Rüzgarda translate Russian
166 parallel translation
Gerçek hayatta işimize yarayacak şeyleri asla öğretmediler örneğin rüzgarda sigara nasıl yakılır ya da ıslak odunlar nasıl tutuşturulur ya da hıncahınç dolu bir yerde bir adam kaburgalarının yerine göbeğinden nasıl süngülenir gibi.
Они никогда не учили нас ничему действительно полезному... например, как закуривать на ветру, или как разжигать костер из сырых дров... или что удар штыком лучше всего наносить в живот, а не в ребра, где он застревает.
Gülerek ayakta öylece durdu siyah saçları rüzgarda dalgalanıyordu ve bana hakkındaki her şeyi anlattı.
Она стояла там и смеялась. Ее темные волосы развивались по ветру. Она все рассказала мне про себя
Geminin başına gidip, rüzgarda durmamızı ister misin?
... пойдем на нос и постоим на ветру?
Siz bu rüzgarda beklettiğim için kusuruma bakmayın.
Простите, что заставила вас стоять на ветру.
Sen olmasaydın, Malla, rüzgarda savrulan bir çöp gibi olurdum.
Ах, Малла, если бы не ты, швыряло бы меня, как щепку по волнам.
Palmiye ağaçları rüzgarda hafifçe sallanıyor. Ham papayaların kokusu geliyor. Mavi kıyı gölü, beyaz kum ve altın tenli kızlar.
Пальмы покачиваются под дуновением морского бриза,..... аромат свежей папайи,..... голубая лагуна, белый песок, девушки с золотой кожей.
Rüzgarda bir kiliseden Uçuşan çan sesi gibi İç çekmek istiyor
И вздыхало бы сердце словно колокол, что звучит с колокольни.
Neden tencereleri rüzgarda asmıyorsun, böylece kum temizlesin?
А почему бы тебе не повесить сковородку на ветру, и пусть песок вычистит ее?
Kırmızı yanarken, karşıya geçmezsin rüzgarda sönmesin diye kibritini korursun kış sabahları daha sıkı giyinirsin... Kazağını, çorabını, külotunu ve atletini haftada bir falan değiştirirsin.
когда загорается красный свет - ты ждёшь и не переходишь улицу, заслоняешься от ветра, чтобы зажечь сигарету, зимним утром одеваешься теплее, примерно раз в неделю меняешь свои футболку, носки, трусы и жилет.
Rüzgarda uçuşsun Ağaçlara dolansın
Пусть летят на ветрах, Застревают в ветвях.
Rüzgarda kanat çırpan yelkenlilerin seslerini duyuyorum.
Я слышу звуки парусов, трепещущих на ветру.
Kükremesi rüzgarda duyulur.
Его рык смешался с ветром.
Rüzgarda savruluyordu.
- Не переведено -
Rüzgarda dalgalanan otlar. Taşların renkleri.
Цветение трав.
Aleti rüzgarda salınır, ereksiyon olmayı bekler gibiydi.
Это было, как если бы у его члена вдруг отросли крыльях... и ему захотелось бы проверять, в состоянии ли еще он получать эрекцию.
Beyazıd de ki ; azamet ve zafer sadece rüzgarda savrulan bir dumandır.
Байазид, скажи мне, что величие и слава это только дым по ветру.
Azamet ve zafer sadece rüzgarda savrulan bir dumandır.
Величие и слава лишь дым.
Rüzgarda sürüklenerek.
Отдаться на волю ветра.
Biz sadece rüzgarda savrulan tozuz dostum.
Все мы, в сущности, пыль на ветру, чувак.
Her yeri dökülüyor, güçlü bir rüzgarda tavanı uçar. Gel, bir de içine bak.
Он разваливается, сильный ветер запросто сорвёт крышу.
Rüzgarda uçsun.
Дай ему поболтаться на ветру.
Bugün rüzgarda bir şey var
Нам в ветре что-то чудится
Eteği rüzgarda açılmıştı, ve yarışmayı kazanmıştı.
Её юбка развевалась по ветру, и она выиграла конкурс.
Rüzgarda bir şey var hissediyorum.
Я чую что-то в ветре
Doğru fakat 22. kural, "Akıllı adam karı rüzgarda bile duyabilir" der.
Но 22-ое правило гласит : "Мудрый добудет прибыль из воздуха".
