Ölürsem translate Portuguese
799 parallel translation
Bugün ölürsem, ilk ölen ben olmayacağım.
Não seria a primeira vez hoje.
Bak Edith, eğer ölürsem...
Ouve, Edith, se eu morrer...
- Eğer ölürsem dedim ve sen yaşarsan, Jack Laverie'yi ara.
- Disse que, se eu morrer, e tu não, fala com o Jack Laverie.
Ölürsem aşkımızda leke kalmayacak.
Se eu morrer, o nosso amor não terá mácula.
- Ben ölürsem... - Bunu söyleme!
- Se eu morresse, ela...
Eğer ben ölürsem bebeğimi alır mısın?
Se eu morrer tomas conta do meu filho?
Eğer ilk ben ölürsem?
Se eu tivesse de morrer primeiro?
Ölürsem, böyle ölmek istiyorum.
Se eu partir, é assim que quero partir.
Ben ölürsem, ona ne olur?
Se eu morrer que será dele?
ölürsem üzülür müsün?
Ficarias triste se eu morresse?
Bu teni değiştirip ölürsem de mutlu olacağım.
Se eu pudesse morrer também, ficava feliz.
Ben ölürsem, sadece cesurca ölmem için dua et.
Reza para que eu morra com bravura.
Bunu, yapmadan ölürsem cehennemde yanayım Tanrım...
Pai Nosso, que vá para o Inferno mas antes eu...
Ben... sana sormayı düşünüyordum, ben ölürsem ve bir oğlum olursa, senden alınmasına izin verme.
Eu também queria fazer um pedido... se eu for morto e tiver um filho... não deixe que o levem para longe.
" Ve ölürsem, hiç kimse bana acımayacak.
"E se eu morrer, nenhuma alma tenha pena de mim."
Sonra da ölürsem öleyim.
Depois, não me importo de morrer.
Ama beni dinleyin. 48 saat içinde ölürsem,... tek başıma ölmeyeceğim. O zaman 48 saat içinde ölürsünüz.
Então, em 48 horas, estará morto.
Eğer ben ölürsem para, şirketim tarafından ödenecek.
Se for eu a morrer receberão o dinheiro através do meu testamento.
Ölürsem üzüleceğim tek şey var.
Há uma coisa que lamento.
Ölürsem çelenk gönderirsin.
Não pensam em me levar uma coroa quando morrer?
Ölürsem... yalnız kalacaksın. Ama bana zalimce davranacaklar, daha önce yaptıkları gibi. Nazik olacaklar.
Se eu morrer ficaráa sozinha.
Ben, annemden önce ölürsem yabancıdan farkın kalmaz.
Se eu morrer antes de minha mãe, não é nada.
Ölürsem hiçbir şey alamazsın.
Se eu morrer não haverá nada para você.
Eğer ölürsem, tanrılar benimle birlikte değildi demektir.
E se eu morrer, é porque os deuses não estavam comigo!
Ve ölürsem, o güzel paralara dokunamayacaksın bile.
Se eu morrer, nunca deitarás as mãos àquele lindo dinheiro.
Ya ölürsem?
E se eu morrer?
Sanırım bir asker gibi ölürsem bizimkiler mutlu olur.
Os meus pais ficariam mais felizes se eu morresse como um soldado.
Kaybedince mızmızlık etmeyi sevmem, ama ölürsem onu öldür.
Detesto ser mau perdedor, mas quando isto acabar, se eu morrer, mata-o.
Ben ölürsem, bu kahrolası ülkenin yarısı da benimle gelir.
Veja, quando eu for, metade desta droga de país vai comigo.
Ben ölürsem farketmez!
Se eu morreu, não importa.
Eğer ben ölürsem, kızım ne olacak? Kızım Kobue ne olacak?
Se eu morrer... o que vai ser da minha filha... o que será de minha filha Kobue?
Ama ben ölürsem
Porém, se eu morrer
Ödülüm ne olacak ölürsem
Se eu morrer Qual será a minha recompensa?
Bırak yiyeyim. Ölürsem acım sona erer.
Deixem-me comer, se me matarem é melhor... assim acabará meu sofrimento.
Baba, ölürsem cennete mi giderim?
Se eu morrer, vou para o céu?
Kanserden ölürsem, yarısı senin suçun.
Se morrer de cancro, a culpa é sua.
Ben hapiste ölürsem, istemem ama olursa bir sebebi olacak.
Se morrer na prisão... Prefiro que não aconteça, mas se assim for... será por uma razão.
Bir şenliğin ortasında keman çalarken ölürsem ne olur biliyor musun?
Sabes o que aconteceria se eu morresse no meio de uma festa?
Ölürsem, gideceklerdir.
- Maya! Se eu morrer eles vão-se embora.
Ya senden önce ölürsem?
E se eu morrer antes de ti?
Ben ölürsem onun için iyi olmaz.
Ele não vai querer um pai morto.
Ölürsem, sana yaptığım kötülüklerden pişmanlık duyduğumu bil.
Se eu morrer, desculpa tudo o de mal que te fiz.
Eskiden şeytani bir yerde ölürsem ruhumun cennete gidemeyeceğini düşünürdüm.
Costumava pensar que se morresse num mau lugar, a minha alma não chegaria ao Céu.
Ruhum ancak bir Yuvarlak Masa Şövalyesi olarak ölürsem kurtulabilir.
A minha salvação é morrer cavaleiro da Távola Redonda.
Ölürsem, onun huzuruna çıkmak zorundayım. Bana çeliğin kuralını soracak.
Se eu morrer, terei de ir à sua presença ele perguntar-me-á, qual o enigma do aço?
Ölürsem belki dururlar.
Possívelmente parariam, se eu morresse.
Ölürsem de iki gün sonra Bakanlıkta olurum.
Se não, volto no dia a seguir, eh?
Ve şimdi kendimi uyumam için hazırlıyorum. Tanrı'dan ; eğer ki uyanamadan ölürsem... ruhumu koruması için yalvarıyorum... Tanrı'dan ruhumu yanına alması için yalvarıyorum...
Como me vou deitar, peço ao Senhor para a minha alma guardar e se morrer antes de acordar, peço ao Senhor para a minha alma levar...
Ben ölürsem, sen de ölecek misin?
Se eu morrer, você morrerá?
Ölürsem, o zaman ailem mahvolur!
Se morro, estou lixado. A minha família está lixada.
Ya ben ölürsem?
E se eu morrer?