Öfke translate Portuguese
2,931 parallel translation
Restoran bir tür New York'ta tüm öfke oldu, sonra ateş isabet Londra ve şimdi burada, öyle görünüyor.
Este tipo de restaurante explodiu em Nova York, a seguir a febre atingiu Londres e agora aqui, ao que parece.
Babasının kendisine öfke duyabileceğini bile bile Alak'ın adını temize çıkardı.
Lembra-te que ela arriscou ter a mesma raiva do pai para limpar o nome do Alak.
- Orada bir öfke var.
Há raiva lá fora.
Irkçı politika başladığından beri ilk kez hükümet reform ihtiyacını konuşmaya başlıyor ve sıradan beyazların duyguları şaşkınlık ile öfke ve korku arasında değişiyor.
Pela primeira vez desde o começo do Apartheid, o governo começou a falar sobre a necessidade de reforma. Entre as pessoas brancas comuns, sentimentos variam de espanto para raiva e medo.
Öfke cinayeti.
Porquê? Foi um crime passional.
Sırf öfke kokuyordu.
Era só raiva.
ve öfke ile gelecekler. Sen ne bilirsin hayalin ne olduğunu.
E vão voltar com um furor tal, que não conheceis nem imaginais.
Bu öfke seni öldürecek.
Esta raiva vai matar-te.
Öfke kontrolü sorunum var Dickie.
Eu tenho problemas com a raiva, Dickie, eu não lido bem com ela.
Ama öfke hala içimde.
Mas a raiva ainda está dentro de mim.
Öfke ya da kızgınlık gibi duygular hiç hissetmedim.
Não senti ódio nem hostilidade.
Bu çocuk çok öfke doluydu ve öldürme içgüdüsü buradan doğmuştu.
O miúdo lidou com muita agressão. E é daí que... O instinto assassino vem daí, porque...
- Bugünlerde böyle bir öfke gördün mü?
Já não vemos este tipo de raiva.
"Bugünlerde böyle bir öfke gördün mü?"
Atualmente, já não vemos este tipo de raiva.
Öfke, kin, asabiyet gibi hisler daha fazla zeka arzusu uğruna yok sayıldı.
Coisas como raiva, ganância, agressão, foram abandonadas, na procura pelo intelecto.
İçinde hâlâ çok öfke var.
Ainda há muita raiva em ti.
Çok değişik öfke çeşitleri vardır.
Há muitos tipos de raiva.
Bu durumda, inanıyorum ki duyduğum öfke doğruydu.
Neste caso... Acho que a minha raiva foi justificada.
Şansına, oğlun öfke yönetimi terapisti.
Felizmente, o teu filho é um terapeuta de controlo de raiva.
Bu çeşit bir öfke ancak kazanılır.
Esse tipo de raiva conquista-se.
Görülüyor ki birileri yine öfke kontrolü derslerini kaçırmış
Parece que alguém anda a faltar às aulas de controlo de raiva.
Sonra beni öfkelendirenin içki olmadığını fark ettim. Bu öfke araba sürerken içki içtiğimde de oluyor.
Então, percebi que não era a bebida que me deixava irritado... mas sim a raiva, que me levava a beber.
Hüsran mı öfke mi?
Decepção ou raiva?
Amanda Porter tek bir öfke anında kocasını ve metresini öldürüyor.
A Amanda Porter matou o marido e a amante num acesso de raiva.
Öfke yönetimi benim uzmanlık alanım.
Sabes, gerir a raiva é a minha especialidade.
- Umarım bu, öfke sorunlarını tetiklemez.
Espero que isto não desencadeie nenhum dos teus problemas de raiva.
İkisi 15 dakika konuşmuşlar sonra Lance Ed'e öfke dolu mesajlar yollamış.
Os dois estiveram a falar durante 15 minutos, e depois o Lance enviou ao Ed todo tipo de SMS zangados.
Anlamı, "Yanlış Öfke."
