Alışkanlık translate Russian
842 parallel translation
"Uzun bir yanlış anlaşılma sonucu doğmuş bu alışkanlık bizi uzun yıllar boyunca aynı yatağı paylaşma yoluna itti."
Эта привычка родилась от простого недоразумения, что свела нас в постели на несколько лет.
- Hiç edinmediğim bir alışkanlık.
У меня нет такой привычки.
Üzgünüm, alışkanlık.
Сила привычки.
Bu, alışkanlık mı yoksa aşk mı bilmiyorum ama... eğer beni terk edersen çok mutsuz olacağım. Bunun olmasını istemiyorum.
Я не знаю, любовь это, или сила привычки, но если ты оставишь меня, я буду очень несчастна.
- Hiç bu kadar geç de kalmamıştım. - Alışkanlık meselesidir.
Не ложилась так поздно.
- Sakıncalı bir alışkanlık.
- Опасная привычка, мистер Оакли.
Bu seferlik anlattıklarını kabul ediyorum. Ama bana yardım etmeyi alışkanlık haline getirme.
На этот раз я воспользуюсь твоей информацией, но не привыкай к этому.
Alışkanlıktan daha fazla alışkanlık yapan bir şey yoktur.
Ни к чему так не привыкаешь, как к жизни.
Alışkanlık haline gelir.
Это войдет в привычку.
Tuhaf bir alışkanlık!
Странная привычка!
Tastamam bu. Bir alışkanlık.
- Это всего лишь привычка.
Her şey burada, çalışanların sıkı takip edilmiş alışkanlıklarından alarm sistemine, kapılardaki kilitlerin türlerinden Kasanın vaziyeti ve yaşına...
Все предусмотрено. Тут детали системы безопасности. Типы винтов.
Sonra durdum çünkü fark ettim ki hoşuma gitti ve alışkanlık olsun istemedim.
Я быстро это бросил, потому что оказалось, что мне это нравится. Я не хочу становиться рабом своих пристрастий.
Alışkanlık yapmaya başladı, değil mi?
Это входит у тебя в привычку, не так ли?
Çok fazla soru sorarım, alışkanlık gibi.
Я задаю много вопросов, это моя привычка.
- Kötü bir alışkanlık.
Плохая привычка.
Bu aileden gelen, kötü bir alışkanlık.
В нашей семье это дурная привычка.
- Oh, tabi ki, alışkanlık işte.
- Да все в порядке, я уже привык.
Aynı zamanda kötü bir alışkanlık.
А также хороших манер!
Sanırım ben hastanedeyken bu sende alışkanlık haline geldi.
Я полагаю, это началось с тех пор, как я был в больнице.
Saygın hastam, son günlerde kakaonun yerine brendi koymayı alışkanlık edindi.
Не заменил ли мой ученый пациент какао на бренди?
- Alışkanlık. Yanından güzel bir kadın geçince seni hep izlemek zorundaydım.
Когда появляется хорошенькая женщина, я всегда должна следить за тобой.
İğrenç bir alışkanlık.
Такая вот отвратительная привычка.
Onu takmayı alışkanlık edin.
Привыкай носить её.
Dâhiliğe gelince, hiç yakalanmadığım kötü bir alışkanlık.
Что касается гения, то этой привычки я так и не приобрел.
- Alışkanlık, sanırım.
- Думаю, привычка.
Bunu alışkanlık haline getirme.
Не делайте из этого привычку.
Bu şekilde olursak bizi hiçbir şey ayıramazdı. Tek korkulacak şey, ilgisizliğin alışkanlık haline gelmesiydi.
Чем-то, что дышит со мной и что ничего не сможет разрушить, кроме вялой безразличности и рутины, которую я вижу как единственную угрозу.
Zamanın ve alışkanlıkların etkilerinden sakınıp sonsuza dek hep böyle kalacaktık.
Объединенные чем-то, что сильнее времени и рутины ".
- Alışkanlık oldu.
- И потом я привык.
- Güzel bir alışkanlık.
- Ничего себе привычка.
Bu iyilik yapmanız çok ince... bir davranış ama bu şekilde insanları öldürmek kötü bir alışkanlık.
Мне не следовало бы это говорить после спасения, но убийство людей - это плохо.
- Kötü bir alışkanlık.
Вы правы. Дурная привычка.
Berbat bir alışkanlık.
- По-моему, это отвратительно.
Balık araştırmaları için tasarlandı : derin deniz balıklarının yumurtlama alışkanlıkları.
Она создана для изучения икрометания глубоководных рыб.
Sana para verdiklerinde insanların dizlerine bakmak gibi gibi nahoş bir alışkanlık edinmişsin.
Любезный, у вас отвратительная привычка таращить глаза на колени человека, который дал вам целую крону.
Av köpeği gibi buzları çiğnemek sende bir alışkanlık.
Ты его съедаешь, вот и все. У тебя такая привычка появилась - грызешь лед, как кокер-спаниель.
- Konuş. Kızınız Bağdad'a gitti ve orada kötü alışkanlıklar edinmiş. Biz onu Bağdad'ı asla ziyaret etmemesi için uyarmalıyız.
Раз царевна попала в Багдад и там набралась дурного, значит, надо ее уговорить, что она не попадала в Багдад.
General öldürmek alışkanlık yapabilir.
Я скоро привыкну убивать генералов.
Bu sende kötü bir alışkanlık yaptı. Farkında değilsin ama öyle.
Вы не знаете о ней, но она у вас есть.
- Bir alışkanlık.
- Это ее привычка.
Bu alışkanlık değil, hoşuma gittiği için yapıyorum.
Мне нравится.
Başımı belaya sokmayan tek alışkanlık.
Единственная, от которой мне не скучно.
Alışkanlık oldu.
Это стало привычкой.
Alışkanlık haline getirmemeye çalışıyoruz.
Мы пытаемся не делать из этого привычку.
Artık eski alışkanlığım kalmadı.
Видно, я отвыкла быть беременной.
Alışkanlık.
- Привычка.
Maalesef arada bazen kıkırdama alışkanlığı da var..
У него еще есть печальная склонность хихикать.
Alışkanlık mı?
- Извините, сэр?
- Alışkanlık işte.
- Привычка.
- Eski bir alışkanlık.
Это старая привычка.