English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ö ] / Önümüzdeki

Önümüzdeki translate Portuguese

5,605 parallel translation
Önümüzdeki 24 saat çok önemli.
As próximas 24 horas serão cruciais.
Önümüzdeki sene ilkbaharda evlensek nasıl olur?
E se adiarmos até a primavera do ano que vem?
Önümüzdeki perşembe bir tane asiago alacaksın.
- Vais ter um Asiago na próxima quinta.
Önümüzdeki birkaç sene striptiz kulübü yuvanız gibi olacak.
Durante os próximos anos, o clube de strip será a vossa casa.
- Önümüzdeki ay bir tane olacağını duydum.
Olhe, eu só preciso de refazer o teste. Ouvi dizer que haverá um no mês que vem.
Önümüzdeki yarım saat içinde bir elbiseyle ilgili bir karar vermem lazım ama model gelmemiş.
Tenho de tomar uma decisão na próxima meia hora sobre um vestido desta edição e a modelo não apareceu.
Sanırım önümüzdeki hafta işe geri döneceğim.
Acho melhor voltar ao trabalho para a semana.
Merhaba, ben Will. Önümüzdeki birkaç saat için sizin bakıcınız olacağım. Esarete başlayalım mı?
Olá, sou o Will vou tomar conta de vocês estas horas, vamos começar o "Bondage"?
Önümüzdeki beş yılda hayvan nüfusunun eski haline döneceğinden eminiz.
Temos a certeza de que, nos próximos cinco anos, a população de animais se restabelecerá como antes.
Bu ülke önümüzdeki yıllarda petrol üreticisi olabilecek.
Nos próximos anos, este país poderá tornar-se... NÃO EXECUTIVO DA SOCO... um produtor de petróleo.
Galiba önümüzdeki aylarda onunla fırsat buldukça bir araya gelmeye devam edeceğim. Faaliyetlerini izlemek ve ondan bilgi almak için.
Acho que, nos próximos meses, vou encontrar-me o mais possível com ele para saber como vão as atividades deles e tentar sacar-lhe mais informações.
Biz ihtiyacım olacak ediyoruz edin önümüzdeki 48 saat boyunca şirket.
- Não. Precisamos da tua companhia nas próximas 48 horas.
Herhangi bir kalıcı hasara uğramamış olsada önümüzdeki 24 saat belirleyici olacak.
Se ela sofreu ou não algum dano permanente... só o saberemos, nas próximas 24 horas.
Artık onlarla başa çıkabilecek bir başkanımız olduğuna göre Sovyetler, önümüzdeki yirmi yıl boyunca sağdan, soldan, çaprazdan darbe almaya başlayacak.
Os soviéticos vão levar porrada de todos os lados nos próximos 20 anos agora que temos um presidente que sabe lidar com eles.
Muhtemelen önümüzdeki birkaç saat içinde.
Provavelmente dentro das próximas horas.
Laptop'ından anladığımıza göre Lauren oldukça organize biriymiş. Ama önümüzdeki hafta için plan ya da bilet bulmadık.
Pelo computador de Lauren, ela era muito organizada, mas não encontramos planos nem reservas de passagens.
Onları gemiye önümüzdeki ayın 15'inde teslim edeceğiz
No 15º do próximo mês enviem-nos para a embarcação.
Şansımıza, bize zarar verecek kadar yakın olan yıldızların hiçbirinin önümüzdeki bir kaç milyon yıl içinde bir süpernovaya dönüşme ihtimali yok.
Felizmente para nós, nenhuma das estrelas suficientemente próximas deverá explodir em uma supernova nas próximas centenas de milhões de anos.
Bunu yaparsak, önümüzdeki 100 bin yıl içinde karşılaşma ihtimalimiz olan hemen her sorunla başa çıkabiliriz.
Se o fizermos, resolveremos quase todos os problemas com que nos depararemos nos próximos 100 mil anos.
Önümüzdeki 14 milyar yılın Kozmik Takvimi nasıl görünecek?
Como seria o Calendário Cósmico dos próximos 14 mil milhões de anos?
Orijinal Kozmik Takvim Evren'in doğumundan şu âna kadar geçen süreyi kapsıyorsa önümüzdeki 14 milyar yılın Kozmik Takvimi neye benzer?
Se o Calendário Cósmico original inclui todo o tempo, do nascimento do universo até este preciso momento, como seria o Calendário Cósmico dos próximos 14 mil milhões de anos?
Ama vicdanını rahatlatmak için önümüzdeki çok önemli günleri gözaltında geçirmek istiyorsan keyfin bilir.
Mas se quer passar os dias cruciais que aí vêm em custódia para apaziguar a sua culpa, esteja à vontade.
John... Bugün şanslıydık ama önümüzdeki günlerde bu kadar şanslı olamayabiliriz.
John... hoje tivemos sorte, mas podemos não ter tanta sorte nos próximos dias.
- Önümüzdeki 24 saat süresince onu dikkatle takip etmenizi istiyorum.