Ve ilk defa o zaman fark ettim. Bir kadının çamaşırlarının tenine nasıl dokunduğunu, salındıkça rüzgarda nasıl süzüldüğünü.
Я заметил, что сорочка еле касается её кожи, как она ложится на подушку из воздуха, как шёлк скользит по её телу,
Kendinden çok memnun olan, işveli bir kelebek. Badem çiçeği gibi görünen serin rüzgarda kanat çırpan bir kelebek.
столь рад себе, столь кокетливому она была похожа на миндальный расцвет трепещущий в прохладном бризе
Havlusu da rüzgarda uçtuğu için muhtemelen çok üşüyordur.
Наверное, теперь ему очень холодно, когда полотенце улетело.
# Topuk tüylerin uçuşurken... rüzgarda?
Грива по ветру летит
# Topuk tüylerin uçuşurken rüzgarda
Грива по ветру летит
# Rüzgarda
Летит
"Akıllı bir adam karı rüzgarda bile duyabilir."
"Мудрый чует прибыль в воздухе".
Akıllı bir adam karı rüzgarda bile duyabilir.
"Мудрый чует прибыль в воздухе".
Rüzgarda sürüklenen kuru yaprak gibiyim yani.
Меня можно назвать сорняком, сорванным ветром.
Rüzgarda saçlarım dalgalanarak koşmuyorum. Tepeler capcanlı değil ve hoş müzik çalmıyor. Ama idare ediyorum.
Хочу сказать, я не бегаю по округе, с-ветром-в-волосах холмы-изобилуют-звуками-музыки, но я справляюсь.
Hafif bir rüzgarda, müziğimi duyacaklar.
И будут слушать мою музыку.
Rüzgarda uçuşan yaprakların sesini andırıyordu.
Было похоже на звук опадающей листвы.
Kobay fare rüzgarda savrulup gidiyor.
Включим радио! Я морская свинка на ветру!
Ve Jamling'in duacı bayrağı dünyanın zirvesinde rüzgarda dalgalanıp farklı bir tür mesaj gönderiyordu.
А молитвенный флаг Джамлинга трепещет на ветру вершины мира... и шлет всем совсем другой вид послания.
Balkonda unutulmuş bir gömleğin rüzgarda dalgalanıyor.
Одна из твоих рубашек, забытая на балконе, развевается на ветру.
Tabii. Bu alet rüzgarda işine yarar.
Железкой проще бить под ветром.
# Rüzgarda dans eden... #... Söğüt yapraklarını gördüm.
Листья ив, пляшущие на ветру,
Sence hangisi, "Rüzgarda bir Kandil" mi yoksa "Prenses Diana, Rüzgarda bir Kandil" mi?
Как думаешь : "Свеча на ветру" ... или "Принцесса Диана - свеча на ветру"?
Sert rüzgarda 12 deniz mili hızla gidiyordu.
Она шла на скорости двенадцать узлов в час в сильный ветер.
Onu, rüzgarda kendi ağına dolanmış bir örümceğin destekleyebileceği kadar destekliyordu.
Однако он поддерживал её всем, чем мог. Точно так же паук пытается бороться со своей собственной паутиной, в которую загнал его случайный порыва ветра.
Rüzgarda toprak
* Dust in the wind
Rüzgarda yazılı
Лайам Нильсон
Rüzgarda bir alev bu. "
.. "
"Ve rüzgarda salınan başaklar"
Здесь ветер рвет...
Böğründen çekip çıkardı demirden kılıcını o demirden kocaman bıçağını sabırla zaman öldürüyordu o kuvvetli rüzgarda soğuktan üşüyordu üstüne giymişti bir fahişenin derisini çıplaktı, çıplaktı bir böcek gibi demirden kılıcıyla, o kocaman demirden bıçağıyla ne yapacağını hiç bilemedi, üşüyordu, orayı terketti. "
"Он не хотел больше ждать. И время кинжалом стал убивать!". "Ему было холодно на ветру".
Böğründen çekip çıkardı demirden kılıcını sabırla zaman öldürüyordu o kuvvetli rüzgarda soğuktan üşüyordu tamamen... çıplaktı...
"... и время кинжалом стал убивать! ". "Ему было холодно на ветру..." "Он голый был..." Ты послушай!