Ögretmenim translate Portuguese
1,226 parallel translation
Yarin onun icin harika bir gün olacak! Öyle degil mi, ögretmenim?
Amanhã é um dia maravilhoso para ela!
Özür dilerim, ögretmenim. Kalbini kirdim.
Professora desculpe, por a fazer chorar.
Ben bir öğretmenim.
Sou professor de liceu.
Benim öğretmenim değil.
Ele não é meu professor.
Artık ben de bir öğretmenim.
E eu agora também sou professora.
Lisede homoseksüel bir beden eğitimi öğretmenim vardı.
Eu tive um professor gay de ginástica no ensino preparatório.
Matematik öğretmenim olabilir
A minha professora de matemática.
Ama Biyoloji 4'te notlarım düşük ve öğretmenim, başarıyla ilgili sorunlarım olduğunu söylüyor.
Preferiria não o ver, mas chumbei a Biologia e o meu professor acha que tenho problemas de sucesso.
O benim öğretmenim. Öğretmenlere saygı duymak gerek.
Ela é uma professora e é para respeitar, mesmo os substitutos.
Bir öğretmenim var.
Tenho uma professora.
Zen öğretmenim bana hiçbir şeyin, zihni yoga gibi boşaltamadığını söylemişti.
O meu professor de Zen disse-me uma vez que não havia nada como o ioga para acalmar uma mente ocupada.
Zen öğretmenim bana ayrıca, mutluluğa giden tek yolun anı yaşamak ve gelecek için endişelenmemek olduğunu söylerdi.
O meu professor de Zen também disse que o único caminho para a plena felicidade é viver no momento e não nos preocuparmos com o futuro.
- Vekil öğretmenim ben.
- Sou a substituta.
Okulda öğretmenim yeteneğim olduğunu söylüyor.
O meu professor diz que tenho talento.
İspanyolca öğretmenim hep demişti : "Kulağın iyi, hafızan kötü."
A minha professora de Espanhol sempre disse : "bom ouvido, má memória".
- Öğretmenim olmanı istiyorum.
É um estudante. Quero que me ensines.
Ben öğretmenim.
Eu sou professora.
Lisede öğretmenim.
Dou aulas no liceu.
Orada öğretmenim.
Sou monitora lá.
Öğretmenim bana Junior demişti.
Ele chamava-me "Júnior", por isso...
Hatta öğretmenim Bay Benson'u da alma.
Nem a tia Aggie, ou o Sr. Benson da Escola de Leamy.
Bunu, öğretmenim olduğun için söylüyorsun.
Deve dizer isso, porque é o meu professor!
O benim öğretmenim.
Ele é o meu professor.
Abe Beame, Richmond lisesinde öğretmenim olan, New York valisi, gerçekten ciddi sorunlar yaşıyor Sam'in oğlu cinayetlerinden, olaylar Bronx'da meydana geliyor, bu arada.
E Abe Beame, que foi meu professor no Liceu de Richmond Hill e que agora é Mayor de Nova Iorque, está mesmo metido em sarilhos com os crimes do Filho de Sam, que se têm dado no Bronx.
Öğretmenim Bayan Andrews verdi.
Foi a minha professora, Sra. Andrews, que me emprestou.
Bunu okuyacağım, öğretmenim.
Vou já ler.
- Evet ben de öğretmenim.
- Sim.
Öğretmenim hastalandı.
- A minha "setôra" adoeceu.
Ben Amelia'yı oynayacağım. - Sen de öğretmenim Anhalt'ı. - Hayır, olmaz.
Vou fazer de Amélia e você faz de Anhalt, o pastor e meu professor.
Bütün dönem boyunca savaş sırasındaki Yahudilerden bahseden bir tarih öğretmenim vardı.
Minha professora de História... passou o semestre falando sobre os judeus durante a guerra.
Sonra öğretmenim bana, " Ruben, çok iyi bir piyanist olacaksın.
E nessa altura ela disse-me, "Rubén, tu vais ser um belíssimo pianista, tens muito jeito de mãos..."
Öğretmenim Allahın körleri daha çok sevdiğini söyledi, çünkü onlar göremiyormuş... Bende eğer öyle olsaydı, Bizi kör yapmazdı dedim... Çünkü böyleyken onu göremeyiz dedim.
O professor diz que Deus ama mais aos cegos porque não podem ver... mas eu disse-lhe que se assim fora, não nos teria feito cegos... porque assim não podemos vê-lo.
Öğretmenim!
Professora!
Ögretmenim'Seni seviyorum'dedi!
Também te amo, Dev A professora disse "eu amo-te".
Benim öğretmenim o.
É o meu professor.
Gençken, bana bir şey öğretmeyen bir sürü öğretmenim vardı.
Tive tutores imprestáveis que me ensinaram besteiras, mas...
Harika bir öğretmenim.
Eu sou óptima a ensinar.
Tekrar öğretmenim olabilir misin?
E, talvez, pedir-te para voltares a ser minha professora?
Jimnastikte bir öğretmenim var, şey için de öğretmenim olabilir.
Tenho um treinador para a ginástica. Posso ter um para...
Önceki öğretmenim de bana bağırıyordu.
A professora anterior também gritava comigo.
Bu şanslı bayan ingilizce öğretmenim.
A senhora felizarda é... a minha professora de Inglês.
Öğretmenim Coach Wilson'ı tanıyorsunuz... dudağında kabuklu bir yiyecek vardı.
Certo, sabes o meu professor de educação física, o Treinador Wilson? Ele tem uma coisa no canto da sua boca.
Pekala bu üç değildi. Bunu öğretmenim demişti.
Ok, olha, isto não é a terceira, foi o que a minha professora disse...
5. sınıf öğretmenim, "Deha, A'dan D'ye, B ve C'den geçmeden ulaşmaktır." demişti.
A minha professora do 5o. ano disse-me que a genialidade era ir de A a D sem ter de passar pelo B e o C.
Stajyer öğretmenim.
Estou a estagiar.
- O benim öğretmenim. - Öyle mi?
- É meu professor.
Ben bir öğretmenim. İngilizce'de "Xmas" diye bir şey yok.
Sou professora. "Xmas" não é uma palavra inglesa.
Haydi öğretmenim.
Vá, professor.
Ben bir öğretmenim James. Holiday Inn değilim.
Eu sou professor, James, não sou um hotel Holiday Inn.
Aslında öğretmenim.
- Sou professora.
Ben bir öğretmenim.
Eu sou um professor.