Por isso quero que fiquem de olho nela nas próximas 24 horas.
Önümüzdeki on beş dakika yok.
Ainda tens 15 minutos.
Önümüzdeki 24 saat içersinde ya para, ya da kız.
Nas próximas 24 horas o dinheiro ou...
Önümüzdeki hafta.
Na próxima semana.
Önümüzdeki birkaç güne toplantılarınızı arttırmak istiyorum.
Ok. Para os próximos dias, gostaria de aumentar as vossas sessões.
Bu model daha önümüzdeki birkaç ay boyunca satışa çıkmayacak bile. Ama Rudy'nin yardımıyla erkenden alabildim.
Este modelo só vai estar no mercado dentro de alguns meses, mas fiz o Rudy puxar uns cordelinhos.
Tandon efendim, önümüzdeki hafta üst kurul toplantısı olacağını duydum.
Ouvi dizer que vai haver uma reunião do alto comando na próxima semana.
Ayrıca kriket sezonu önümüzdeki ay açılıyor.
Além disso a temporada do cricket, começa no próximo mês. Bom para o negócio.
Önümüzdeki en büyük engel bir pelerini onarmaksa hiçbir sorunumuz yok demektir.
Se remendar um manto é o nosso pior problema, estamos bem.
Önümüzdeki iki günde bir şeyler almayı umuyordum.
Esperava conseguir um pouco nos próximos dois dias.
- Önümüzdeki hafta.
Começo na semana que vem.
Bill'e belki önümüzdeki sömestr geleceğimi söyledim.
Falei com o Bill sobre talvez no próximo semestre.
Fiona önümüzdeki 90 gün hapiste olduğu için faturaları ödemenin bir yolunu bulmam lazım.
Tenho de resolver esta situação, ver como vou pagar as contas nos próximos 90 dias enquanto a Fiona está presa.
Ama önümüzdeki iki hafta tam bir işkence olacak.
Mas as próximas duas semanas vão ser uma tortura.
Yine de adamlarının ödülleri önümüzdeki hafta sona erdiğinde tam olarak küçük bir ordusu olacak ve General Howe artık savaş köpeklerini kullanmayacak.
Ainda assim, quando os subsídios dos seus homens terminarem, na próxima semana, ele vai ficar com um exército em falta, e o General Howe vai deixar de ter uso para os cães de guerra.
Önümüzdeki iki saat içerisinde çocuğu teslim etmezsen senin, Adalind'in ve annenin ölümü için emir veririm.
Se não entregares o bebé dentro de duas horas, vou dar a ordem para te matarem, matar a Adalind, e a tua mãe.
Önümüzdeki hafta şehre gelmeni dört gözle bekliyorum.
JUDY : ESTOU ANSIOSA PELA TUA VISITA SEMANA QUE VEM.
Önümüzdeki iki saat içerisinde çocuğu teslim etmezsen senin ve Adalind'in ölümü için emir veririm.
Se não entregares o bebé nas próximas duas horas, darei ordem para te matarem e para matarem a Adalind.
Önümüzdeki günlerde, daha fazla kan dökülecek ve hiçbir yer güvenli olmayacak kilitli kapılarınızın arkası, caddeleriniz ve, yediğiniz yer bile.
Nos próximos dias, será derramado mais sangue. Não haverá lugar onde possam estar seguros, nem atrás das portas trancadas das vossas casas, nas vossas ruas nem nos lugares onde comem.
Dewey Crowe'un önümüzdeki 45 dakika içinde nerede olacağı bilgisine sahibim.
Estou na posse dos meios para te dizer onde o Dewey Crowe vai estar nos próximos 45 minutos.
Kaba olmaya çalışmıyorum baba ama annem önümüzdeki 20 sene boyunca onun kıçını silmek zorunda kalırsa?
E se a mãe tiver que lhe limpar o rabo, nos próximos 20 anos?
Klaus önümüzdeki birkaç saat boyunca en güçsüz durumunda olacak.
O Klaus estará no seu ponto mais fraco durante as próximas horas.
Cumhuriyetçi Parti'yi önümüzdeki seçimlere, yüksek vergilerle ve ucuz savunma planlarıyla götürmeye niyetim yok.
Não tenho a intenção de liderar o partido republicano nas eleições do próximo outono com uma plataforma de maiores impostos e defesa barata.
Ve önümüzdeki dakikalarda takınacağınız tavır onlara katılıp katılmayacağınızı belirleyecek.
E os teus actos nos próximos momentos irão determinar se se juntam a eles ou não.
Önümüzdeki mi?
Desculpa.
Önümüzdeki elli yıl içersinde, belki de daha önce, her şey bitecek.
Daqui a 50 anos ou até antes, estará tudo acabado.
Önümüzdeki ay.
No mês que vem.
Önümüzdeki 3 saat içinde bunları yaparsanız oğlunuz eve döner.
Ela vai ter um veículo à nossa espera do outro lado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]