Significa... "raiva mal direcionada".
Öfke, hüzün, korku.
Raiva, tristeza, medo.
Oğlanın ve adamlarının yersiz öfke yüzünden ölmesini istemiyorum.
Não permitirei que o rapaz e os seus homens sejam vítimas de uma fúria descontrolada.
Evet. Öfke kontrolü. Kontrol.
Gestão de raiva, controlada.
Sen o Tutsi kadınlarını kenara çekmiş ve onlara öfkelenmemelerini söylemiştin çünkü kişisel öfke her yönüyle yargılamayı bulandırabilirdi ve o öfke davalarına zarar verebilirdi.
Falaste como aquelas mulheres Tutsi, e disseste-lhes para não se zangarem, porque a raiva podia comprometer o caso, que a raiva pessoal perturbaria todos os aspectos do julgamento.
Benim içimde de öfke var.
Há arage em meu hearttoo.
Sevdiğin birini kaybetmenin o acıyla yaşamanın bundan sorumlu olan kişiye karşı öfke duymanın ne olduğunu bilirim.
Sei como é perder alguém que ama. Viver com essa dor. Sentir raiva pelo responsável por isso.
Lacey, az önce kendine Patrick'in öfke eşi olarak iş buldun.
Lacey, acabaste de arranjar trabalho como companheira de raiva do Patrick.
Bana göre bu sorunun sorulma amacı öfke, doktor.
Se calhar, o mais relevante seja a pergunta. Sugere-me raiva, Dr.
Öfke, heyecan.
Raiva, emoção.
Şimdi bu, öfke, heyecan, korku...
Raiva, emoção, medo...
Sadece öfke değildi bu.
- Não era apenas raiva.
Öfke.
Sede de justiça.
- İyi bakalım. - Öfke anımda oldu hatta.
Furioso também, devo acrescentar.
" Baş ağrısı, ağız kuruluğu, bulanık görme, yüzde kabartılar iltihaplı kese, baş dönmesi, öfke atakları cinayet eğilimi, baba katilliği, anne katilliği intihar eğilimi, kalp krizi, dışkı kaçırma şiddetli ishal, meme ucu renk değişimi, ölüm ve erekte olma sorunları.
"Dor de cabeça, boca seca, visão borrada, rubor facial, escroto inflamado, vertigens, acessos de raiva, pensamento homicida, parricida, matricida e suicida, derrame, vazamento anal, diarreia explosiva, descoloração dos mamilos, morte, e dificuldade de conseguir uma erecção".
Savaşını yalnız savaşmakta direten bir adam kederi onu tüketene kadar herkesi dışarıda tutan geriye yalnızca öfke, hüzün ve kendine duyduğu nefret kalan bir adam.
Um homem que insiste em travar a sua batalha sozinho, deixando todos de fora até que a dor o consuma não deixando nada mais do que fúria, tristeza e auto-desprezo.
Annene karşı duyduğun öfke, görünüşe göre seni hiç de hak etmeyen erkekler için hislerin.
A raiva contra a sua mãe, os seus sentimentos por tipos que aparentemente não a merecem.
Neden öfke problemleri yaşadığımı?
Por que tenho problemas de raiva?
Charlie, benim öfke terapistimdi aynı anda fobilerim için de Tom'a gidiyordum.
O Charlie era o meu terapeuta de raiva enquanto o Tom me consultava pelas minhas fobias.
Evet, fobi adamları öfke adamlarından bir parça korkarlar.
Sim, os terapeutas de fobias têm um bocado de medo dos terapeutas de raiva.
O öfke, sana çılgınca şeyler yaptırır.
Essa raiva, faz-te fazer coisas loucas.
Benim için Öfke'yi koruyun.
Vigiem-me o Fury.
Öfke, hüzün...
Raiva, tristeza.
Erkeğin orospusuymuş ve öfke sorunu varmış.
- Muito mau?