Sudan translate Russian
1,420 parallel translation
Balıkların dışında kimse sudan geçtiğini anlamaz.
Никто не проследит за тобой в воде, кроме рыб.
Sudan çıkardığımda, ağırlaşmıştı ve masmaviydi.
Она была вся синяя и тяжелая, когда я вынула её из воды.
Eşek sudan gelinceye kadar dövdüler mi seni? Her gün, dostum.
Они тебя колотили?
50 dolar sudan ucuz.
Это что-то вроде откупа?
İçtiğim sudan olmalı, değil mi?
Видимо, это заразно, да?
Onu lanet olası sudan, ben çıkardım.
Я вытащил её из этого проклятья.
Çocuklar, ne demek istediğimi anlatmak için, bu çocuğu eşek sudan gelinceye kadar döveceğim.
Ученики, я собираюсь выбить дерьмо из этого чувака чтобы доказать свою точку зрения!
- Sudan dolayı mı? - Evet.
- Из-за воды?
- Bize sudan bahset, Meredith.
Расскажи нам о воде, Мередит.
Evet, onu sudan çıkardığım zaman, buz gibiydi.
да... знаете, когда я достал её из воды, она была... она была как лед.
- Bu senin hatan değil. Hayır, seni feribotun orda, sudan çıkardıktan sonra... sen... Seninle sanki abinmiş gibi konuştum, bunu yapmamalıydım.
- Это не ваша вина нет знаете, когда я вытаскивал вас из под обломков на пароме, мне... вы... я говорил вам, как будто своей сестре, но я не должен был делать этого
Amma da sudan mazeret.
Что за дурацкая маска? Чтобы впечатлить публику?
Sudan geliyorlar! Geliyor!
ты меня слышишь?
Mağazamı soyup balığımı çalanın kim olduğunu öğrenirsem eşek sudan gelinceye kadar pataklayacağım.
Когда я узнаю, кто ограбил мой магазин и украл мою рыбу, Я сломаю ему ногой череп.
Anlıyorum. Öyleyse sudan olmalı.
Ну, тогда это наверное вкус от воды.
Biriniz her zaman sudan çıkmış balık gibi hissediyorsunuz.
Один из вас всегда чувствовал себя рыбой, выброшенной на берег?
Sudan çıkmış küçük balık gibiydin.
Как тебя зовут? У меня голова болит.
Sudan para alıyor.
Он с нас за воду деньги берет.
Sudan çıktığında ateşi 32,2 dereceydi.
Температура была 32, когда его вытащили.
Sudan baska bir sey içmem mümkün mü?
Могу я выпить что-то кроме воды?
Dinle, lanet piç kurusu... Seni eşek sudan gelinceye kadar döverim, duyuyor musun?
Слышишь ты, засранец, я тебя прикончу, понял?
Ve tüm o otobüs yolculukları, yol rehberleri "Bu sudan içmeyin" uyarılarından iki hafta sonra yine eve dönüyorsun.
Но нас возили на экскурсии, раздавали всякие буклеты, советовали не пить воду. Через две недели я уже была дома.
Onca yolu havadan sudan konuşmak için gelmedim ancak buz gibi olduğu da ortada.
Я пролетел все это расстояние не для того, чтобы обсуждать погоду.
Çoğu deniz seviyesinin altındaki bu yerleri,... sudan arındırıp kuru tutmak için gerektiğinde çalıştırdığımız pompa sistemlerimiz mevcuttur.
И очень многие из них находятся ниже уровня грунтовых вод, и чтобы содержать их сухими, есть система насосов, которые включаются при необходимости для осушения туннелей.
Fakat 3 S.R.T polisi beni sudan çıkarırken yaralanmıştı.
Но три члена S.R.T. были ранены пока вылавливали мою жалкую задницу из воды.
Sudan çıkmalısın.
Тебе надо выбираться из воды!
Eğer memeliyse, sudan çıkabilir, araştırmamızı geniş tutmalıyız.
