English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ş ] / Şarap

Şarap translate Portuguese

8,249 parallel translation
Bu sadece şarap.
É só vinho.
Şarap mahzenine gidiyorum ben.
Vou à adega.
Özel bir şarap tercihiniz var mı?
Alguma preferência pelo vinho?
Ön tarafı bir mağaza gibi olacak ya da bir şarap dükkanı gibi...
A parte da frente seria uma loja durante o dia... Na segunda-feira, começamos a demolir e abrimos em Abril.
Bir kadeh şarap al.
Bebe um copo de vinho.
Ve güzel bir şişe şarap açmak gibi... Kapitalizmin en iyi örneklerinden biri olacak.
Seria o melhor do capitalismo.
İyi olabilirdin Bu gece burada olabilirdin Şarap kadar tatlı olabilirdin
Ripadas por :
Duncan dalınca uykuya iki hizmetkârını şarap sunup içki âlemiyle öyle bir kandırırım ki duman olur beynin muhafızı hafıza. Aklın yerinde imbik kalır yalnızca.
Quando Duncan estiver a dormir, cuidarei de embriagar os seus dois guardas, de tal modo que a memória, guardiã da mente, seja vapor e o receptáculo da razão um mero alambique.
İki kadeh kırmızı şarap içtin ve içindeki Katolik kız ortaya çıktı ve...
Bebes dois copos de tinto e salta-te a católica.
Bunu duyduğuma üzüldüm, güzel bir şişe şarap almıştım.
Lamento muito. Comprei uma óptima garrafa de vinho para nós.
Neden bütün olan biteni güzel bir şişe şarap eşliğinde bana anlatmıyorsun?
Conta-me tudo enquanto bebemos uma boa garrafa de vinho.
Şu anda içtiğiniz şarap ise 89 yılından kalma bir Folgore.
Agora, o vinho que estão a beber é um Folgore de 89.
Düzgün içmedikçe başka şarap yok sana.
- Olá. Chega de vinho, a menos que te levem a casa.
- Şarap şişeleri patladı.
- O que se passa? - As garrafas de vinho rebentaram!
Memnun kalmamanıza şaşırdım doğrusu. Birçok kişi evlerinin önceki şarap üreticilerinin ruhları tarafından işgal edildiğini söyler.
Estou surpreendido por ouvir a sua queixa porque, a maioria das pessoas adorava poder dizer que as suas casas estavam assombradas pelos espíritos dos antigos vinicultores.
Şarap içtiğimde üzümü, toprağı, havayı hissedebiliyorum.
Quando bebo vinho consigo... sentir as uvas, o solo e o clima.
- Güzel şarap mı?
- O bom vinho?
Şarap listesine bakmak ister misiniz?
Querem ver a carta de vinhos?
Biraz hamus esintisi olan beyaz şarap almayı düşünüyorum. Elbette seyreltilmiş olacak.
Costumo gostar de branco granuloso como húmus, depois de diluído, obviamente.
Şarap nasıl şipariş edilir bilmiyorum.
Não sei como pedir vinho.
Bir kadeh boktan şarap yeter onlara.
Só precisam de um copo de vinho.
Ham hum şarap-o
Vinho
Şarap bu.
É vinhaço.
Kutudaki şarap mı?
- Isso é vinho em pacote?
Bir gece evine kapan, eline şarap kadehini al orgazmlara doy bence.
Isso, escolhe uma noite e abre uma garrafa de rosé, e tem vários orgasmos.
Biraz daha şarap isteyen?
Quem quer mais vinho?
Minnie'yi bize biraz daha şarap almaya göndermeliyiz.
Devíamos pedir à Minnie para ir comprar mais vinho para nós.
- Evet, güzel şarap.
- Pois é, é bom.
Bir kadeh şarap ister misin? Ben şarap içmek istiyorum da.
Queres um copo de vinho?
Çok fazla şarap içtim ve kendimi tam anlamıyla utandırdım.
Bebi demasiado vinho e fiz figura de parva.
- Şarap ister misin?
- Vinho?
Jest için sağ ol, umarım seninkiler şarap için çok ileri gitmez...
Agradeço o gesto, Dickie. Embora ache que os seus rapazes não gostam de vinho, não é?
Yarım şişe şarap içmişti.
Foi só meia caixa de vinho.
Sanırım bu şarap ev sahibinin...
Ou, acho que é o vinho dele, ou...
- Ned aşağıda hiç şarap var mı?
- Ned, há vinho lá em baixo?
- Biraz... şarap biraz fazla, ama...
Estou um pouco... aquele vinho foi um bocadinho demais, mas...
Annie, sana bir bardak şarap ısmarlayabilir miyim?
- Posso oferecer-te um copo de vinho?
Sana bir bardak şarap ısmarlamama izin verirsen, bir daha asla Paris'in sol yakasında ipimi asmayacağım.
Se me deixares pagar-te um copo, nunca mais penduro a minha corda no Bairro Latino.
Meğerse bu öğlen gölde - daha çok bataklık - balık tutma yarışması da varmış ve bu balıkçılar ben yürümeye çalışırken şarap içiyor, bana alaylar savuruyor ve gülüyorlardı!
E os pescadores estavam a beber vinho. Berravam-me insultos. Riam-se de mim, enquanto eu tentava trabalhar!
Mahkeme'nin adamlarına yiyecek ve şarap sunarak onların aklını çelmeyi öneriyorum.
Proponho assim que distraiamos os homens da corte oferecendo-lhes comida e vinho.
- Şarap ister misin, kutsal adam?
Algum vinho, homem santo?
İlacımı içmek için biraz daha beyaz şarap alabilir miyim lütfen?
Posso beber mais vinho para ajudar a tomar os comprimidos, por favor?
Muhtemelen bir kaç Avrupalı oligarkın para aklamak için kullandığı bir yer olsa gerek. Bir de bize şarap bırakmışlar.
Provavelmente, deve pertencer algum oligarca europeu que o usa para lavar dinheiro e deixaram-nos vinho.
Şarap vardı.
Havia vinho.
Uyutan şey şarap değil.
Não era o vinho que estava com drogado.
- Beyaz şarap.
- Só quero um vinho branco.
Şifalı şarap lazım.
Preciso de vinho medicinal.
Ama karım şarap içer.
Mas depois ela bebe vinho.
Şurada güzel etiketli bir şarap varmış.
Está aqui uma com um rótulo bom.
Biraz daha şarap alır mısınız?
Está bem. - Sim. Eu fico bem.
- Sadece şarap.
É vinho.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]