Önden translate Portuguese
2,966 parallel translation
Önden buyur.
Depois de si.
Biz önden gireceğiz. Hadi gidelim!
Nós vamos pela frente.
Biz önden gireceğiz.
Nós vamos pela frente.
- Önden buyur. - Ne?
O quê?
- Önden sen.
- Depois de ti.
Kemiğin oldukça içine girmiş. Eğer kurban önden gelen bir saldırı sonucu yaralandıysa silahın boyutunu bulabilmemiz lazım.
Se a vítima foi esfaqueada num ataque frontal, podemos descobrir o comprimento da arma.
Katil, kurbanı önden bıçaklayıp, bıçağı arkasından çıkarmak zorunda kalırdı.
O assassino teria que esfaquear a vítima pela frente, mas puxar a lâmina por trás.
Bu ayrıca önden arkaya doğru görünen çiziklerde açıklar.
Isso também explica, o arranhão da frente para trás.
Havada kalarak en önden yer tutmuş oluyorlar.
Permancer no ar coloca-a numa posição privilegiada.
Önden buyur.
Depois de ti.
Bayanlar önden.
As senhoras primeiro.
Önden buyurun.
Depois de ti.
Önden buyurun bay Axe.
Depois de si, Sr. Axe.
Ben önden giderim.
Contem comigo.
- O da önden seni kolluyor.
E a bebé guarda-lhe a frente...
- Önden buyur, iyi işti Jess.
Bom trabalho, Jess.
- Pekâlâ, bayanlar önden buyurun.
- Muito bem, senhoras, façam favor.
Önden buyur canım.
Mostra o caminho, querida.
Önden buyur Ziva.
Depois de ti, Ziva.
Önden Vicodin aldın sonra da iki kurabiye mi yedin?
Tomaste Vicodin e depois comeste dois biscoitos?
- Genelde önden gider.
- Sim. - É cedo de mais.
Eğer önden bilgimiz olursa, başlarız.
Se soubermos algo antes, avançamos.
Ben önden gideceğim, bölgeyi korumak için.
Vou à frente, para ver se o local é seguro.
Önden sandalyenin arkasına kadar girmiş.
Atravessou o corpo todo e atingiu a cadeira.
Ona önden arkaya kadar saplanmıştı.
Ela atravessou-o.
Ben kafama göre sandviç siparişinizi önden verdim. Aslında çoğu kişi Jay Pritchettlar'ını paket yaptırıp gidiyor.
Arrisquei e fiz um pedido da sua sanduíche... embora a maior parte das pessoas goste da Jay Pritchett para levar.
Yollara barikat kurdular ama şüpheli önden başladı.
Bloquearam a estrada, mas o suspeito leva vantagem.
Liderler önden giderler.
Os líderes lideram do fronte.
Ben önden gideyim.
Deixa-me ir à frente.
Hem önden, hem ortadan iki bilet!
Dois lugares centrais na primeira fila, meu!
- Önden sen Beetle, git!
- Besouro na frente, vai!
Ama gerçek profesyoneller önden açmaya çalışır.
Mas os verdadeiros profissionais vão pela frente.
Bu cam sistem yüzünden önden açılması zordur.
A frente é mais difícil por causa desta dupla fechadura de vidro.
Hayır, önden gireceğim.
Não, eu vou pela frente.
Önden arayıp bir şişe sipariş ettim.
Liguei antes e pedi uma garrafa.
Önden gideceğim.
Vou na frente!
- Mobil birimler önden ve arkadan bütün girişleri tutsunlar.
Cubram o acesso pela frente, selem as traseiras com os carros.
Hatta kuyruğa önden bile girebilirsin.
Estaria na frente da fila. A minha sogra.
Önden yürü, arkana saklanacağım. Çünkü New York'un en nefret edilen kadınıyım.
Aproxima-te e eu escondo-me atrás de ti, visto que sou a mulher mais odiada de Nova Iorque.
Bayanlar önden.
Senhoras primeiro.
Önden ben gider, sol kanadı ve önü kollarım.
Eu avanço e cobro o flanco esquerdo e frontal.
- Önden buyur.
Depois de ti.
- Önden buyur.
- Tu primeiro.
Önden sen.
Escadinha para si.
Önden dolaşın.
Vão pela frente. Pela frente.
Önden git anne.
- A mãe manda.
Önden buyurun.
Esteja à vontade.
Sen önden git. Parker ve ben beraber atlayacağız.
Tu vais primeiro.
Önden sen.
Primeiro você.
Siz önden, albay.
Tu primeiro, Major.
Önden buyur.
Podes entrar.