English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ D ] / Diye sordu

Diye sordu translate Russian

579 parallel translation
Güzel! "Devam edecek misiniz?" diye sordu krupiye.
У него тоже 9. Как хорошо!
Buradaki aptal görevli, bay Graham'le mi yoksa bayan Graham'le mi görüşeceksiniz diye sordu.
Этот дурень портье сказал, что это комната мистера и миссис Грэм.
"Gazeteci misin, muhabir mi?" diye sordu.
Он спросил "Ты журналист или репортер"
Bana "Hey, Marty'im için tanıdığın güzel bir kız var mı?" diye sordu.
Она спросила меня : "Ты не знаешь милую девушку для Марти?"
Starbuck, gece ardiyede kalabilir miyim diye sordu, evet dedim.
Старбак спросил, может ли он провести ночь в сарае, и я разрешил.
Ama Adam bir Calvados ( Elma Şarabı ) var mı diye sordu.
Он... закрывает его. Незнакомец подходит к стойке, заказывает Кальвадос.
Babasını tanıyor muyum diye sordu, ki tanırdım onu.
Он спросил, не знал ли я его отца. Которого я действительно знал.
Pekala, Herneyse. Babam en sonunda diğer misyonerlere ikici el bir oyuncak bebekleri varmı diye sordu.
И поэтому папа попросил, чтобы в миссию прислали какую-нибудь маленькую старую куклу.
Her neyse, yaklaşık yedi ay önce bu avukat, Bay O'Shaughnessy, yalnız bir adamı teselli etmem karşılığında haftada bir yüzlüğü kabul eder miyim diye sordu.
Хотя, семь месяцев назад, он назвался адвокатом, мистером О'Шонесси спросил меня, не могла бы я развлечь одинокого мужчину и заработать сотню в неделю.
"Neredeyiz?" diye sordu Profesör.
"Мы где?" - спросил профессор.
Haritam var mı diye sordu.
Он спросил, нет ли у меня карты.
Neden onu sinemaya götürmüyorsun? " diye sordu.
"Лучше своди его в кино".
- Evet, doktor gördü. Hemen bu çocuk ne yedi diye sordu?
Он спрашивает : "А что ребёнок ел?"
" Karadağlara, neden evlenmiyorsun diye sordu rüzgar.
"Почему ты не женишься, высокий Бескиде", - спрашивает ветер черную Гору.
"Neden evlenmiyorsunuz?" diye sordu rüzgar Karpatlara?
Почему ты не женишься, высокий Бескиде...
'diye sordu.
"Ты поела?"
'diye sordu,.. ...'Kâhyalığının hesabını ver bakalım. Bundan böyle kâhyalık yapamazsın!
дай отчет в управлении твоем, ибо ты не можешь более управлять.
"Başka bir davada çalışıyor mu?" diye sordu.
Ну, он спросил, "Он работает над чем-нибудь еще для тебя?"
Konuşuyorduk da... Müdür Bey yarın Etna'ya bir gezi düzenlesek olur mu diye sordu.
капитан спросил возможна ли завтра прогулка к Этне.
Sana kaç para diye sordu, kaç kişi diye sormadı.
Он спрашивает у вас сколько стоит, а не скольким придётся заплатить.
Muhabir, yetiştirdiğim biri var mı diye sordu. 'Bütün gözde yıldızların vardır.'dedi.
Репортёр спросил, продюссирую ли я кого-то, и сказал, что у всех крутых звёзд есть протеже.
Hem de herşey bu kadar güzelken " diye sordu.
"Когда всё шло так хорошо".
Birisi "Bu işin inceliği nedir?" diye sordu. Liddy de "Bu işin inceliği umursamamaktır." dedi.
Кто-то спросил : "В чём тут фокус?" И Лидди ответил : "Фокус в том, чтобы не думать об этом."
"Bunlar ne anlama geliyor?" diye sordu.
"Что они означают?" - спросил он.
İçki ister misin diye sordu. Ben de " Hayır.
А что он сказал?
- Salvy'yle neden konuştun? "Joey orada mı?" diye sordu.
Что Сэл сказал?
"Ne oldu" diye sordu.
А эта спрашивает : что с тобой?
"Bu doğru mu?" diye sordu.
"И это правда?"
- Frank az önce ne var ne yok diye sordu.
- Фрэнк как раз спрашивал, что нового.
"Sorunuz ne?" Diye sordu.
Он спрашивет : Каков ваш вопрос.
Bana ayrıca onu hiç Paris'ten aradılar mı diye sordu.
Так вот, Даница... Он еще спросил, не звонил ли ему кто-нибудь из Парижа.
Bana, burada onunla birlikte yaşamak için kalır mıyım diye sordu ; daima ve ilelebet.
Она спрашивать меня, останусь ли я здесь жить вместе с ней навсегда.
Tamirci şimdi gidebilir miyim diye sordu.
Механик спрашивает, может ли он уйти...
Hangi ülke? " diye sordu.
А на какую страну? "
- Hayır, hatırlıyor muyum, diye sordu.
- Нет, он просто спросил, помню ли я.
Bana "Zengin olmak ister misin" diye sordu.
И спрашивает : "Хочешь стать богатым?"
"Nereye gidiyorsun?" diye sordu, "Kod 1663, Santa Fe, New Mexico," dedim.
Он спросил, "Куда ты едешь?" Я сказал, "Санта-Фе Нью Мексико." - Понимаю.
Okumuş muyum, diye sordu, iyi mi?
Она спрашивает, читал ли я!
cadılar hastalanır mıymış diye sordu.
Когда я ему сказала, что ты заболела, он удивился, что и ведьмы простужаются.
Edward onu bir daha görmek ister miyim diye sordu.
Эдвард спросил меня, захочу ли я встретиться с ним снова.
En azından çocuk gideyim mi diye sordu.
Он по крайней мере предложил поехать.
Küçük Bill "69'da kadınlarla ve çocuklarla dolu treni uçuran William Munny mi?" diye sordu.
А Малыш Билл сказал, "тот самый Вильям Манни кто взорвал железную дорогу в 69м, убийца женщин и детей и проч?"
Sonra "Nerede oturuyorsun?" diye sordu.
Он говорит : "Где ты живёшь?"
Bir arkadaşım, radyoda özgün bir metninizi okumayı kabul eder misiniz diye sordu.
Мой друг попросил узнать у Вас, не согласитесь ли Вы прочесть оригинальный текст по радио.
Geçen gün, birisi "Nora, miyavlıyor mu?" diye sordu.
Как-то один человек спросил меня, мяукает ли Нора.
Arnie biz de gidecek miyiz diye sordu ve dedim ki... " İstersek her yere gidebiliriz.
Арни спросил, уедем ли мы, и я ответил, что мы можем ехать куда угодно, если захотим.
'diye sordu.
Он сказал : сто мер масла.
Bana bir de... enflasyonla aranız nasıl diye sordu.
Он еще спросил, как я отношусь к росту цен.
- Çay ister misin diye sordu.
Он сказал "Не желаете ли чаю?"
"Hey, okuduğun ne içindir?" diye sordu.
"Привет, а зачем вы читаете?"
"Siz kimsiniz?" diye sordu Cinderella'ya.
"Кто вы?" - спросил он у Золушки

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]