" 100 koyuyor.
Mais alta.
Çekiç vb. erkeksi.
O martelo e assim por diante, masculino.
Çekiç ve çivi alacağım, beş dakika içinde tekrar yolda oluruz.
Vou buscar um martelo e pregos, e voltaremos à estrada num instante.
- Tesisatçı beklerken ona bir çekiç bul.
- Dá-lhe um martelo enquanto espera.
Çekiç, testere ve çivi de var.
Há martelos, serras, pregos.
... önemli değil, şu çekiç gürültüsü yüzünden.
Não sei, mas este martelo faz muito ruído.
Çekiç.
O martelo.
Bir kazık ve bir çekiç çıkar
Retira uma estaca e um martelo.
Çekiç gibi bir kalp, solunumu normal, kan basıncı normal.
Coração forte, respiração normal, tensão arterial normal.
Kutu, çekiç, bardak.
Caixa, martelo, copo.
Sonra Bolivya'dan kavanozları anlatan bir adam gördük sonra yine çizgi film vardı sonra bir adam şimdiye kadar programda olanları anlattı ve bir çekiç gelip başına vurdu.
Depois, veio um homem falar-nos de frascos de conserva da Bolívia, vieram mais desenhos animados e apareceu um homem contando o que já acontecera no programa e levou uma martelada gigante na cabeça.
Çekiç.
Martelo.
Bana bir halat ya da çekiç denemediğini söyleme sakın.
Não me diga que não provou uma soga ou um martelo.
Kimsenin parmağını dahi oynatmayacağını anlamak için sloganlar ve orak çekiç figürleriyle dolu sokaklara çıkmanız gerekmiyordu.
Não era preciso andar pela rua e ver "Pour qui, pourquoi?" nas paredes, ou a foice e o martelo, para saber que ninguém ia mexer um dedo.
Rüzgâr öfkesini kusuyor yağmur adeta çekiç gibi yağıyordu.
O vento soprava com fúria e a chuva martelava como um exército de martelos.
Çekicini kullandı mı? Çekiç çoğunlukla gösteri için. Bazılarını korkutuyor.
Usa o martelo apenas para assustar alguns.
Silah bir alettir, tıpkı bir çekiç ya da bir balta gibi.
Uma arma é uma ferramenta, como um martelo ou um machado.
Kelimeler onun aletleri ve o bunları marangozun çekiç kullanması gibi kullanıyor.
As palavras são ferramentas, que ele usa como um carpinteiro usa um martelo...
Ona iki çekiç darbesi yap ve işini bitir.
Desiquilibra-o, dá-lhe 2 murros e acaba com ele.
Çekiç olmaz, Gator!
Não! O martelo não, Gator!
İki soyguncu, Wilshire Bulvarı'ndaki seçkin Gindel's mağazasında tezgâhları ve vitrinleri parçalamak için çekiç kullandı.
Os dois ladrões usaram martelos para partir os vidros dos balcões e das montras na Gindel's, uma loja exclusiva no Wilshire Boulevard.
Demir için bir çekiç lazım öyle, değil mi?
Um martelo para uma cabeça de ferro, certo?
- Birkaç çekiç darbesi ve cila yeter, teşekkür ederim.
Nada que um martelo e um pouco de massa de polir possam resolver.
Bir kazık ve bir çekiç.
Uma estaca e um martelo.
- Bu çekiç! - Bu kadar!
- Aqui está um martelo!
Çekiç!
Martelo!
Şu sağ yumruk otomatik çekiç gibi.
A direita é como um martelo pneumático.
Elinde çekiç olan adama çekilmesini söyler misiniz?
Alguém apanhou a matricula do camião?
Konuşmaya başlamazsan Jilly kafanı çekiç niyetine kullanır.
Fale comigo, ou digo ao Jilly para rebentar com a sua cabeça.
Çekiç değil.
Nada de martelos.
Çivi çekiç getir.
Traz-me um martelo e pregos. Já!
Biri sürü çekiç ve çivi sesi duydum.
Ouvi as marretadas e as marteladas.
Çekiç sesleri uyandırdı.
As marteladas acordaram-me.
El feneri, kazıklar, çekiç.
Lanterna, estacas, martelo.
Bütün bulabildiğim... bir tornavidayla bir çekiç oldu.
Só encontrei... uma chaves de fenda e um martelo.
Mektup, tornavida ve çekiç arasında bir bağlantı var.
A carta, a chaves de fenda e o martelo estão relacionados.
Niye tornavida ve çekiç kullandığını şimdi biliyoruz.
Agora sabemos para que era a chave de fenda e o martelo.
Çekiç ve çivileri al!
Traz um martelo e pregos! Casey!
Çekiç ve çivin var mı?
Tens um martelo e pregos?
Suya düştüm ve neredeyse köpekbalığı beni yiyecekti. Asıl komik olan ise, kafası aynen bir çekiç şeklindeydi.
Caí na água e quase fui comido por um tubarão e o engraçado é que a cabeça dele tinha a forma dum martelo.
Ve keski çekiç olmadan hiçbir işime yaramazdı.
E um formão não serve de nada sem um martelo.
Öldürmek için genellikle sessiz bir alet ; çekiç, bıçak veya balta kullanmakta.
Serve-se de instrumentos silenciosos : Martelos, facas, machados.
Rusya, çekiç ve örs arasında uyuyor.
A Rússia está entre o malho e a bigorna.
Çekiç, tarak, kutu.
Martelo, pente, caixa.