Vın translate Russian
2,165 parallel translation
Sıvı giriyorsa, sıvının çıkması da lazım.
Жидкость входит и выходит.
Sıvının nereye gittiğini sanıyorsunuz?
Оно же потом оттуда выливается.
- Sıvı nitrojeni, biyoteknoloji firmaları bağışta bulunan insanların dokularını saklamak için kullanırlar.
Ну, жидкий азот используется биотехнологическими компаниями для заморозки донорских тканей.
Yararsız İncil ıvır zıvırlarını 200 dolara alabilirim, Alex.
Я возьму курсы "Бессмысленных библейских фактов" за $ 200, Алекс.
İyi kıvırdın.
Неплохо звучит.
Bayan Kraus'u BT için hazırlayın ve omuriliğinden sıvı alınabilmesi için onayını alın.
Подготовь мисс Краус к КТ и получи её согласие на спинномозговую пункцию.
Balinanın sindirim sıvılarının onu eritmesi gerekmez miydi?
Не растворит ли его желудочный сок кита?
Kıvırcık tüylüsün, ve kimse sıcak, kıvırcık bir şeye dokunmanın düpedüz hoş bir şey olduğunu inkar edemez.
Ты такой пушистый, и никто не поспорит, что трогать тёплое и пушистое прекрасно.
Yaptığın her şey için teşekkür ederim, fakat özellikle kıvırcık tüylü olduğun için.
Так что, спасибо за всё, что ты для нас сделал... Особенно за пушистость.
-... doza ihtiyacın var. - Artık... Artık sıvı psikozundan bıktım.
Хватит с меня жидкого психоза.
Hepiniz 50 dolarlık ıvır zıvır çaldınız ben de 264 dolar nakit çaldım.
Каждый из вас украл туфты на 50 баксов, я украл 264 $ наличными.
Harikaydı. Kuru temizlemeci, bu sıvı karışımını daha önce gördük dedi.
Удивительно : в химчистке сказали, что они видели такое сочетание пятен раньше.
Katı hali sıvı halinin içinde yüzer ki bu da onu standardın dışında tutar.
Чья форма твёрдая плывёт по жидкой форме. Что абсолютно не по норме.
Bir kıvıIcımın olması iyidir. Kontrol altında tutulduğu sürece.
Немного можно, только если она под контролем.
Sıvı alımı kas ağrılarını tedavi eder.
Мышцам нужно восполнить потерю жидкости.
Bu küçük odacık gazların ve sıvıların birbirlerine bağlandığı ve türümüzün tüm sırrı ve gizeminin saklandığı boşluktur.
Это маленьким отсек, камера где газы сочетаются с флюидами... и спрятаны все наши секреты и тайны.
Adamın sevdiği her kadın kollarında can verdi. Tanrı ona bir zekilik kıvılcımı verdi ve onu yoksullukla söndürdü.
Каждая женщина, которую он любил, умирала у него на руках, и, я верю, Бог дал ему искру гения.
Sana verdiğim bu yüzük daimi bağlılığımızın v.e kalıcı sevgimizin bir simgesi.
что я надеваю тебе на палец... Является символом вечной веры... Является символом вечной веры...
Kıvırtarak yürüyüp "Bakın, fazla parçalarımı sakladım." dedi.
В платье. Он подходит и говорит. "Смотрите, все что надо подоткнул".
Haberin olsun, saçını böyle kıvırcık yapmanı sevdim.
Знаешь, мне нравится, что ты волосы завиваешь.
O gece Rex'in partisinden sıvışmasını söyledim, "Hayır." dedi.
Когда вы были у Рекса, я позвал его к себе, и он отказался.
Dünyanın ufacık bir kıvılcımla nasıl da değişebileceğini.
Как весь мир изменить света луч может в миг.
- Bay V, o öldü, soru sormayın.
- Мистер Ви, он мертв, это точно.
Daha yüksek sesle çal soluk surat, hala perilerin vızıltılarını duyabiliyorum.
Громче наяривай, малохольный. Заглуши эту фейскую нудятину.
Girişin karşısında o çok sevdiğin ceketinle dolabına dayandığını ve saçlarını kulaklarının arkasına kıvırdığını görüyorum.
Вижу тебя в коридоре, стоящую около шкафчика в той жилетке, которую ты так любишь, как ты убираешь волосы за уши.
Onun gülüşüne, saçını kıvırmasına ve sinir bozucu şu mükemmel yanık tenine.
В ее улыбку, волосы и до безобразия прекрасную оливковую кожу.
