Yere translate Russian
44,449 parallel translation
Silahlarınızı indirin ve yere bırakın.
Опустите оружие, и положите его на пол. Живо!
Hiçbir yere gitmiyoruz.
Мы никуда не пойдём.
Bir yere gidip kahve içelim.
Поедем попьём кофе.
Şah istediği yere gidebilir ve onu öngöremezsin.
Дамка ходит как хочет, и ты не можешь предсказать её ход.
- Onların gittiği yere.
- Куда они.
Nikaragua'ya, Kondo'da Şili'ye, bir düzine farklı yere yaptık bunu. Ta 1950'lerde İran'a kadar gidiyor.
Так мы делали в Никарагуа, в Чили, в Конго, в десятках мест, начиная с Ирана в пятидесятые.
Yere uzan Grace.
Так, так Грейс. Просто полежите, ладно?
Hayır, hiçbir yere gitmiyoruz.
Нет, нет, мы никуда не уйдём.
- Efendim? - Bu işin içinde misin yoksa kurbanı mısın bilmiyorum. ama bu gerçekse, böyle bir cihaz yaptılarsa, insanları sevdikleriyle beraber olsunlar diye, sihirli bir yere göndermiyorlar.
- Не знаю, участник вы этой затеи или жертва, но если это правда, если такое устройство на самом деле создали, они не отправляют людей в некое волшебное место, где те воссоединяются с близкими.
Ve ormanlık yere gittiğinde kız omzuna yaslandı. "uyudu, ikisi birbirine yaslandılar."
А когда вошёл Он в лес, положил девочку себе на плечо, и спала она, и прижалась к Нему, а Он к ней ".
Tek bildiğimiz yedi yıl önce insanların gittiği yere, diğerlerini de gönderiyoruz.
Мы знаем наверняка лишь то, что отправляем людей в тот же пункт назначения, куда другие отправились семь лет назад.
Kuzey sınırına getirilmiş dişi aslanın beklediği yere.
Увезли на север, через границу, где львица ждёт достойного самца.
Kevin'ı boğmak istiyorsunuz... Ölü insanların gittiği o yere gitsin diye.
Ты хочешь утопить Кевина, чтобы он отправился к мёртвым.
Beni görünür bir yere koymanıza gerek yok.
Не нужно выставлять меня напоказ.
Sizi güvenli bir yere götürmeliyiz.
Мы доставим вас в укрытие.
O kızla konuşuncaya dek hiçbir yere gitmiyorum.
Я никуда не уйду, пока с ней не поговорю.
Yere yat!
Лежать!
Yere yat.
На ступеньки!
Doğduğum ve büyüdüğüm yere doğru yol aldım anne ve babamın ve Matt'in öldüğü yere...
Шла через город, где выросла... Где умерли мои родители и Мэтт.
Seninle benim karşılaştığım yere.
Где мы с тобой встретились.
Başladığım yere döndüm yine.
Я вернулась туда, откуда начинала.
Geri dönemeyeceğim bir yere.
Туда, откуда я не смогу вернуться.
Bulmam zor oldu çünkü bugün bir sürü yere gittim.
Не могла, знаешь, говорить. Столько мест сегодня посетила.
İstediğim yere gitmeyi seviyorum. Ya sen?
Люблю прогуливаться где мне охота, а ты нет?
"Anlaşmalı" yazan yere paraf at, sonra da en altını imzala.
Поставить инициал, где указано "неоспоримо" затем подпиши внизу.
- Bir yere gitmiyorum.
— Никуда я не пойду.
Hep böyle bir yere yerleşmeyi düşünmüşümdür.
Я всегда думал, что могу осесть в таком месте.
Güzel bir yere benziyor Ben.
Похоже на отличное место, Бен.
Bana doğruyu söyleyene kadar bir yere gitmiyorum.
Я никуда не уйду, пока не скажешь мне правду.
Yere bırak!
В сторону.
Yat yere.
Лечь на землю.
Ellerini görebileceğim bir yere koy!
Руки вверх, чтобы я видел!
Bir yere gitmiyor.
Он всё равно никуда не сбежит.
Burası hariç her yere.
Всё равно куда.
Yere koy ve bana doğru itekle, yavaşça.
Клади его на пол и отбрось мне, медленно.
Baudelaire Malikânesi kadar şaşaalı olmadığının farkındayım. Ama belki paranızın bir kısmıyla restore edip daha güzel bir yere dönüştürebiliriz.
Что ж, я понимаю, что он не такой же фантастичный как особняк Бодлеров, но возможно, дети, с чуточкой ваших денег, мы сможем починить и украсить его.
Ben sadece hepsini yere yakmanızı rica ediyorum.
Я просто прошу вас сжечь всё дотла.
Barbados'taki üç köleden biri bize katılsa dilediğimiz yere 1200 adam çıkartabiliriz demektir. Çıkartmayı destekleyecek gemiler olduğu sürece.
- Если каждый третий раб с Барбадоса примкнет к нам, мы можем высадить где угодно тысячу двести человек при поддержке судов.
Bir yerden sonra ilerleme sağlanamaz. Ve sefalet son bulmaz. Ta ki birisi yere batasıca ağaçlıktaki kediyi boğana kadar.
В какой-то момент движение вперед невозможно и страданиям не будет конца, пока кто-то не наберется смелости пойти в лес и утопить проклятого кота.
Dünyanın istediği gibi bir yere dönüşmeyeceği gerçeğini.
Что мир не будет таким, как он хочет.
Onca kuşkularına rağmen teklifimizin ayaklarının yere bastığına dair onları ikna etmiş olabilirim.
Она убедила их в серьезности предложения, но вопросы остаются.
Görebilecekleri bir yere koyun.
Поставьте, чтобы они видели.
Şu anda durduğun yere gelene kadar neler yaşadığına dair en ufak bir fikrim bile olamaz.
Учитывая, с чего вы начали... И к чему пришли, я боюсь представить, что вы пережили.
Billy burayı boş yere seçmedi.
- Билли выбрал его неслучайно.
- Aynı yere geri dönmeyin.
– Возвращаться в то же место нельзя.
Eğer insanları istedikleri yere götürmezsem tekrar otobüsüme binmelerini bekleyemem.
Если бы я не доставлял людей туда, куда они наняли меня ехать... Я бы вряд ли мог ожидать, что они снова придут ко мне.
Liderlerin bizleri istediğimiz yere götürmelerini bekliyoruz.
Мы ожидаем, что лидеры приведут нас туда, куда мы хотим попасть.
Bir yere gönderdin mi?
Ты куда-то послал его?
Bir yere gitme.
- Не уходи...
- Hiçbir yere.
- Никуда.
Biz bir yere gitmiyoruz.
Мы никуда не поедем.