Kıra translate Russian
831 parallel translation
Evet, ara sıra kıran kırana poker oynamaktan hoşlanırım.
Да. Да, иногда развлекаюсь игрой в покер время от времени.
Demek biz Fransızlardan akıllı olduğunuzu sandınız. O aptal dizlerinizi kıra kıra koşturup duruyorsunuz.
Дyмaeтe, вы мoжeтe пepexитpить нac, фpaнцyзoв... вaшими кoлeнoпpeклoнeниями и гнycным нaпopoм?
Birçok sokaktan geçtik. Sonra birden, bir kıra geldik.
Прошли мы много улиц... внезапно мы оказались в деревне.
Bayanlar baylar, hoş düz cam penceresi olan güzel bir banliyö evine kıra döke giriyorum. Ki bu beni hiç yavaşlatmıyor.
Леди и джентльмены, я пролетаю сквозь красивый пригородный дом с красивыми зеркальными окнами, которые я не видел до самого конца.
Artık sıra sizde.
Теперь всё зависит от вас.
Doğru ya. En basit kurallara bile sadık kalan Yeom Ra böyle bir şey yapmaz.
он не может по-другому.
Anlamayasınız diye, ara sıra kılık değiştiriyordum.
- Да, мисс. И чтобы вы не заметили, мне приходилось менять свою внешность.
Keşke Lucy ara sıra çıkıp biraz eğlense. Ona iyi gelirdi.
Да я был бы только рад, если бы Люси иногда уезжала поразвлечься.
Battık balık yan gider. Sakıncası yoksa, tekne gezimizi büyükbabama alıştıra-alıştıra söylemek isterim.
- Я бы предпочла сказать мягко... дедушке о нашем паруснике, если вы не возражаете.
Beni can sıkıcı ve sıra dışı bulmuş olabilirsiniz.
Честно говоря, я побаивался, что вы приняли меня за ловеласа или даже за маньяка.
Ara sıra yalnızlık çekmiyor musun?
А ты не чувствуешь себя иногда одиноко?
Kızı getiren bu sıra dışı adam ilgimi çekti.
Меня интересует этот фантастический экстраверт, что привел девушку.
Ben de ara sıra balığa çıkıyorum.
Я время от времени рыбачу.
soğuk, ağır süslemelerle bezenmiş... lambri, ustuka, silme, mermer... loş aynalar, karanlık tablolar, sütunlar oymalı girişler, sıra sıra kapılar, galeriler... başka bir çağdan kalma süslemelerle bezenmiş... metruk salonlara götüren birbirine dik koridorlar... sessiz odalar ;
деревянные панели, гипс, лепнина, - мрамор, черные зеркала, картины в черных тонах, колонны, резные обрамления дверей, анфилады дверей, галерей, поперечных коридоров, - приводящих, в свой черед, к пустынным гостиным,
Jüri sıra dışı suçunuzu on soruda tahmin edemezse bütün masrafları tarafımızdan ödenmiş olan, deniz kıyısında lüks bir otelde iki haftalık tatil kazanacaksınız.
Если наши игроки не смогут угадать ваше преступление с десяти вопросов, вы получаете целых две недели каникул на морском курорте, причем все будет полностью оплачено.
Artık manastıra geri dönemem.
Я не вернусь в монастырь.
Günlük sıkıntıları hafifletmek için ara sıra kahkaha atmak gibisi yoktur.
Что еще, кроме доброй шутки, способно скрасить нам все тяготы бытия?
O yüzden sıra artık bizde.
Круг сужается до нас двоих.
- Artık sıra gerçeklerde. Ben mi yoksa o pullar mı?
Скажи правду : ты спасал мою жизнь или эти чертовы марки?
- Kızlar yalnız akşamları çekiliyor. - Sıra sende.
Ближе к рассвету у меня лучше получается.
İşte bu çocuk bizimle geldi ve içkilerimizi ısmarladık sıra ona geldiğinde dedi ki...
Однажды пацан пошел с нами и мы стали заказывать выпивку и, когда до него дошла очередь, он сказал :
Zıplayan bir Arap gibi ortalıkta dolaşabilirsin içerideki her şeye kılıç sallayan, dünyanın yarısında yara izi bırakan... -... ama aynı şeyi başkasının yapmasına sıra gelince?
Ты можешь скакать, как пьяный араб хлестать плетью все, что под руку подвернется но, чтобы кто-то другой такое устроил - этого ни-ни!
Ağzında üç sıra diş bulunan bir balık tam anlamıyla bir yüz karasıdır.
