Masanın üzerinde translate Russian
202 parallel translation
Daha önce geldiğimde, masanın üzerinde... geniş gümüş çerçeveli bir kadın fotoğrafı görmüştüm.
В прошлый раз я заметила на столе фотографию женщины... в широкой серебряной рамке.
Masanın üzerinde mürekkep hokkası açık, yanında kalem var. Ama yazılı bir kâğıt görmedik.
Мне показалось забавным, что на столе рядом с открытыми чернилами и ручкой мы не нашли никакой записки.
# Yemek masanın üzerinde.
Ужин на столе. Я не буду есть.
Masanın üzerinde dans ettiğimi hatırlıyorum.
Помню только, что я танцевала на столе.
Evet, masanın üzerinde duruyor.
Да, они на столе.
Kahvaltın masanın üzerinde.
Завтрак на столе.
Program orada masanın üzerinde.
Расписание на столе.
Masanın üzerinde bir tüy vardı.
На столе было перо.
Yukarıdaki masanın üzerinde duran bir mektup.
Письмо, которое лежало на столе наверху.
- Onu masanın üzerinde buldum.
- Я нашла его на столе.
Bu çantayı masanın üzerinde buldum.
Я нашел сумочку на столе.
Giyinme odasındaydık, beyaz elbisesini giymişti başı öne eğik olarak ve elleri masanın üzerinde sessizce oturuyordu.
Мама была в красной гостиной. Она спокойно сидела в своем белом платье, наклонив голову и положив руки на стол.
- Masanın üzerinde duruyor. Hayır, hayır.
Мне просто стакан воды.
- Elini masanın üzerinde tutabiliyor musun?
- Он не сможет.
Yemek salonunda, masanın üzerinde duran şarap şişeme uyku ilacı katmaktan daha kolay bir şey de olamazdı. Uykum gelmişti.
Нет ничего легче, как добавить наркотик в мою бутылку вина, которая стоит в столовой и усыпить меня.
İyi, hemen önünde masanın üzerinde adres defterim var.
Да. Моя записная книжка перед тобой на столе.
Tabii, şurada masanın üzerinde.
Конечно, вон там, на столе.
Dosya masanın üzerinde, Marie.
Папка на столе, Мэри.
Bütün gün masanın üzerinde durmuş.
Оно весь день пролежало на столе.
Diane, kayıt cihazım masanın üzerinde.
Даяна, мой диктофон на столе.
Masanın üzerinde.
На тумбочке!
Arkadaşlar, Janek'in küçük kara kutusu masanın üzerinde kalemlik ve lambanın arasında.
Ребята, черный ящик Джанека на столе... между лампой и карандашами.
Bunlar masanın üzerinde ne arıyor?
Оставить туфли на столе
Ve öbür tarafta, millet, masanın üzerinde, uysal ve sevecen... Pek sevgili Fauna'mız var.
Ќа столе - животное, выращенное в санатории.
Sonra da masanın üzerinde duran... trokarla şuradaki muhafızı öldüreceğim.
Потом убью того охранника... одним из твоих инструментов.
Masanın üzerinde kal.
Залезайте на стол!
Dün gece, bir rüya gördüm sen ve ben vardık... Bu masanın üzerinde yaparken.
Прошлой ночью мне снился сон что ты и я делали кое-что на этом столе
Temizlikçi kadınla ofisindeki masanın üzerinde seks yapmışsın.
Мне стало известно, что вы и уборщица занимались сексом на столе в вашем офисе.
Masanın üzerinde.
На комоде.
Şey, çağrı cihazı burada, masanın üzerinde. Çocukları hayvanat bahçesine götürdü.
- Он повел детишек в зоопарк.
Eğer dondurma yeseydim, Ve böyle birşey söylemedim... Normal insanlar gibi kaseye koyarım, Masanın üzerinde... Beni kaybetmekle suçladığın önemli bir çekin üzerinde değil.
Если я ем мороженое, я не говорю, что я... кладу его в вазочку, как человек, не на столе... где к этому прилипает важный чек, за что кто-то обвиняет меня в потере.
- Masanın üzerinde olmalı.
– Наверное, оно все еще на столе.
O seni şansın yardımıyla, masanın üzerinde ayakta tutar.
Немного везения, и он овладеет Вами прямо на столе, стоя.
- Krem peynir nerede? - Orada canım, masanın üzerinde.
- Где сливочный сыр?
Elbette. Anahtarlar masanın üzerinde. Kitabının yanında.
онечно. лючи на столе, р € дом с вашей книгой.
Bu masanın üzerinde dağılmış ilginç fikirlere ileri doğru bakarım sabahın kısacık zamanlarından nereye korkacağız?
Представляю, как за этим столом я до самого утра занята обсуждением разных идей.
Otesánek ekmeği masanın üzerinde görür görmez, göz açıp kapayıncaya kadar tüm ekmeği mideye indirmiş.
Когда Полено увидел хлеб на столе, он тут же съел его.
Masanın üzerinde Kont Buffont imzalı bir mektup var.
Вы найдёте на столе письмо, подписанное графом де Буффон и всеми нами любимым королем.
Müze idarecisine çalışma odamı daha gerçekçi yapmak istiyorsa, masanın üzerinde sürekli olarak bir termos kahve bulundurmasını söylemiştim.
Я сказала куратору в музее, что если мы хотим сделать кабинет приближенным к реальности, он всегда должен держать на столе кофейник с горячим кофе.
Taslak masanın üzerinde.
Набросок у тебя на столе.
Şurada masanın üzerinde.
Вот там, на стенде.
Cecily, Almanca gramer kitabın masanın üzerinde.
Сесили, ваша немецкая грамматика у вас на столе.
O şey, Cordy ortadan kaybolduğunda masanın üzerinde duruyordu.
Эти штуки были на столе в ночь, когда Корди исчезла.
- Tam oracıkta, öğrenci işlerinde masanın üzerinde.
- Тут же в офисе деканa на ленолиуме.
Gözlerin elle kapatılması durumunda bunun işe yaraması için hediyenin masanın üzerinde olması gerekir değil mi?
Окей, ты понимаешь, что для того, чтобы игра "закрой глаза" сработала, - Ты понимаешь, что если будешь критиковать метод вручения подарков, то больше никогда подарки не получишь? - подарок должен быть на столе?
Her şey masanın üzerinde.
Все лежит на столе.
- Richard'ın eli masanın üzerinde mi?
- Ричард, он держится за стол?
Aslında şu masanın arkasında, dört ayağı üzerinde saklanıyor.
Вообще-то он прячется под этой стойкой.
Mavi form masanızın üzerinde.
Я все убрала с Вашего стола кроме синего анализа потребностей.
Kahveniz çalışma masanızın üzerinde...
Ваш кофе в кабинете.
Kendimi bir masanın üzerine yatırılmış olarak görebiliyorum çıplağım, aklım başımda değil ve onlar benim çıplak ve yardıma muhtaç bedenim üzerinde kimbilir nasıl deneyler yapıyorlar.
Я представляю себя лежащей на столе... Без одежды, без воли, пока они зондируют и исследуют и делают, что хотят с моим обнаженным, беспомощным телом..