Babam Donanma'nın gemilerinde kaynakçılık yapar, annem V.A.'da çalışırdı.
"Мой отец работал сварщиком на флоте, а мать - в" Ассоциации Ветеранов ".
Ben şu kıvırcık koyu saçlı eleman mı olacağım? Sen de şu yakışıklı olansın.
Я тёмный и кудрявый, а ты красавчик?
Heyecanın ana unsurları vardır. Bir filizlenme, bir kıvılcım, bir molekül...
Но есть тут элемент волнения, зародыш, искра, одна молекула...
V gibi aynı. Anladın mı?
Как буквой V, понимаешь?
Koyun gibi kıvırcık saçlarınıza da bayılıyorum.
Вы так похожи на овечку...
Ve sonra benim sıkı, tatlı, taze, genç, zarar görmemiş v-a-j-i-n-a mı yardırarar çıkacak.
С чего бы мне хотеть какой-то организм, стремительно разрастающийся в моём теле... и затем прорывающийся наружу из моей узкой, сладкой, свежей, юной, неповреждённой в-а-г-и-н-ы?
İyi kıvırdın ama pek konuşmuş sayılmayız.
Удачно перевёл тему, но мы не общаемся.
Bütün bu ıvır zıvırın sana kalacağını tahmin ettim, haksız mıyım?
Вы не сможете перевезти весь этот хлам в одиночку, не так ли?
Benden sıvışıp kaçtın seni küçük düzenbaz puşt!
Улизнул от меня, маленький хитренький гад!
O... o Louis'le evlenmekle büyük bir hata yaptı ve o da göründüğü gibi biri değil bu yüzden Blair'in ülkeden sıvışması gerekiyor ki o nerede olduğunu bulamasın.
Она... она сделала ужасную ошибку, выйдя замуж за Луи и он не тот, кем кажется, поэтому она должна улететь из страны, чтобы убедиться, что он не узнает, где она.
Bence Ben ve Bayan Kıvırcığın Şu Kızlarla Bir Toplantı Yapma Vakti Geldi.
Я думаю что настало время мне и Мисс Кудри устроить небольшое пау-вау.
Dünyanın en büyük petrol şirketlerinden biri ülkemizin güvenlik yönetmeliğine ve İngiltere Hükümetiyle yaptığı anlaşma şartlarına burun kıvırıyor. Hepimizin ulus olarak harekete geçmesi gerektiğine inanıyorum.
Когда одна из крупнейших нефтяных корпораций в мире попирает регламенты безопасности нашей нации и условия соглашения компании с правительством Соединенного Королевства, я убежден, что мы должны действовать, и действовать сообща как народ.
V, birazını dondurma kamyonuna saklayabilir miyiz yaz için? - Ne kadar?
Эй, Ви, можем мы хотя бы оставить немного для грузовика с мороженым, чтобы хватило до конца лета?
İyi kıvırdın Ajan.
Отлично сыграно, Костюмчик.
* İşte o zaman kıvılcımın alevlendi * * Duydum birinin dediğini *
* Когда моя искра зажигается * * Я слышала, кто-то сказал *
Sen ve V.P. heyecanlanmış olmalısınız.
Вы и вице-президент должны быть взволнованы.
Bryan'ın Maurie ile yüzleşmek için tuvaletten sıvıştığını düşünüyoruz.
Ну, мы думаем Брайан выскользнул из туалета, чтобы встретиться с Мори.
İlk baştaki kıvılcım yok olunca hemen ondan bıktınız mı?
Вы устали от неё так же скоро, как сошло её сияние.
Bunca ıvır zıvırın içinde gazlı bezle bandajı nereden bulacağız?
Как мы найдем марлю и бинты среди всего этого барахла?
"Winston'un kıvılcımının kaynağını bul ve onu çal." - Çal ha!
"Узнай, откуда Уинстон берет свою искру, и укради её".
- Benim kıvılcımımı mı çalacaksın?
- Укради его...! - Ты собирался украсть мою искру?
Ben de geleyim de oturup utanç içinde sıvışmalarını izleyeyim.
Нужно будет зайти Погляжу, с каким стыдом они сюда пожалуют.
90 yaşında bir adamın bezini ararlarken aradan sıvıştım.
Они проверяли подгузник 90-летнего старика и я сумел проскользнуть.
İhtiyacınız olan tek şey bir kıvılcım!
Вам просто нужна искра!
Çocuğumuzun kaybolmasını atlatmam senden uzun sürdüğü için kusura bakma, V.
Знаешь, мне жаль, если у меня займет дольше времени прийти в себя после потери ребенка, чем у тебя, Ви.