Если это млекопитающее, оно может выходить из воды.
Havadan sudan konuşmak için burada değilsin.
Вы здесь не для небольшого разговора. Я нашла Джону.
Artık sudan sebeplerle sörf yapmak yok.
Никаких больше бесцельных просмотров...
Sudan çık!
Выходите из воды!
Havadan sudan konuşuyorduk ki birden O'na şöyle dedim :
Мы с ним говорили о том, о сём, и я ему говорю :
Havadan sudan muhabbetlerin uzağında büyükbaba Gu Yong Xiu'nun aklında daha önemli meseleler var.
" абывающий к внутренней болтовне у ѕесни дедушки Guyong есть серьезные матери на его уме
Hepsi tamamen normal. Sıradan su işte. Yani Marx'ın bulunduğu sudan hiçbir farkı yok.
Все в норме, абсолютно такая же вода как в ванне Маркса.
Geçen sene doğum gününde... Onbaşı, senin için doğum günü şarkıları söylerken beni gördü. Sonra bana eşek sudan gelene kadar dayak attı.
На твой день рождения в прошлом году капралы избили меня, как собаку, потому что я пел "С Днём Рождения тебя" сам себе.
Ta ki sonunda bir balığın kollarının ve bacaklarının çıkıp sudan çıktığı güne kadar.
Рыба отращивает руки и ноги, выходит из воды...
Peki, ama benim bildiğim kadarıyla birisiyle garip bir konu konuşman gerekiyorsa öncelikle havadan sudan konuşman daha uygundur.
Хорошо, но мне уже дали понять, что если хочешь обсудить что-то неловкое с кем-либо, то более приятно начать с обычной болтовни.
Herkesi sudan çıkmış balığa çeviren, iddialı, yepyeni bir program.
Программа обучения, про которую в наших морях никто не слышал дурного слова.
- Sudan çıkmış bir balık için iyi atıştı.
Отличный сейв. Для рыбки из пруда.
Bazen postanede havadan sudan konuşurduk.
Ну, мы порой на почте обсуждаем погоду.
Sudan karıştırıp biraz içtim.
Выпил её с водой.
Ama sudan hiç eser yok. Önce ekinler sonra da bu.
Они не нашли ни следа воды.
Sudan bile çıkamıyorlar.
Даже не может вылезти.
Sense beni nazikçe sudan çıkarıp oynamaya başlayan, yaramaz bir çocuk misali.
Sashamoon 222 ) \ fscx81 } Перевод песен :
Karanlık aydınlanıyor tıpkı benim hayata merhaba dediğim yerdeki sisin sudan yükselişi gibi.
Тьма отступает... Как туман поднимался над водою в тех краях, где я родился.
Kötü haber doktor, her yönde sudan başka bir şey yok!
Есть новость, док! Ничего, кроме воды, куда ни глянь.
Bütün gece burada oturup havadan sudan mı konuşacağız?
Ты пригласила меня просто поболтать?
Ben seni Sudan'da bebek katliamı yapıyorsun sanıyordum.
Я думал, ты в Судане, убиваешь детей.
Bu tünelin duvarları için için akmakta olan sudan dolayı hafif bir şekilde aşınmış olabilir ve bu durum düşüşümüzün şiddetini kademeli olarak yavaşlatabilir.
Стены этого туннеля могут быть разрушены водой которая еще сочится сквозь них обеспечивая торможение.
Sığırlarımı çalıp mülkümü sudan ucuza almaları için onlara izin vermemi mi öneriyorsunuz?
Вы предлагаете мне позволить ему красть у меня скот и за бесценок продать ему мое ранчо?
Sudan çıktığında...
тот день..
Filistin'in, İsrail'i soğuktan dondurmak için neler verebileceğini bir düşünsene. Eğer benimle birlikte çalışmazsan, seni eşek sudan gelinceye kadar döveriz. Benimle güçlerini birleştir, ben de seni adam edeyim.
- Дети, идите в комнату!