Şekerleme translate Portuguese
1,059 parallel translation
Öğleden sonra, büyükler şekerleme yaparken...
À tarde, enquanto os adultos dormiam uma soneca...
- Biraz da şekerleme.
- E uns rebuçados.
Max ne zaman üzülse bir şekerleme yapar.
Ele precisa de uma sesta nestas alturas.
Mongo'ya bir paket şekerleme!
Rebuçado para o Mongo!
En zor kısmı şekerleme fikrini bulmaktı.
O mais difícil foi inventar o rebuçado.
Ya da ; "Tek tek tekerleme, üstü kaymak şekerleme"
Ou, "Fumaça nos Olhos, Somos Noivos, Amor, Amor"?
- Şekerleme.
É um "mushie".
Onu şekerleme kokusunu alacak şekilde eğittim.
Treinei-o para farejar "mushies".
Albay Tigh, Boxey Muffy'i şekerleme kokusunu alacak şekilde eğitti.
Coronel Tigh, o Boxey treinou o Muffy para farejar mushies!
Omega, buraya biraz şekerleme göndersinler.
Omega, mande vir alguns mushies para aqui.
Sence Köln'de şekerleme mi yapıyoruz?
Acham que dormimos a sesta em Colónia?
Daha çok şekerleme!
Mais convicção!
Şekerleme.
- Um. Uma bala.
Şekerleme.
Bala.
Her cevabın için sana bir kutu şekerleme vereceğim.
Te dou uma caixa de balas chegando a superfície.
Evet hayatım, daha sonra bir şekerleme yaparım.
Querida, durmo uma sesta mais tarde.
O benim çalar saatim, şekerleme yaptığım zamanlar için.
- É o meu despertador da sesta.
Ev yapımı şekerleme, havuçlu pasta, cevizli ekmek.
Doces caseiros, bolo de cenoura, pão de nozes.
Billie, Ben ve Ted yemekten önce otelde şekerleme yapacağız.
Billie, eu e o Ted vamos para o hotel dormir uma sesta até ao jantar.
Bu da şekerleme.
Olha, isto é Pez. Rebuçados.
Yemekten önce şekerleme yapacağını söyledi.
Ele não disse que dormiam a sesta antes do jantar?
Bu ne biçim bir şekerleme şimdi?
Que género de doce é este?
Öyleyse neden daha geleneksel şekerleme alanına geçmiyorsunuz? Pralin ya da limonlu krema gibi. Çok popüler bir aromaymış.
Bem, porque não muda para áreas mais convencionais da doçaria, como praliné ou creme de lima, um sabor muito apreciado, segundo julgo saber, ou delícia de morango?
Sophie, işten sonra şekerleme yapıyor olmalı.
A Sofia deveria tirar uma soneca apos o trabalho.
- Yanında hiç şekerleme var mı?
- Tens rebuçados?
Zelig iyiydi, şekerleme yapıyordu, sandalyesini oturup kitap okuyordu.
Ele estava bem. Cochilava, sentava para ler.
Biri yakıt tankımla şekerleme oyunu oynamayı denemiş. İçine şeker atıp, motoru tıkamak istemiş.
Alguém tentou pregar-me uma partida, deitando açúcar no tubo da gasolina para engasgar o motor.
Çok güzel gözüküyorsun, şekerleme.
Olá, docinho. Estás com um ar manhoso.
Nasıl olur da şekerleme yemeyi düşünebilirsin, hele de buradan sağ çıkma şansımız neredeyse...
Como pode pensar em comer doce...
Elma, üzüm, tarçın, kuşüzümü, limon... kraker, şeker, portakal, hindistancevizi, un, tuz, biber... karanfil, yumurta ve çocuklar için şekerleme istiyorum.
Sofia, preciso de maçäs, passas, canela, amoras, Iimöes... bolachas, açúcar, laranjas, noz moscada, farinha, sai, pimenta... cravinho, ovos e doces para os miúdos.
Yanınızda şekerleme var mı?
Ninguém tem um chocolate?
Şekerleme ister misin?
Quer uma barra?
Merak ediyorum eğer kısa bir şekerleme için zamanımız varsa.
Pergunto-me se tenho tempo para uma sesta antes de...
Sanırım benim şekerleme zamanım geldi. Vaktimiz olsa da olmasa da.
Penso que farei a minha sesta quer tenha tempo ou não para ela.
Ben biraz şekerleme yapacağım.
Preciso de dormir um pouco.
Tamam Charlie'de sana şekerleme almaya gider.
Ali vai o Charlie para ir buscar um gelado.
Bir şekerleme. - Bir paket sigara. - Bak evlat, kefaletle çıktın, değil mi?
Saiu sem fiança de novo!
Baban ambrosia istiyor, bu yüzden şekerleme lazım olacak.
O pai quer a Ambrosia, por isso acho que vamos apanhar aqueles mini-biscoitos.
Sanırım, biraz şekerleme yapacağım.
Acho que vou tirar uma soneca.
Şekerleme yaptığı bir sırada saçlı bir çocuk başının yanına yansıtıcı bir cisim koymuş. Sonuç olarak ünlü bovling topu temizleyicisindeki kafa numarasını uzunca bir süre yapamayacak.
Uma criança cabeluda apontou um reflector à sua cabeça enquanto dormia e ainda vai levar muito tempo até que ele possa voltar a fazer a sua famosa rotina de limpeza de cabeça na bola de bowling.
- Şekerleme işi mi?
- Uma confeitaria?
Şekerleme işi, ha?
Um negócio de confeitaria?
Demek şekerleme satarak, güzel evler ve ısmarlama takımlar elde edebiliyorsun.
Tens uma bela casa, vestes roupas feitas por medida e vendes doces...
Şekerleme işi bambaşka bir iştir.
O negócio de confeitaria é próspero.
Belki ben de şekerleme işine girsem iyi olur.
Eu também devia meter-me no negócio de confeitaria.
"Sugar Phil'in Şekerleme Dükkanı"
"Confeitaria Sugar e Phil".
Bana şekerleme işi yaptığını söylemiştin. Meğerse aradığım kişi senmişsin.
Disseste que tinhas uma confeitaria e afinal és o Ray que procuro.
Sadece biraz şekerleme uykusu çekmeme rağmen, onca yol katetmenin neden beni hala yormadığını anlamadım gitti.
Sabe, o mal está em não se ter os livros certos.
Şekerleme.
- Se eu sair, eles também?
Şekerleme mi Al?
Estás transtornado, porque foste tu que as pagaste.
Yine mi şekerleme?
O Ramirez não se devia ter levantado.