English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ S ] / Sallan

Sallan translate Russian

741 parallel translation
Onu bu riske sokmamızı mı istiyorsun? Bozuk yollarda sallanıp erken doğum mu yapsın?
Заставить её трястись в коляске и родить раньше времени?
Hepinizi uyarıyorum! Eğer bize elinizi sürecek olursanız sonunda soğuk rüzgarlarda darağacında sallanırsınız.
Предупреждаю, если хоть пальцем нас тронете, вы за это поплатитесь.
Sallanıp durman bitti mi?
Ты закончил скакать?
Burada ne sallanıyoruz?
Кофе. Какого черта мы лезем вон из кожи?
Benny tavanda sallanıyordu.
Бенни был повешен.
Harry! Ev sallanıyor.
Прекратите, весь дом трясется.
Sallanın biraz.
Пошли, пошли.
İleri geri sallanıp duruyordum.
Его носит взад и вперед.
Gerçekten dünya sallanıyor, Lordum.
Да, верно, всё в нём валится, милорд.
Servoz benim altımda ipe asılı ileri geri sallanıp yukarıya bana bakıyordu.
Сервоз висел подо мной, раскачиваясь и смотрел вверх.
Neden hareket ediyor ve sallanıyor?
Почему она двигается? И трясётся?
Yemeği pişirin de işimize bakalım. Ne sallanıyorsunuz?
{ C : $ 00FFFF } Займитесь стряпнёй, а потом будет работа.
Başkan Eisenhower kollarında sallanıyor...
Президент Эйзенхауэр машет руками...
Dostlar, takma dişleriniz sallanıyor mu?
Друзья, у вас шатаются зубные протезы?
Bu otel sallanıyor'.
Этот отель качает.
Hayır, sevdiğin kadını kurtarmak için oradan bir iple sallanır mıydın? Notre Dame'ın kamburu gibi?
Нет, на то, чтобы слететь вниз на веревке, спасая любимую женщину... как горбун из собора Парижской Богоматери!
Palmiye ağaçları rüzgarda hafifçe sallanıyor. Ham papayaların kokusu geliyor. Mavi kıyı gölü, beyaz kum ve altın tenli kızlar.
Пальмы покачиваются под дуновением морского бриза,..... аромат свежей папайи,..... голубая лагуна, белый песок, девушки с золотой кожей.
Sallanın biraz, asalak herifler!
Ну что вы там застряли?
Ama tek bir hata yaparsan, buraya döner ve ipin ucunda sallanırsın.
Но смотри, подведешь меня... хотя бы один раз, отправлю болтаться на веревке.
Bir el sallanıyor, diğeri yana çivilenmiş gibi!
Одной рукой отмахивает, а другая к боку прижата, как гвоздем пришита.
Köprüsü sallanıyormuş.
Звонит миссис Эндрюс.
Bir kere daha sallanırsak kuyruğu kaybedebiliriz.
Один толчок и мы можем потерять хвост.
Sallan, yuvarlan, müthiş öpücükler.
Круто и классно.
Organın düzgün ama bir yeri sallanıyor.
Твои органы работают отменно, но вот одна деталь не привинчена как надо
Orada ne sallanıyorsunuz?
Где ты там прохлаждаешься?
Sallan, yuvarlan ölesiye sallan
Танцуй до упаду.
Yatağım sallanıyordu.
Моя кровать трясётся.
Yatak zıplıyordu, yerden havalanmıştı. Koca yatak sallanıyordu! Ben de üstündeyken!
Вся кровать ходила ходуном, отрывалась от пола и тряслась, вся, целиком!
- Dışarıda sallanırken cebimden düşüvermiş.
- Выпало из кармана, когда я висел.
- Dışarıda sallanırken cebimden düşüvermiş.
- Выпало из кармана...
İpin ucunda sallanırken, bu defa da aniden yaşamak için büyük istek duydum.
Как только я начал болтаться на конце веревки, мной овладело желание жить.
Damocles'in kılıcı sallanıyor başımın üstünde Biri ipliği kesecekmiş gibi bir his var içimde
Дамоклов меч надо мною висит, и кто-то у нити наготове стоит
Damokles'in kılıcı sallanıyor başımın üstünde
Дамоклов меч надо мною висит!
Kalçalarının sallanışına bayıldım.
Мне нравиться как колышутся твои бёдра.
Ve inan bana, Bay Jensen oturduğu sandalyede geriye doğru sallanıp şöyle diyecek :
И можешь мне поверить, мистер Дженсен, сидя там, покачиваясь в своём креслице... скажет : " Очень хорошо, Фрэнк.
Sallanıyor, gerçekten.
Меня по-настоящему трясет.
Ay, öyle görünüyor ki gerçekten bir çan gibi sallanıyor aynen 1000 yıldan daha kısa bir süre önce asteroit çarpmış gibi.
Оказывается, Луна и вправду слегка раскачивается, как колокол, как если бы менее 1000 лет назад произошло столкновение с астероидом.
Ve onun altında adaletin altın kılıcı ile birlikte altın terazi sallanıyor ölüm ve cezanın hemen yanında bulunuyorlar.
А ниже - Правосудие с золотым мечом и золотыми весами, в сопровождении Смерти и Наказания.
Alman siyat ata biner Tüm Avrupa sallanır
Швабы ездят, швабы ездят, на чёрной лошади, на чёрной лошади, сотрясается вся Европа,
- Burnunu iki yanından birden kırdı. - Ciddi misin? - Adamın burnu sallanıyordu.
Нос ему чуть не оторвал.
Malafatım böyle açıkta sallanırken, etrafta dolaşmanın imkanı yoktu.
Я не собирался расхаживать по округе совсем голым.
Hadi sallan, sallan.
Закрывайся правой!
Balıklar çember oluşturuyor... ve yüzeyde nilüferler sallanıyor.
От рыбы в пруду круги на воде и белые водяные лилии качаются на поверности.
( Music ) Sen sallanıyorsun ( Music ) rap müzikle., mikrofon titriyor... B-boylar için, o vücudunu dansta sallandırıyor.
Для рэп-МС важен стиль читки... для би-боев - стиль элементов в брейк-дансе.
Sallanın breakçiler ortaya çıkana kadar!
Жесткий брейк-батл до рассвета!
Kapsül biraz sallanıyordu.
Капсула немного качалась вокруг.
Hâlâ sallanıyor, şuna bak hele! Koş ulan, koş! Yürü lan yürü, eşek oğlu eşek!
Да побыстрее.
Sallanıp durma.
Не качайся.
Haydi sallanın bakayım. Şortunu giy.
А ты надевай брюки как следует.
Agnese, sallan biraz!
Шевелись, не понимаешь что ли! Аскалоне!
* Gemi sallanır
Корабль кренит...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]