Рыба, у которой три ряда зубов, не заслуживает презрения.
Bu şövalye yüzüğünün bir kıymeti yok, ama hatıra işte.
Это мужская печатка.
Bir komşu. Ara sıra bize balık getirir.
Сосед, который нам дает рыбу...
Yaramazlık yapan çocuğun akıllanması için ara sıra ensesine şaplağı yemesi gerekir.
Непослушных детей иногда стоит приучать к правилам, шлепая их по попам.
Yediden beşe, orman yolunda kırmızı bir'Moskoviç'göründü sınıra doğru hızla ilerliyor.
Пятый, я седьмой, докладываю : по лесной дороге, на большой скорости, в направлении к государственной границе, движется "Москвич" вишнёвого цвета, приём!
- Ahıra koyacaktık ama...
Спасибо. Мы уже видели осла.
Artık daha fazla dayanamadığı bir gün manastıra dönmeye karar vermiş.
Однажды, не в силах больше сдерживаться, она решила вернуться в обитель.
Artık sıra sende, Arthur Pewtey.
Это твой день, Артур Пьюти.
Canı sıkılıyor. Ara sıra Meksika yemeği yemeye gidiyoruz.
Когда ей скучно, мы ходим в мексиканский ресторан.
Amerika dönüşü İspanya'ya uğradığım sıra tanıştık.
Мы познакомились в Испании, я жила там, когда вернулась из Америки.
Tanrım, bir kızın manastıra gitmesi için yeterli bir durum.
Господи, прямо хоть в монастырь уходи.
Hâlâ 35 yatak çarşafına... ateşte çevrilmiş bir sığıra... ve 750 litre kırmızı boyaya ihtiyacımız var. Kırmızı boya mı?
Нам нужно 35 простыней, барбекю и 200 галлонов красной краски.
Kırlarda masmavi kır çiçekleri, bir patika uzanıyor peşi sıra.
В чистoм пoле васильки, Дальняя дoрoга.
Sık sık eve gider misin? Ara sıra.
Часто ты там бываешь?
Tamam, kızlar, iki sıra yapın!
Девочки, постройтесь в два ряда!
Gil Ra Im-shi'ye bağırmayı artık kes.
Хватит кричать на Киль Ра Им.
Ra Im'e aşık olmuş işte.
Ра Им просто околдовала парня!
Sabahleyin Şövalye, arabasına binmek için çıkınca... iki subay onu karşılayıp sınıra kadar ona eşlik edecek.
Когда шевалье выйдет утром к своей карете двое офицеров встретят его и препроводят до границы.
Biliyorum, ama birazcık sesini kıssak da... çocuklar bağıra çağıra konuşmak zorunda kalmasa ha?
Да, я знаю, но, может, сделаем ее чуть-чуть потише, чтобы нам не приходилось кричать во все горло? А?
5 Aralık benim doğum günüm değil Ra Im'in babasının öldüğü gün.
А сегодня годовщина смерти отца Киль Ра Им, а вовсе не мой день рождения.
Simya çalışmalarına meraklı biri olmamın yanı sıra ki bu neredeyse cıvanın hacmini arttırmama yol açıyordu falcılık konusunda da uzmanım.
Я занимался алхимией и изучал искусство торговли, глубоко изучал оккультные науки. Да.
Kız kardeşlerim, Paulina teyzem ve büyükannem ile beraberdi. O sıra bizle yaşamıyordu.
Две моих сестры были с тетей Паулиной и бабушкой, которые еще не жили с нами тогда.
Buradaki savaşmam gereken tek şey can sıkıntısı oldu. Bir de birlikte çalışmak zorunda olduğum az sayıdaki hemşerim. Sırf bu gece sıra bende olduğu için bu kadar uzun siesta yapıyorsun.
с которыми мне приходится общаться. что вы должны устраивать такую длинную сиесту!
Ne yani, arasıra canım sıkılamaz mı?
Я не имею права расстраиваться иногда?
Ama artık sınıra dayandı.
Но это уже переходит всякие границы!
Şu kapıdan çıkınca, sıra solda kalıyor. Kişi başı bir çarmıh.
За дверь, выстраиваемся слева, один за другим.
Kapıdan çıkınca, sıra solda.
- Хорошо. За дверь, выстраиваемся слева, один за другим.
Kapıdan çık, kişi başı bir çarmıh, sıra solda.
- Да, я знаю дорогу. За дверь, один за другим, выстраиваемся слева.
Kapıdan çıkın, sıra solda. Kişi başı bir çarmıh.
За дверь, выстраиваемся слева, один за другим.